İZMİR - HDP'nin mitingini iptal etmesinin sorumluluk gereği güzel bir davranış olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Umarım yetkililerin yaptığı açıklama doğru olur. Yani trafo patlamıştır başka bir sabotaj olmamıştır diye umuyorum, öyle olmasını da diliyorum. Herhangi bir acı olaya yol açmaması da güzel bir şey, can kaybına yol açılmaması güzel bir şey" dedi.
İki aylık seçim sürecinde il ve ilçeler dahil olmak üzere 120'nin üzerinde miting yaptığını, bugün İzmir'i tamamlayacağını, yarın İstanbul'da gezerek bölgesel mitingler yapacaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, alanların düşündüğünden daha canlı olduğunu gözlemlediğini ifade etti.
“17 MİLYON YOKSULUN YAŞADIĞI ÜLKEDE…”
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Vatandaşlar sorunlarının çözülmesini istiyorlar ve gerçekten de sorunlar altında bunalan bir kitle var. Ve bu kitle siyasetten çözüm üretmesini istiyor, kavga istemiyor. Ben de zaten bütün seçim stratejimizi kavgasız bir sürece indirgemeye çalıştım. Düşüncelerimizi açıklıkla ifade ediyoruz. Hangi sorunlar varsa o sorunlara ilişkin çözümlerimizi ortaya koyuyoruz. Dolayısıyla geçmiş seçimlerden çok daha farklı olarak 'O onu dedi, bu bunu dedi'den çok biz ne yapacağımızı geniş kitlelere aktarıyoruz. Ama bu arada 2 kişi de devamlı bizim aleyhimize konuşuyor. Varsın konuşsunlar, canları sağolsun."
Seçim meydanlarındaki seviyenin rahatsız edici bir noktaya geldiğinin, konunun altın klozet tartışmalarına ulaştığının ve bu tartışmayı da meydanlara Kılıçdaroğlu'nun soktuğunun hatırlatılarak polemiklerin, tartışmaların bu düzeyde olmasının rahatsızlık verip vermediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "17 milyon yoksulun olduğu bir yerde, bir siyasal iktidar düşünün 2002'de iktidara gelirken söz vermişti. 'Ben yoksulluğu bitireceğim' 3 Y'den biri yoksulluktu. Hadi yolsuzlukları filan saymıyorum. Bugün 17 milyon yoksulumuz varsa, 3 milyon 750 bin hanedeki çocuklar yatağa aç giriyorsa, anneler yoksulluklarının giderilmesini istiyorsa, metafor olarak bir ülkenin valisi kalkıp da kendisine altın kaplamalı klozet yapıyorsa bu bir metafordur. Ve iktidar bunu görmezlikten geliyorsa birisinin hatırlatması lazım. Ben sorumluyum. Benim hatırlatmam lazım. Nasıl oldu da siz israfı bu boyutlara taşıdınız? 17 milyon yoksulun olduğu bir ülkede siz kalkacaksınız milyonluk arabalara 'çerez parası' diyeceksiniz. Arkasından kalkacaksınız Diyaneti de alet edip kendi israfınızı meşrulaştırmaya çalışacaksınız ve bazen dozu kaçıracaksınız. Kalkacaksınız Papa'yı örnek vereceksiniz. 10 dakika sonra Papa sizi yalanlayacak 'benim uçağım yok' diye. Nasıl bir devlet anlayışıdır bu anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Papa geliyor Türkiye'ye. Kendisine lüks bir araba veriliyor bütün gezilerini onla yapsın diye. Papa bunu reddediyor, 'ben bir din adamıyım, israf benim için doğru değildir' diyor, Clio'ya, mütevazi, küçük bir arabaya biniyor. Biz ne yapıyoruz. Tam tersine işler yapıyoruz. Aklın alamayacağı işler. Papayı örnek gösteriyor. Sen papayı örnek göstereceğine niye peygamberimizin hayatını bilmiyor musun? Nasıl yaşadığını bilmiyor musun? Nasıl mütevazi olduğunu bilmiyor musun? Devlet malına ne kadar özen gösterdiğini bilmiyor musun? Her şeyi şaşırdı, her şeyi karman çorman oldu. Ama bunların kesinlikle düzelmesi lazım. Yazık bu ülkeye…"
MİT TIR’LARI HAKKINDA
Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun MİT'in tırlarıyla ilgili "O tırlar Bayırbucak Türkmenlerine gidiyordu" sözlerinin hatırlatılması ve süren soruşturmayla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, "Kendi milletine, halkına yalan söylenir mi Allah aşkına" ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"İnsani yardım malzemesini Türkmenlere götüreceksiniz, Yayladağı sınır kapısından götürmeniz lazım. Türkmenler o tarafta. Siz, silahı başka yere götürüyorsunuz. Bilmeyen mi var bunu, herkes biliyor. Yemin edeceklermiş, hangi yemin? Ne söylediler de doğru çıktı. Halkı kandırdılar, yazık günah ettiler. Suriye'de akan her damla kanın sorumlusu, bugünkü hükumettir."
Kılıçdaroğlu, Suriyelilerin kendi ülkelerine gönderileceği söylemi hatırlatılıp "Türkiye'ye akın akın gelen binlerce insan, ölüme mi terk edilecek, kayıtsız mı kalacağız?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Asla. Suriye ve Ortadoğu'da barışı sağlayacağız. Türkiye'de uluslararası Suriye konferansı düzenleyeceğiz. Bu konferansa Rusya, İran, ABD, Arap Ligi ve Avrupa Birliği yetkilileri ile Suriye'deki iki tarafı da çağıracağız. 'Suriye'de nasıl kan durur, barış nasıl sağlanır'ın hesabını yapacağız. Benzeri Cenevre'de yapıldı. Benzerini biz Türkiye'de yapıp Ortadoğu'da barışı sağlayacağız. Ayrıca CHP iktidarında kesinlikle Türkiye üzerinden Ortadoğu'ya silah gitmeyecek. Radikal unsurlar, Türkiye üzerinden Suriye'ye kesinlikle gitmeyecek. Hiçbir ülkenin iç işlerine karışmayacağız. Mustafa Kemal'in dediği gibi, yurtta barışı da dünyada barışı da savunacağız."
"BAŞBAKAN DAVUTOĞLU İLE KAHVALTIDA BİR ARAYA GELİR MİSİNİZ?"
Eşinin, önceki genel seçime göre performansını çok daha iyi bulduğu yönündeki açıklamasının hatırlatılmasıyla Kılıçdaroğlu, "Onun gözlemini bilemiyorum ama ben elimden geldiği kadar çalışıyorum. Yoruldum sözcüğünü 7 Haziran akşamına kadar kullanmak yasak" dedi.
Bir programda, "seçimin ardından Başbakan Davutoğlu ile kahvaltıda bir araya gelir misiniz?" sorusuna "Neden olmasın" yanıtı verdiği hatırlatılan Kılıçdaroğlu'na, "Bunu bir adım öteye götürüp, belki Başbakan Davutoğlu'nu 'gelin eşlerle birlikte kahvaltıda bir araya gelelim' diye siz arar mısınız" sorusu yöneltildi. Kılıçdaroğlu, soruya "Niçin olmasın? Atmosfer müsait, gerginlikler büyük ölçüde bitmiş olur. Hepimiz insanız. Bir araya gelip konuşmak, sohbet etmek, toplumun rahatlaması açısından bizim de böyle davranmamız gayet normal, insani bir şeydir" yanıtını verdi.
"ÖNCE İNSANIN KARNINI DOYURACAKSINIZ, HUZUR İÇİNDE ÇALIŞACAK"
Kemal Kılıçdaroğlu, 8 Haziran sabahına ilişkin planları ve öngörüsünün sorulması üzerine, şunları kaydetti:
"Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı ilk iş, İzmir İktisat Kongresi'ni toplamak olmuştur. Savaş meydanlarında kazanılan zaferlerin, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça ülkenin bağımsızlığının sağlanmayacağına, koruyamayacağına vurgu yapmıştır. O yüzden biz, bu ülkedeki yoksulluğu ve işsizliği bitirmeden, bu iki temel soruna çözüm üretmeden, ülkenin geleceği açısından sağlıklı karar veremeyiz. Önce insanın karnını doyuracaksınız, huzur içinde çalışacak. Onun için diyoruz, mazot çiftçi için 1,5 lira olacak. Niçin olacak, üretecek. Niçin yurt dışından pamuk, buğday, mısır ithal edeyim, kendim üretemiyor muyum? Bir ayıp daha var, saman ithal ettik. Gülünecek bir şey. Kendi ülkemde nasıl saman ithal ederim, o bile oldu."
"Asgari ücretli, 949 lira alıyor. Bu adam bin 500 lirayı aldığı zaman hiç değilse nefes alacak, ona itiraz ediyorlar" diyen Kılıçdaroğlu, ülkenin ekonomik meselelerini çözecekleri vaadinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, ülkenin hukuk açısından sorunları bulunduğunu ileri sürerek, "Bugün resmen Anayasa, Cumhurbaşkanı tarafından çiğneniyor. Tarafsızlık ilkesi tamamen yerle bir edilmiş vaziyette. Aslında iki lidere karşı mücadele ediyoruz. Tek kişi değil. Bunu da tüm vatandaşlarımın insafına terk ediyorum" diye konuştu. (a.a)