Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ - Sağlık Emekçileri Sendikası’nda (SES) bir dönem başkanlık yapan Dr. Ergün Demir Suriyelileri gündeme getirince ceza gibi görevlendirme yapıldı.
İzmir Tabip Odası Hekim Meclisi Üyesi de olan Demir, görev yaptığı Bornova Toplum Sağlığı Merkezi’nde Suriyeliler için ayrılan yerlerin hijyenik olmadığını, bakım alanlarının kötü olduğunu ifade etti.
Bu şikayetini ve değerlendirmesini yazı ile İzmir İl Halk Sağlık Müdürlüğü’ne bildirdi. Ardından dilekçeyi inceleyen idare, Demir’i üç ay süre ile geçici görevlendirme yazısıyla İçişleri Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Göç İdaresi Geri Gönderme Merkezi’ne yolladı. Adeta ‘sen misin tespit yapan' denilen Demir duruma isyan ederken gördüklerini ve bildiklerini aktarmaya devam edeceğini söyledi.
Müdürlüğü açık mektup yazan Demir şunları söyledi:
“Görev yaptığım Bornova TSM Suriyeli poliklinik binasının toplam alanı 45 m2 olup; hasta bekleme bölümü, tıbbi müdahale ve aşı odası, mahremiyet kurallarına uygun bebek bakım ve emzirme odası bölümleri mevcut değildir. Ayrıca her poliklinikte faal olarak bulundurulması zorunlu olan asgari tıbbi cihaz ve malzemenin birçoğu bulunmamaktadır. Bunu yazı ile müdürlüğe anlattım. Müdürlük ise sevap yazısında, “Polikliniğin kiralık bina olduğu, 02.03.2015 tarihli Valilik Oluru ile açıldığı, zaman içinde artan başvurular sebebiyle yoğunluk yaşanmaya başlandığı ve bu nedenle polikliniğin fiziki şartlarının yetersiz kaldığı belirtildi. Polikliniğin fiziki şartlar bakımından daha uygun binaya taşınabilmesi için çalışma yapıldığı ve ilaç, tıbbi sarf ve demirbaş malzeme ihtiyaçları için ilgili birime talep yazısı yazıldığı ifade edildi.
Ancak ne hikmet ise geçici görevlendirildiğim Geri Gönderme Merkezinde de en asgari düzeyde sağlık hizmeti verilebilecek muayene ve tıbbi müdahale odası ile tıbbi malzeme bulunmamaktaydı. TSM Sorumlu hekimliğine konuyu bildirmeme rağmen, ancak beş gün sonra basit tıbbi malzemeler (tansiyon aleti, stetoskop, otoskop, eldiven, maske, abeslang) Geri Gönderme Merkezine getirildi. Suriye’de devam eden iç savaş nedeniyle, ülkesinde güvenli yaşam alanı bulamayan ve ülkemize gelen göçmenlerin birçoğu Avrupa’da daha iyi koşullarda bir gelecek arayışına girdiler. Bunun sonucunda yüzlerce çocuk, kadın ve gencin cansız bedeni Ege'nin sularına gömüldü. Bu durumu kimse duymak, görmek, gündemlerine almak istemedi! Ne zamana kadar? Aylan bebeğin cansız bedenin denizde kumsala vuran yapayalnız resmine kadar. Ve o resim Ege Denizinde yüzlerce göçmen çocuğun cansız bedenini görmek istemeyen ülkelerin ve insanların vicdanlarını sızlattı.
Ege sularına açılmayarak hayatta kalan ve Bornova’da ikame eden göçmen bebeklere insan onuruna yakışır bir ortamda, aşı ve bebek emzirme odasının olduğu, sağlık hizmetinin niteliğine uygun olarak asgari şartların sağlandığı bir poliklinikte sağlık hizmetinin verilebilmesini talep eden bir hekimi neden geçici görevle cezalandırdığınızı kamuoyuna açıklamak gerekmez mi? İstedim ki; sözümüz dinlensin, sorunlarımız anlaşılsın, haklı taleplerimize kulak verilsin. Ancak gördüm ki; yüreklerin kulakları sağır.
Yıllar içinde hekimleri sudan bahanelerle cezalandırma amaçlı geçici görevlere gönderen çok yönetici gördük. Hepsi gitti, biz kaldık; mesleğimiz ve meslek onurumuz kaldı. Güçsüzlerin gücü, çaresizlerin çaresi olmak, ölümle ve hastalıklarla mücadele etmek, sağlık ve şifa dağıtmak için, dün ve bugün olduğu gibi yarın da ne hakkım olanı istemekten, ne de mesleğimden ve iyi hekimlik değerlerinden vazgeçmeyeceğim.Topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyesi olarak emeğimle, mesleki birikimimle din, milliyet, ırk, toplumsal sınıf ayrımı yapmadan insanlara hizmet için çalışmaya devam edeceğim”