HABERLER>POLİTİKA
29 Temmuz 2020 Çarşamba - 17:20

Kurultay sonrası vekil Bakan’dan yorum: İzmir MYK’da temsil edilmeli

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, kurultay sonrası ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede “örgütü derleyip toplayacak, herkesi uzlaşmacı kişiliği ile buradaki kavgaları bitirecek, parti üst yönetiminde partiyi temsil edecek, Büyükşehir Belediye başkanıyla uyum içinde çalışan, İzmir'de yaratılan değeri tarımıyla, doğasıyla, ekonomisiyle Genel merkez düzeyinde anlatabilecek birisine ihtiyaç var. Başka söze gerek yok sanırım” dedi.

Kurultay sonrası vekil Bakan’dan yorum: İzmir MYK’da temsil edilmeli

EGEDESONSÖZ- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Murat Bakan, SonSöz TV’de Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı. Bakan, partinin 37. Olağan Kurultayı’nı, Parti Meclisi (PM) seçiminde yaşananaları ve sonuçları ile güncel konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

İKTİDARI KORUMAK İÇİN SÜREKLİ ADIM ATIYORLAR
Kamuoyu araştırmalarında AK Parti’nin yüzde 30’lara kadar gerilediğini belirten ve hükümetin gündemi değiştirmek için çabaladığını belirten Bakan, “sosyal medya kısıtlamaları içeren kanun teklifleri ve yasalaştı. Pandemi döneminde ceza infaz kanunundaki değişiklikle af niteliğinde adımlar atıldı, mahkumlar tahliye edildi. O günden bu güne sürekli mecliste sabahlara kadar süren çok yoğun süren bir mesai yaşadık. Bizim sayısal çoğunluğumuz yetmiyor bazı kararları durdurmaya. Mesela barolarla, çoklu baroyla ilgili konuyu getirdiler ve çıkarttılar. Sosyal medya düzenlemesini getirdiler, çıkardılar. Ama bu demek değil ki bizim mücadelemiz anlamsız, etkisiz. Tam tersine ulusal düzeyde kamuoyu oluşturuyorsunuz. Baro başkanlarının yaptığı, avukatların tepkileri 120 bin avukatın. Sonuç itibarı ile Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de şu ana kadar yeni baroların kurulamaması gösteriyor ki aslında bizim mücadelemiz işe yaramış. İktidarı korumak için sürekli yeni adımlar atıyorlar. Atılan adımlar gidişlerini engelleyemiyor. Bunu Anavatan Partisi'nde de görmüştük. Sonuç itibariyle artık böyle bir siyasal parti yok. Ama Cumhuriyet'in kuruluşundan beri Cumhuriyet Halk Partisi var. Meclisteki mücadele yoğun bir mücadele…” dedi.

SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ YORUMU: ÇİN’DEKİNE BENZİYOR
Sosyal medya düzenlemesi ile ilgili değerlendirme yapan vekil Bakan, “sosyal medya ile ilgili ırkçı, aşağılayıcı, insanları kin ve nefret'e tahrik eden paylaşımlar yapılmamalı, bunda da hemfikiriz. Ama zaten bunları engelleyen Türk Ceza Kanunları'nda hükümlerimiz var, Türk Ceza Kanunu'nun bize tanıdığı olanaklar var. Dolayısıyla sosyal medya düzenlemesini buna dayandırmak abesle iştigal. Bunun doğru olmadığını ifade etmek lazım. Bu düzenleme ile ilgili Cumhur İttifakı diyor ki ‘Almanya'da da buna benzer bir sosyal medya düzenlemesi yapıldı’. ‘Almanya, Avrupa Birliği bizim umrumuzda değil’ derken nasıl Almanya birden rol model oldu onu konuşmak lazım. Hiç bir konuda sen muhattap almıyorsun Avrupa Birliği'ni ama ‘Almanya'da bunu yaptı’ diyerek onu referans gösteriyorsun. Demek ki gelişmiş ülkelerin demokrasi standartları bakımından bize örnek olduğunu onlar da kabul etmiş oluyor. Almanya'da yapılan sosyal medya düzenlemesi daha ziyade aşırı sağ'ın, faşist, ırkçı ve Almanya'nın tarihsel geçmişiyle ilgili hesaplaşması var. Bu da engellemeye yönelik bir düzenleme. Bizdeki düzenleme nasıl? Siz Facebook, Twitter, İnstagram'a ait bir temsilci bulunduracaksınız Türkiye'de diyor, biz tebligatımızı oraya yapacağız diyor. Bir yargı kararı aldık size tebliğ edeceğiz ve o yargı kararını siz uygulamazsanız ceza gelecek, bant daraltacağız. Bant daraltma nedir? 5 şeritli bir yol var şeridi 1'e indiriyorsun. Yani trafiği tıkıyorsun, erişimi engelliyorsun. Peki bu neden sakıncalı? Çünkü Türkiye normal bir ülke değil ki. Türkiye'de yargı normal işliyor olsa, mahkemeler adil karar veriyor olsa, yargı siyasallaşmamış olsa böyle bir düzenlemeyi yapmış olsanız dersiniz ki yargı kararını verdi, sonuçta bunu da uygulamak zorunda. Ama yargı tamamen siyasallaşmış bir yargı. Osman Kavala, serbest bırakıldı. Cumhurbaşkanı açıklama yaptı. Arkasından adam başka bir suçtan tutuklandı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararına rağmen bin gün'e yakın süredir tutuklu, yani bir ceza almamış, bir hüküm giymemiş, tutukluluk bir tedbirdir. Hayır diyor ben istersem seni bin gün daha yatırırım. Yargı böyle bir duruma gelmiş. Rahip Brunson davasında gördük. Trump aradı, Rahip bırakıldı. Merkel aradı tutuklamanın devamına karar verildiği gün serbest bırakıldı. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün, yargı siyasallaşmış durumda. Dün Genel başkanımız da anlattı. Yargı tamamen Cumhurbaşkanı'nın kontrolünde… Diyorsunuz ki siz temsilci bulundurun, biz yargı kararlarını size tebliğ edeceğiz. Yani diyor ki ben sizi kontrol edeceğim, benim dışımda hareket edemezsiniz. Bunların hepsi önümüzdeki seçimlerde seçmeni manipüle etmeye yönelik. Eğer Türkiye'de sosyal medya ile ilgili düzenleme geliyor diye bir yere benzeteceksek Çin'dekine benzetebiliriz. Tam anlamıyla kontrol etmek istiyorlar, onun için biz bunun karşısında durduk. Ama bunların mutlaka yolu, yöntemi bulunur” dedi.

İZMİR’DE ALTERNATİF BARO KURAMAZLAR
Çoklu baro sistemini değerlendiren Murat Bakan, “İzmir Barosu, net olarak söyleyeyim çarşaf liste ile seçim yapıyor. Çarşaf liste ile seçim yapan bir baro istediğiniz listeye istediğiniz ismi yazmaya hakkınız var. Eğer bir avukat baroda kendi meslektaşları arasında saygın sevilen birisi ise listeyi deler girer. Siyasi partiler olarak sen hangi demokratik seçimi yaptın, milletvekilini nasıl seçiyorsun? Kim seçiyor? tek adam seçiyor. İlçe başkanını nasıl seçiyorsun? İki adayın yarıştığı bir ilçe başkanlığı seçimi gördük mü bugüne kadar Ak Parti'de, anında geri çekiyorlar. Genel başkanın karşısına bir adayın çıktığını gördük mü kurultaylarında, kongrelerinde? Görmedik. Sen parti içindeki demokrasiyi hiç uygulamıyorsun. Tamamen tek adamın kontrolünde bir siyasal partisin. Diyorsun ki barolarda demokrasi yok. Ben Cumhuriyetçi Grup’tan bir avukatım. Bugüne kadar hep Cumhuriyetçi Grup’tan hareket ettim. Ama ben Çağdaş Grup’tan bir baro adayına oy verdim. Yönetim kurulu üyelerine oy verdim. Mesela Özkan Yücel dolayısıyla önümüzdeki seçimde de eğer aday olursa oyumu yine Özkan Yücel'e vereceğim. Ben özgür iradem ve vicdanım ile hareket ediyorum. Niye Özkan Yücel'e oyumu vereceğim. Çünkü bu çoklu baro sistemine karşı yaptığı mücadele, onun dışında bir barodan beklenilen tavrı gösterdiği için oyumu vereceğim. Açık açık da söylüyorum. Bunun sebebi de biz avukatlar hiç kimseye tabi değiliz, bizde cübbe rütbeyi örter derler. En kıdemlimiz ile en kıdemsizimizin arasında fark yoktur. Avukat cübbesini giydikten itibaren meslektaşımızsın. Baroların asli görevi adaletin yanında olmaktır, mazlumun yanında olmaktır, hak ihlaline karşı devletin karşısında vatandaşın yanında olmaktır. Bunu yapıyor diye yeni bir baro kuralım, baro onu bunu yapmadı diyemezsiniz. Kaldı ki bir milletvekili arkadaşımız Genel kurul'da Ak Parti'li ‘ben Fethi Sekin ile ilgili bir açıklamasını duymadım hiçbirisinin’ dedi. Özgür Özel de orada aynı anda çıkarttı İzmir Barosu'nun Fethi Sekin ile ilgili açıklamasını okudu. Dolayısıyla bu çoklu baro sistemi bu açılardan savundukları şeylerin hiçbirisi doğru değil. Son olarak bir şey daha söyleyeyim İzmir'de baro kurulabileceğini sanmıyorum, İzmir'de o sayıya ulaşamazlar. Kim kuruyor baro'yu? Ali Aşlık kurmaya çalışıyor değil mi. Aşlık'ın açıklamaları var. Baro kuruluşu ile ilgili ya sen napıyorsun? Sen baroyu siyasallaştırdın, AK Baro yapıyorsun yani. Yargının iki ayağını siyasallaştırdın, diğer ayağını da siyasallaştırmaya çalışıyorsun. Yarın hakim karşısına biri İzmir Barosu, diğeri Ak Baro’ya bağlı iki avukat gelecek ne yapacak? Üzerinde onun siyasal baskı oluşturacaksın. Niye? Çünkü devlet aygıtı senin elinde… Bu bölücülüğün dik alasıdır. Bu ülkede insanları etnik kimliğine göre, inancına göre, siyasi görüşüne göre ayırmanın dik hali. Bir FETÖ projesidir, FETÖ'den yüz yıl önce emperyalistlerin projesidir. İstanbul'u işgal ettiler. ‘Çoklu baro, çoklu hukuk’ dediler. Onların projesiydi… Biz nasıl sevr'i yırtıp attıysak onu da yırttık attık, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde” dedi.

“10 YILDA HİÇ BU SENEKİ KADAR İŞ BAŞVURUSU ALMADIM”
Milletvekillerine iş başvurusu yapan kişiler olduğunu ancak her zaman sonuç alınamadığını söyleyen Bakan, “iş başvurusunda bulunan insanlara da onların durumunu anlayarak, anlamaya çalışarak yaklaşıyorum. Bir hayatta insan için daha önemli ne olabilir. Çocuğuna iş için milletvekilini arıyor. Elbette onlara yardımcı olmak, elimizden geleni yapmak bizim görevimiz. Ama her zaman sonuç alamıyoruz. Bu ülke işsizlik noktasında en son Avrupa Birliği'nin verilerine göre yüzde 19.4 işsizliğe sahip, her 5 insandan birinin işsiz olması demek. Benim 5 yıl Büyükşehir Meclis üyeliğim var. Ondan sonra 5 yıl milletvekilliğim var. Ben bu aktif görev yaptığım 10 yılda yerel yönetimle yakın çalıştım. 10 yılda hiç bu seneki kadar iş talebi almadım. Niye? Yoksulluk giderek artıyor, pandemi dolayısıyla da hızla artıyor. Bunu ne yerel yönetimlerin ne de devletin insanları işe alarak çözme olasılığı yok. İstihdamın artması lazım. Bunun için yatırım yapılması lazım. Türkiye yatırım yapılabilir bir ülke değil. İlk defa borsa'da Türk yatırımcının sayısı yabancı yatırımcının sayısını geçmiş. Çünkü yabancılar çıkıyor borsa'dan. Bizim bu işsizlik sorununu çözme ihtimalimiz yok ama beni arayan, mesaj atan herkese referans oluyorum. Ama herkes olumlu sonuç alamıyor” dedi.

PARTİ İÇİ DEMOKRASİNİN NASIL GÜÇLÜ OLDUĞUNU GÖRDÜK
CHP’nin 37. Olağan Kurultayı’nda Parti Meclisi seçimlerinde yaşananlara değinen vekil Bakan, “Şuan çok nitelikli arkadaşlarımız Parti Meclisi'ne girdi. Partide işin 2 yönü vardır. Parti Meclisi karar organı ve bu Parti Meclisi'nde bir örgütten gelen, örgütle mücadele etmiş insanlar bulunur. Bir miktar Milletvekili bulunur, bir miktar akademisyen bulunur. Yani bunların telkininden oluşur, bir dengesi vardır. Genel başkanımız 80 kişilik bir liste yaptı. O 80 kişilik liste içerisinden 3-4 arkadaş deldi, yedeklerin de o listeden olduğu Genel başkan'ın birlikte çalışmak istediği insanlardan bir Parti Meclisi oluştu. Bu niye önemli? Biz iktidar kurultayı diyoruz, yani o iktidar kurultayında Genel başkan ile uyumlu çalışacak insanlara ihtiyaç var. Kurultayda hem parti içi demokrasinin nasıl güçlü olduğunu gördük hem de genel başkanın önümüzdeki dönemin sinyalini verdi. Bizim ittifak yaptığımız müttefiklerimizle beraber, İYİ Parti ile beraber olacağımızın sinyaliydi bu ve ona uygun Parti Meclisini oluşturmuş olduk” dedi.

BEN DE İSTERDİM PARTİ MECLİSİ’NE GİRMEYİ AMA…
Merkez Yürütme Kurulu’nda yer alan Tuncay Özkan’ın çizik yemesini değerlendiren Bakan, “Bir defa bunların hepsi bizim arkadaşımız. Tuncay Bey ile ilgili çizildi söylemini de doğru bulmam. Genel başkanın listesinde 80 kişi içerisinden 52 isim tercih edildi. Tercih edilenler de bizim partilimiz, dolayısıyla Tuncay Bey'i çizmek olarak değil de, o da iyi bir oy aldı, 400 kusur oy aldı. Bu böyle bayrak yarışıdır, görev yıpratır insanı… Yani aktif, siyasetin içinde olan, mücadele eden insansanız en çok siz çizilirsiniz yani… Çok normal. Tuncay Özkan da bu partinin bir değeridir, bu ülkenin değeridir. Bir defa asli olan görevi milletvekilliğidir zaten. En yüce görev o.


Ben milletvekiliyim, Parti Meclisi'ne hiç  girmedim. Bu benim etkimi azaltır mı? Azaltmaz. Ednan genç bir arkadaşımız, ben bütün siyasi hikayesini bilirim, ailesini tanırım. Abdül Batur, benim nikahımı kıyan insan, 20 sene önce nikahımı kıymış. 1994 seçimlerinde DSP'den meclis üyesi adayıydı. Babam da DSP ilçe başkanı… Babam listeye Abdül Batur’u yazmış. Abdül Batur der ki ‘beni siyasete sokan babasıdır vekilimin’. Hep doğru yolla bilinir, ilk DSP'de meclis üyesi adayı olmuştur. Biz hepimiz zaman zaman burada siyasi mücadele yapsak da, Ali Engin ile hukukum çok eskiye dayanır, hepsi bizim dostumuz. Biz bu kentte beraber büyümüşüz, beraber siyaset yapmışız ama tek bir hedefimiz olmuş. Bu iktidarı değiştirmek… Biz kendi aramızda bir İzmir kültürüyle uyumu sağlarız, yeter ki o yapıya, kültüre yabancı bir bakış açısı olmasın. İzmir'in tatlı rekabet kültürüne yabancı bir tavır olmasın. Burada problem yok. Selin Sayek Böke arkadaşımız bu demokratik merkeziyetçi yapıda kendisine yer bulmuş bir isim. Biz ön seçime girmişiz, o kontenjan olarak akademisyen kimliğiyle, kadın kimliğiyle bu partiye çok büyük katkılarda bulunmuş önemli bir değerdir. Ön seçimde benim milletvekili olmam için çaba sarf etti.

Ben de İl Başkanı olsun diye çaba sarf ettim Deniz Yücel için… Aramızda zaman zaman siyasal kırgınlıklar olabilir, ama babası bizim büyüğümüz, bu kentte siyaset yapan bir isim… Devrim Barış Çelik de entelektüel bir isim ve akademisyen kimliği var. İl başkanı olamadı. Döndü parti meclisi üyesi oldu. Bunların hepsi bizim arkadaşımız.

Kurultay bitti, herkes mücadelesini verdi. Omuz omuza vereceğiz. Kol kola gireceğiz. Partiyi iktidara götüreceğiz. Dönüp kurultayda böyle oldu, bana da böyle yaptılar, beni de biçtiler bitti’ gibi cümleler parti kültürüne, parti hukukuna yakışmaz. Sen yeterince güçlü siyasetçiysen kimsenin desteğine ihtiyaç duymazsın. Ben kimseye sitem etmiyorum, ben de isterdim Parti Meclisi'ne girmeyi ama koşullar bunu gerektirdi. Anlamak lazım.

YAYIN YAYIN GEZİP DEMEÇ VERİLMESİNİ DOĞRU BULMUYORUM
Biz de siyasette aday olduk seçilemedik. Üzülüyor muyum? Parti meclisine girebildim mi? Hayır. Birlikte olgunlaşacağız. Siyasette o da var. Rıfat Nalbantoğlu'nu yılladır siyasetin uzağında tutuldu yani hak etmesine rağmen. Bir defa 2009 yerel seçimleri yeter. Yani Bayındır'ı küçük bir oy ile kaybetmişiz, Tire bağımsız almış, 28 Belediyeyi almışız. Tire de sonra bize katıldı 29. Yani 30 Belediyeyi alacak potansiyel, performans sergilemiş o İl başkanlığı… İl yönetimi nasıl unutulur? Yani hepimiz hayal kırıklıkları yaşayabiliriz siyasette… İstediğimiz olmayabilir. Zaman zaman kazanırız, zaman zaman kaybederiz. Çok yerel seçim kaybettik ama son yerel seçimlerde İstanbul'u, Ankara'yı, Mersin'i, Adana'yı, Antalya'yı aldık. O yüzden siyasete böyle bakacağız ve olgunluk içinde karşılayacağız. Yayın yayın gezip de gazetecilere demeç vermek, bu bizim parti kültürümüzde olmayan bir şey, doğru bulmuyorum” dedi.

İZMİR MYK’DA TEMSİL EDİLMELİ
İzmir’in MYK’da mutlaka temsil edilmesinin önemli olduğunu söyleyen Bakan, “burada örgütü derleyip toplayacak, herkesi uzlaşmacı kişiliği ile buradaki kavgaları bitirecek, parti üst yönetiminde partiyi temsil edecek, Büyükşehir Belediye başkanıyla uyum içinde çalışan, İzmir'de yaratılan değeri tarımıyla, doğasıyla, ekonomisiyle Genel merkez düzeyinde anlatabilecek birisine ihtiyaç var. Başka söze gerek yok sanırım” dedi.

NALBANTOĞLU PARLAMENTODA KENTİ TEMSİL ETMEYİ HAK EDEN BİRİSİ
Rıfat Nalbantoğlu’nun PM’ye seçilmesine değinen Bakan, “Rıfat Nalbantoğlu bu görevi son derece hak ediyordu. Kendinizi Rıfat Nalbantoğlu'nun yerine koyun. Senelerce hak ettiğiniz, fazlasıyla milletvekili olabilecek potansiyele sahip olduğunuz halde ona ulaşamamışsınız. Uzun yıllardır gelen bir siyasal mücadele vermişsiniz ve o mücadelenin sonunda olması gereken olmamış. Parlamentoda bu kenti temsil etmeyi hak eden insanlardan birisi… Dolayısıyla o bunu hiç bir şansa bırakmayacak noktada bir tavır içinde olmasını anlıyorum. Belki bugün olsa yeniden Parti Meclisi üyesi Rıfat Abi'nin yanında bir milletvekiliği de önerilebilirdi. Ama her düşüş bir kalkış öğretir. Hiç problem yok neticede birlikte siyaset yapıyoruz. Rıfat Nalbantoğlu ve Tunç Soyer birlikte bir siyasal mücadele yürütüyor. O siyasal mücadele nedir? Türkiye'nin rol model yerel yönetimini oluşturmak İzmir'de… O siyasal mücadele nedir? Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidar yapmak. Yani burada bazılarıyla üslup olarak, siyasi duruş olarak aynı tarafa düşersiniz. Bazılarıyla da düşmezsiniz. Bir başkası der ki parti politikaları şöyle olursa doğru olur, diğer başkası da böyle der… Bu bir ekipleşme yaratır. Bu sizin Cumhuriyet Halk Parti'li kimliğinize zarar veren bir şey değildir. Politik duruşlarınız yan yanadır. Gelecek İçin Biz diye bir parti içinde sol grup vardı. Ne oldu? Selin Hanım orada o yapıda değil. Genel başkan ile yürümeyi politik tercihler itibarı ile tercih etti. Bunlar olabilen şeyler” dedi.

NEPTÜN SOYER’E YÖNELİK ELEŞTİRİLER POLİTİKTİR
Köy-Koop İzmir Başkanı Neptün Soyer üzerinden Büyükşehir’e gelen eleştirilere yanıt veren Murat Bakan, “Eşi üzerinden yapılan eleştiriler aslında politik eleştiriler… Biz kadını bir yere koyuyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak… Genel başkanın 13 maddelik manifestosunda da var. Kadın, erkek eşitliğini sağlayacağız, kadının sosyal yaşamdaki pozisyonunu güçlendireceğiz diyoruz. Eleştiriler ne? Neptün Soyer'in güçlü bir kadın olması… Neptün Soyer'in siyasal islamcıların istediği gibi evine kapalı kalan değil özgür bir kadın, üretken bir kadın, edilgen değil etken bir insan olması… Üretken biri olması yani bunu eleştiriyorlar. Biz böyle bir kadın model istiyoruz. ‘Eşim Büyükşehir Belediye Başkanı. Ben de dizimi kırıp evde oturayım’ diyen kadın Cumhuriyet Halk Partisi'nin sistemine, modern dünyaya, uygarlığa uygun değil. Bizim felsefemiz kadının güçlü kadın olması, mücadele etmesi, üretmesi. Neptün Soyer'in bundan dolayı takdir edilmesi lazım, alkışlanması lazım. Neptün Soyer sembolik bir kadın değil. Kocasından ayrı bir kişiliğe, duruşa, varlığa sahip. Mücadele yürüten bir kadın. Benim eşim de benimle birlikte köy köy gezdi. Yok sen otur evde ben siyaset yapacağım diyebilir miyim? Neptün Soyer'e yapılan eleştirinin temelinde bir politik duruş vardır. Kadını eve kapatmaya çalışan, kadını edilgen gören, erkeği kadından üstün gören… Biz bunun tam tersini savunuyoruz. Gidemedim ben ziyaretine, okuduğumda çok üzüldüm şimdi o duruşunu takdir ettiğimi göstermek için Köy Koop'a Neptün Soyer'i ziyarete gideceğim. Sonuna kadar arkasındayız. Doğru yolda çalışmaya devam etsin. Kadının en önemli görevi anneliktir diyor ya Ak Parti'liler… Annelikse 2 kız evladı var. Onları nasıl yetiştirmiş, nasıl pırıl pırıl nasıl düzgün insanlar onu görsünler. Anneliği de hakkıyla yapmış bir kadındır” dedi.

 
Pınar'ın katiline eşi boşanma davası açtı
 
Bakan Koca: İzmir pikini tamamladı!
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen 5 yorum var.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Partili 2 Ağustos 2020 Pazar 16:49

ÇAPAYA,ÇAPAYA..

Yorumu oyla      2      3  
şaka 30 Temmuz 2020 Perşembe 09:27

Peri içi demokrasinin güçlü olduğunu görmek:))

Yorumu oyla      2      3  
okuyucu 30 Temmuz 2020 Perşembe 09:25

sayın Bakan sadece İzmir Büyükşehir belediyesi ile değil İl Başkanlığı ilede uyumlu çalışacak!

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
CHP'li Sındır'dan hükümete sosyal medya eleştirisi
CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, AK Parti ve MHP’nin oylarıyla ...
AK Parti milletvekili koronavirüse yakalandı
AK Parti Batman Milletvekili Ziver Özdemir, sosyal medya hesabında yaptığı ...
Muhittin AKBEL yazdı... DEVA, İzmir'e nasıl bakıyor?
Muhittin AKBEL yazdı... DEVA, İzmir'e nasıl bakıyor?
 
İzmir siyasetinin bayramlaşma programı netleşti
İzmir'deki siyasi partililerin Kurban Bayramı'nda bayramlaşma töreni programları ...
Sosyal medya yasası Meclis'ten geçti: Yasanın içeriğinde neler var?
AK Parti ve MHP'nin ortaklaşa hazırladığı sosyal medya düzenlemesi, Türkiye ...
O ilçede bina kriz yarattı: Milyonluk istifa!
CHP Buca İlçe Başkanlığı’nın yeni binası krize neden oldu. Genel merkezden ...
 
Bahçeli: CHP'nin Atatürk'le bağlantısı kalmamıştır!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Kılıçdaroğlu’nun sabıkalı ve sicili ...
DEVA Partisi’nin İzmir İl Başkanı belli oldu!
DEVA Partisi İzmir Teşkilatı’nda flaş gelişme. Partinin İzmir İl Başkanı Mehmet Ali Sarızeybek oldu
Kılıçdaroğlu'ndan Diyanet İşleri Başkanı'na tepki!
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanı ...
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Erken seçim hangisine yarar?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva