Reklam filmi İzmir'de etkili oldu

İZMİR - TÜRK Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Başkanı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Oğuz Kılınç, KOAH'lı hastaların rol aldığı, sigaranın korkunç yüzünü gösteren uyarı filmlerinin televizyonda yayınlanmasından sonra sigarayı bırakmak için başvuranların sayısının yüzde 100 arttığını söyledi. Prof.Dr. Kılınç, söz konusu uyarı filmleri için "Hastaları umutsuzluğa sürüklüyor, morallerini bozuyor" diyen CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel'e de tepki gösterdi.

 

Prof. Dr. Oğuz Kılınç, eczacı olan CHP Milletvekili Özer'in bir sağlıkçı olarak verdiği demeci yadırgadıklarını söyledi. Sağlık Bakanlığı'nca hazırlatılan, sigaranın zararlarını kanser ya da KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) hastası olup bizzat yaşayan hastaların anlattığı, TV'lerde gösterilen uyarı filmlerine ilişkin Milletvekili Özer'in yorumuna ve talebine karşı çıktıklarını belirten Prof.Dr. Kılınç, "Bu filmlerdeki amacımız; bu noktaya gelmiş olan kişilerin durumu dikkate alınarak, aynı duruma gelmesi olasılığı olan sigara içenlerin, bu hastalığı oluşturacak sigaradan uzaklaşmalarını sağlamak. En etkili yöntemlerden birisi bu" diye konuştu.

 

Milletvekili Özel'in, gösterilen filmlerin umutsuzluğa neden olduğunu söylediğini ifade eden Prof. Dr. Kılınç, "Sigarayı masum gösterir, aklar gibi ifadeleri var. Bu doğru değil. Filmi gösterilen hastalardan Mehmet Nuhoğlu benim hastam. Hiçbir zaman umutsuz ve çaresiz değildi. Sadece onu bu duruma düşüren katilin kim olduğunu deşifre etmek, duyurmak için filmde yer aldı" dedi.

 

Asıl korkulması gerekenin gerçeğin saklı kalması olduğunu ifade eden Prof.Dr. Kılınç, "Kendini keyif maddesi gibi gösteren bir şeyin, altında aslında taammüden adam öldürmeye niyet etmiş bir katil var, sigarayı biz böyle görüyoruz. Dolayısıyla sigarayı masum göstermek ya da sigaranın dışında başka şeyler de zarar veriyor demek, onun yaptığı cinayetleri mazur görmek anlamına geliyor. Biz buna tahammül edemeyiz" diye konuştu.

 

KOAH hastalarının yüzde 90'ınında nedenin sigara olduğunu hatırlatan Prof.Dr. Kılınç, kanser olan knişilere bakıldığında ise yüzde 95'inde nedenin sigara olduğunu, akciğer kanserlerinin yüzde 95'inin sigara ve tütün mamülllerinden kaynaklandığını belirtti.

 

Bu tür filmlerin dünyanın her yerinde sigaraya karşı mücadelede etkili olduğunu ve gösterildiğini, bu filmlerin yayınlanmaya başlamasının ardından sigara bırakma polikliniklerine başvuruların yüzde 100'ün üzerinde artığını kaydeden Prof. Dr. Kılınç sözlerini şöyle tamamladı:

 

"Sigara bırakma polikliniklerine başvuranların yüzde 80'i medyada gördüğü için buna neden olabilecek, o hastaların hastalıklarını oluşturabilecek maddeyle temaslarını kesmek için başvuruyorlar. Yani sigaranın katil olduğunun farkına varıyorlar, yardım talebiyle bize geliyorlar. Bunların yayınının artarak devam etmesi gerekiyor. Topluma sigaranın gerçek yüzünü göstermemiz gerekiyor. Filmlerde yer alan kişiler gerçek kişiler olduğu için aynı durumda olan kişiler onları anlıyorlar, aynı duyguları paylaşıyorlar. Dolayısıyla çaresizlik yok, KOAH'ın ve kanserin günümüzde etkili tedavileri söz konusu, bu hastalığa yakalanmış olan kişiler bilimsel yöntemlerle zaten tedavi ediliyor. Bizim amacımız, bu duruma gelme riski olan, sigara içenlerin bu katilden uzaklaşmasını sağlamak. En etkili yöntemlerden birisi bu.”

CHP'li Özel ne demişti?
CHP Manisa milletvekili Özgür Özel geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada sigara ile mücadelenin korkutmaya değil, bilinçlendirmeye dayanması gerektiğini belirterek, televizyon reklamlarını eleştirmişti. Reklamların özellikle mevcut hastaların tedaviye olan güvenini sarstığını kaydeden Özel, "Milyonlarca hastanın ve yakınlarının haklarını, moralini ve ruh halini hiçe sayan bu kısa filmler acilen yayından kaldırılmalıdır. Sigara ile mücadelede bu olanakların kullanılması gerekli ve önemlidir. Ancak bu tür kampanyalarda 'kaş yapayım derken göz çıkartmamaya' dikkat etmek gerekir. Anılan hastalıklara yakalanmış, tedavi sürecinde olan hastalarımızın haklarının, ruh hallerinin ve tedavi sürecine olan inançlarının korunması da hesaba katılmalıdır. Ancak Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlatılan filmlerde bu hususların gözetilmesi bir yana, adeta mevcut hastaların tedaviye güvenleri azaltılmakta, hastalar umutsuzluğa sürüklenmekte, ölümü bekleyen zavallılar olarak gösterilmekte ve hasta hakları açıkça ihlal edilmektedir" dedi.(DHA)