Sen şimdi Devlet Baba olarak…

Korona belası yüzünden…

Kafadan 80 gün kapalı kalan lokantacıya, restorancıya ne diyorsun?

Şunu diyorsun:

“Bak, mekanını açmana izin veriyorum… Hijyenle ilgili kurallara uymayı unutma… Ancaaak, saat 22.00’yi vurdu mu, sen de masaları toplamış olacaksın; müşteriler de eyvallah deyip gitmiş olacak…”

***

Anam, babam…

Restoran yalnız öğlen değil; akşam yemeği de veren yer…

Bak, Haziran’a girdik…

Özellikle Ege kıyılarında…

Akşam sofrası keyif sofrasıdır…

Güneş bile saat 21.00’den önce batmıyor…

Denizin kıyısındaki restoran saat 22.00’de kepenk indirecekse…

“Vallahi, hiç açılmasın daha iyi!” diyeceğim; o zaman da esnafa ayıp olacak…

***

Manzara şu…

Ki, bu manzara yüzde 100 yaşanacak; yazın bi’kenara…

***

Çeşme’de unutulmaz bi’akşam yemeği planladınız…

Sevdiğiniz de yanınızda…

Bi’öğreniyorsunuz ki…

Her zaman gittiğiniz Dalyan’daki restoran…

Saat 22.00’yi vururken…

Mekanın ışıklarını söndürüyor…

Biraz ilerde güzel bir motel var…

O da deniz kenarında…

Ve, O’nun da restoranı var…

Bi’farkla…

O sabaha kadar açık; “hizmete devam” izni var…

Gönlünden geçiyorsa eğer…

Yemekten sonra bi’kemancının sihirli nağmeleri eşliğinde…

Güneşin doğuşunu karşıla…

Arzun bilir…

***

Paranız var; haliniz vaktiniz yerinde…

Deniz kenarındaki restorandan…

Hızlı hızlı yemeğinizi yiyip, saat 22.00’yi vurduğunda…

Aynen Sezen Aksu’nun şarkısındaki gibi…

“Homini gırtlak, pufidi kandil, tumba yatak…” demek zorundasınız…

Yok, “Ben öyle yemek biter bitmez, ışıkları söndürüp, küüt diye yatağa devrilen biri değilim!” diyorsanız…

Karşıdaki otelin restoranında…

Lezzetli bir sofranın kahramanı olmanın ötesinde…

Günün ilk ışıklarının…

Çeşme’nin çarşaf gibi denizinde nasıl yakamozlar oluşturduğunu…

İzlemeye hazırsınız demektir…

***

Bir pencere daha açalım…

O lokanta / restoran genelgesinde…

Pastaneler de yer alıyor…

Bilenler, hak verecektir…

İzmir’in, birbirinden güzel, namlı pastanelerini vardır…

Bu kadim kentin kadife gibi gecelerinde…

Aileler, yaz akşamlarında…

Evdeki yemek faslından sonra…

Özellikle dondurma eşliğinde gecenin tadını çıkarmak için…

Bu pastanelere gelirler…

İşte, o pastaneler de 22.00’de kapatmak zorunda…

***

Aynı zorunluluk kafeteryalar için de geçerli…

Olacak iş mi?

Bunların sahipleri ne zaman iş yapacak; nasıl para kazanacak?

***

“Yaz aylarında Ege’deyim…”, demek…

Deniz kenarındayım, demektir…

Arkadaşlarla restorandayım, demektir…

Sokaktayım, demektir…

Bu sıcak yaz akşamının keyfini çıkaralım arkadaş, demektir…

Kordon’da piyasa yapıyorum demektir…

Bazılarımız için en mütevazı tanımıyla…

Püfür püfür balkonumdayım, demektir…

O zaman?

“Hayat 22.00’de mi bitiyor?” diye yakınmaları duymak…

Keyif mi veriyor; kimilerine?

***

Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice…

İzmirli’dir ve…

Yalnız enfes çorbalarıyla değil…

Doğru bildiğini, tak… tak… tak… diye…

Masasının üstüne koymasıyla da ünlüdür…

“Anlatmak” istediği şu:

“Otele gelen insanla bizim mekanlarımıza gelen insan aynı... Otelin içindeki saat uygulamasının otelin karşısındaki işletmeye de gelmesi gerekir…”

Bi’de “Anlamak” istediği bi’şi var; o da şu:

“Birçok il ve ilçelerde belirsizlikler var... Bazı yerlerde içkili restoranların açılacağı bazılarının da açılamayacağı söyleniyor... Belirsizliklerin kalkması gerekiyor…”

***

Bitiriyoruz…

Lokantacılar saat uygulamasından muaf olmak istiyor…

Hiç değilse saat 24.00’e kadar açık kalmak / kalabilmek…

Üç aydır yaşadıkları çileyi…

Belki, bir nebze unutturabilir…

Söylemek istedikleri de aynen bu…

Nokta…

Sonsöz: “Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle… Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla… / Hz. Mevlana…