İzmir’de FETÖ’nün finans ayağı iddianamesi: AK Partili o isimler de anlattı!

Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ - İzmir’de FETÖ/PDY’ye yönelik operasyonlar sonrasında Cumhuriyet Savcısı Zafer Dur tarafından hazırlanan iddianame mahkeme tarafından kabul edilirken ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor.

FETÖ’nün “Babalar Grubu” olarak tanımlanan yapılanmasını kapsayan iddianamede AK Parti’nin bazı isimlerinin verdiği bilgiler de yer aldı. AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Adnan Yılmaz ve Bayraklı Meclis Üyesi Adem Seçilmiş FETÖ/PDY yapılanmasını anlatırken İl Başkan Yardımcısı Nazmi Yılmaz’ın ismi de FETÖ’nün “mali müşavir-muhasebeciler” yapılanmasını anlatan bir ismin ifadelerinde yer aldı.

Uzun yıllar FETÖ/PDY toplantılarına katıldığını, yapılanma içinde bulunduğunu anlatan Bayraklı Belediyesi AK Partili Meclis Üyesi Adem Seçilmiş, “Bekir Baz’ın (FETÖ’nün firari Ege Bölge İmamı) bir gün ofisinde otururken bana ‘niye cemaatten ayrılıyorsun kopuyorsun’ dedi.  Ben de kendisine ‘Fettullah Gülen’ in beddua etmesi benim gözümden düşmesine sebep oldu, ne zaman TV’yi açıp izlesem hükümet aleyhinde propagandalarını görüyorum, bu canımı çok fena sıkıyor bu yüzden benim cemaat ilen işim asla olmaz’ dedim. Baz’ın yanında bulunanlar bana ‘devran dönecek o zaman görürsün, sen çok siyaset yapma sağda solda, cemaat aleyhine konuşup durma’ dediler. Bekir Baz da tehdit eder bir şekilde kafa salladı. Daha önce de Gültekin İnşaat’ın sahiplerinden Hacı Ali Gültekin, Niyazi Gültekin, Mustafa Gültekin zaten cemaat ile temaslarını kesmişti” dedi.

ÇEÇENİSTAN’DA FETÖ’YLE BALIK FABRİKALARI VAR!
Meclis Üyesi Seçilmiş,  şu anda FETÖ/PDY yapılanması içinde oldukları gerekçesiyle cezaevinde bulunan petrolcü Resul Seçilmiş ve Abdullah Seçilmiş hakkında da bilgiler verdi. İddianameye yansıyan bilgilere göre, Meclis Üyesi Seçilmiş, “İkisi de benim amcaoğlum olup, koyu cemaatçilerdir. Çeçenistan’da ve Abhazya’ da cemaatle birlikte hali hazırda balık fabrikaları vardır” ifadelerini kullandı. Seçilmiş’in ayrıca RODİ ve Kavuklar firmalarıyla ilgili muhasebe, vergi kaçırma, para transferleri ve ortaklık yapıları ile bunları kontrol-takip eden kişilerle ilgili de bilgiler verdiği iddianameye yansıdı.

VARLIĞI OLMAYAN GELİP GİTMESİN
Meclis Üyesi Seçilmiş, yıllarca katıldığı sohbet ve toplantılarla ilgili de ayrıntılı bilgiler verdi. Seçilmiş, “Sohbetler genel itibari ile cemaate ait evlerde olurdu. Yaklaşık bu sohbetlere devam eden 15-20 kişi oluyordu. Ben bu sohbetlere en alt seviyede en az ayda iki defa giderdim. Necdet İçel isimli şahıs üst kademe hocalarındandı. Kendisi, konferans ve büyük organizasyonlar, yurt dışı ve yurt içi gezilerinde 200-300 kişilik gruplara hocalık yapardı. Onun, İzmir ilinde vaiz olduğunu biliyorum. Cemaatin en etkili isimlerinden biri olduğunu, ayrıca bu şahsın İzmir ilinde en üst kademede olduğunu ve İzmir imamı diye anıldığını biliyorum. Buralarda sohbetlere adam getirmemiz, cemaate adam kazandırmamız istenirdi. Özelikle zengin ve varlıklı insanların gelmelerini ve gruba kazanılmaları istenirdi. Varlığı olmayan insanların gelip gitmesini istemezlerdi. Gelen olursa da bir daha getirilmemesi konusunda bizleri uyarırlardı. Sohbetleri veren Recep Güneş (Güneş Sürücü Kursları Sahibi-FETÖ tutuklusu) yine durumu yerinde olmayan bir şahsı gruba çağırdığım için bizzat bana ‘bu şahıs bizim işimize yaramaz, bu şahıs boş adam varlıksız’ dedi” ifadelerini kullandı.

BİR DAİRE BAĞIŞLADIM, SONRA VAZGEÇTİM
Yine geçmiş yıllarda bir gün kendisinin Yamanlar Koleji’nde zenginlerin katılacağı bir toplantıya davet edildiğini anlatan Seçilmiş, orada 200 kişinin toplantıya katıldığını, hepsinin zengin işadamı olduğunu belirtti. İddianameye göre Seçilmiş, “Öncelikle bize bir sine vizyon izlettiler, sine vizyon içeriğinde de; yurt dışında ki okulları, yurt dışındaki öğretmenleri ve bunların ne zorluklar la oralarda görev yaptıklarını gösterdiler. Herkes çok etkilendi birçok kişi ağlıyordu, sine vizyonun içeriğinde Gülen’in hayatından da kesitler gösteriyorlardı.  Bizlerin maddi desteklerini istediler. Mikrofon salondakilere ön sıradan başlayarak verildi, en ön sırada en zengin cemaat mensupları oturuyordu, mikrofon ilk önce Orkide yağlarının sahibi Ahmet Küçükbay’ a uzatıldı. Küçükbay, yaklaşık 3,5-4 milyon dolar yıllık himmet bağışladı. Rodi’nin sahipleri Fethin ve Fatih Kazancı 3 milyon dolar, Üniversal Kimya sahibi Emir Ağırbaş 1,5 milyon dolar yıllık himmet bağışladı. Bu şahsa Türk Hava Yolları’nda bulunan cemaate bağlı bürokratların vasıtasıyla bütün uçakların temizlik işi verildi. Aylık 500 bin dolar kazanç elde ettiğini duydum. Aynı zamanda da Amerika'da kimya üzerine şirket kurdurdular, bu firma sayesinde de bütün dünyada ki uçak firmalarında temizlik işlerini alacaklarını, oradan da yüksek karlar yapacaklarını, buralardan kazandığı paralar ile her sene cemaate bir yurt yaptırıp bağışladığını kendisi anlattı. Yine himmet toplantılarında Alfema Mobilya Sahibi Ramazan ve Şaban Davulcuoğlu da yüksek miktarda himmet bağışlardı. Sıra bana geldiğinde bende gecenin vermiş olduğu heyecan dolayısı ile bir adet daire bağışladım. Bağışladığım daire Bayraklı’da Ciritoğlu kooperatifi dairesidir. Daha sonra ben bu daireyi vermekten vazgeçtim. Bunun üzerine benim yanıma geldiler. Recep Güneş ile  bana gelen amcaoğlum daireyi vermemi istediler. Ben de veremeyeceğimi beyan ettim. Abdullah Seçilmiş bana ‘Fatih Kazancı’nın evini 140 bin TL ye alacağım, bunun karşılığında kredi kullanacağım bu evi birlikte ödeyip cemaate verelim’ dedi. Bende amcaoğlumun hatırına kabul ettim. Sonra da 50 bin TL’lik kısmını ödedim. Ayrıca yine kendi aramızda olan 25 bin TL’lik alacağımı da silerek o eve saymasını istedim. Ve ardından ‘bir daha benden para isteme’ dedim” açıklamasını yaptı.

ARAZİ BAĞIŞLADIM AMA…
İddianamede FETÖ/PDY yapılanmasının işadamları ayağı hakkında bilgi veren Gizli Tanık Zaman, Gediz Üniversitesi’nin arsalarının alınması için çalışmalar yapan Abdullah Kavuk’a Adnan Yılmaz’ın aracılık yaptığını söyledi.

Gediz Üniversitesi’ne Çiğli’de piyasa değeri 100 milyon TL’yi geçen bir arsayı bağışlayan hayırsever Hatice Bahriye Yağcı da önemli açıklamalarda bulundu. 

Bağış yaptığı arazi için verilen sözlerin yerine getirilmediğini anlatan Yağcı, bahse konu 44 dönümlük arazinin dedesinden kendisine miras yoluyla kaldığını, söz konusu bu arsaya hastane yapılması yönünde isteği bulunduğunu, bu doğrultuda içerisine hastane yapılması şartıyla arsayı Gediz Üniversitesi’ne bağışlamaya karar verdiğini, Abdullah Kavuk ve üniversite rektörü ile görüşüp talebini ilettiğini söyledi.  Bağışçı Yağcı, Abdullah Kavuk’un görüşme sırasında ‘ben hemen araziye görüp geleyim’ dediğini ve arazi görüp geldikten sonra, ‘Gediz Üniversitesi olarak buraya Tıp Fakültesi yaparım’ dediğini, Gediz Üniversitesinin Fetullah Gülen cemaatine ait bir yer olduğunu bilmediğini, 17/25 Aralık süreçlerinden sonra gazete ve televizyon haberleri aracılığı ile Gediz Üniversitesinin Fetullah Gülen cemaati mensubu olduğunu öğrendiğini, bu süreçte Gediz Üniversitesi rektörü ve Kavuk’un çok kez kimi zaman öğrencilerle birlikte evine ziyarete gelindiğini ve hastane konusunda kendisine sözlü olarak bilgi verdiklerini, söz konusu arsayı 5 yıl sonra hastanenin bitmesi şartıyla tapu şerhi düşürerek bağışta bulunduğunu, Kavuk başta olmak üzere Gediz Üniversitesi rektörü, Işılay Saygın, Şeref Sipahi, ve Gediz Üniversitesi yetkililerinin kendisine bu konu ile ilgili proje gösterdiklerini, ancak 2010 yılından bu yana 6 sene geçmesine karşın arsa ile ilgili her hangi bir işlem yapılmadığını anlattı.

DİNİ DUYGULARIMI SUİSTİMAL ETTİLER
Bağışladığı arazi üzerine bir şey yapılmayınca durumu Kavuk’a sorduğunu da anlatan Yağcı, Kavuk’un kendisine, ‘senin muhatabın ben değilim Işılay Saygın’dır’ dediğini belirtti. Kendisini hastane yaptırmak sözüyle kandırdığını söylediğinde ‘tıp fakültesi yapacağız’ diye ısrar ettiğini, 2015 yılında kendisinin haberi olmadan arsada lunapark kurulduğunu,  çeşitli organizasyonlar yapıldığını, kendi adına daha sonradan vakıf kurduğunu ve tüm mallarını bu vakfa aktardığını ayrıca bu arsayı da temlik ettirdiğini, avukatı aracılığı ile sözleşmenin yerine getirilmemesinden dolayı dava açtığını, arazisini dini duygularını ve iyi niyetini kullanarak kendisini kandırmak suretiyle alan başta Kavuk olmak Gediz Üniversitesi rektörü, Gediz Üniversitesi muhasebecisi ve Gediz Üniversitesi mütevelli heyetinden şikayetçi olduğunu dile getirdi.

ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ TANIRIM
İsmi, Gediz Üniversitesi’ne arazi bağışlanması ve hayırsever Hatice Bahriye Yağcı’nın sahibi olduğu Çiğli’deki 44 dönümlük alanı Kavuk’a vermekle suçlanan AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Adnan Yılmaz da FETÖ/PDY yapılanması hakkında bilgiler verdi. Kavuk ve Küçükbay ile birlikte örgütün “Babalar Grubu’nda yer alan Şeref Sipahi’yi anlatan Yılmaz,  Sipahi’yi çocukluğundan beri tanıdığını, kuyumculuk yapan birisi olarak bildiğini, FETÖ/PDY’nin üniversitesi olan Gediz Üniversitesi’nin kurucu vakfı olan Sipahi Vakfı’nın da kurucusu olduğunu, şahsın Çiğli’de örgütün en önde gelen kişilerinden olduğunu söyledi.  Yılmaz, Sipahi’nin altınlarla kaçarken yakalandığını söylerken ayrıca örgütün birçok alandaki yapılanması hakkında bilgiler de verdi.

NAZMİ YILMAZ’IN OFİSİNDE TANIŞTIM
İddianamede, ayrıca FETÖ/PDY yapılanmasının en önemli kollarından birisi olan, para toplama ve kayıt işlemleri yapan “mali müşavirler-muhasebeciler” kısmına ilişkin bilgiler de yer aldı.  Mali Müşavir Yılmaz Serdaroğlu, konuyla ilgili verdiği bilgilerde şunları söyledi: Bekir Hoca (Bekir Baz) beni vakit namazlarını ve Cuma namazlarını kılmak üzere Bornova’da bulunan Ali Rıza Güven Camii’ne götürüyordu.  Cami imamı Halil Mezik’in geçmişte Fethullah Gülen ile aynı camide görev yaptıklarını, bu kişinin cemaat içerisinde önemli bir yeri olduğunu, sözünün dinlendiğini, akıl danışılan bir kişi olduğunu, özellikle İzmir ilinde FETÖ mensubu kişilerin siyaset alanında ve devlet kademelerinde ne şekilde görev yapacağı yönünde bu kişinin referansının istendiğini söyledi. Belli bir süre gidip geldim. Ancak işlerimin çok yoğun olmasında dolayı sıkıntı yaşamaya başladım. Bekir Hoca beni kahvaltılara, sohbetlere ve toplantılara sürekli olarak çağırıyordu. Ben işlerimin çok yoğun olması sebebiyle sürekli olarak buluşamıyordum. O sebepten dolayı kendisi ile yaptığımız bir konuşmada işyeri komşum olan Sefer Genç ‘in de cemaat içerisinden olduğunu, onunla irtibat kurmamın bana daha fayda sağlayacağını söyledi. Bende işyeri komşum ile yaptığım bir konuşmada kendisinin Fetulllah Güle ‘in yanına gidip geldiğini, sohbet ve ders vermeye yetkili bir kişi olduğunu anlattı. Bende kendisinin komşum olması ve işyerimde çok fazla bulunmam sebebiyle kendisiyle sürekli olarak sohbet ederdik. Bu sohbetler öncelikle dini konular üzerine başlamıştı. Akabinde ise Fetullah Gülen hakkında genel bilgiler, cemaatin yapmış olduğu faaliyetler üzerine konuşuluyordu. Cemaatin çok etkin olduğunu, yurt dışında bile okullar açtığını, Türkiye‘nin bile gidemediği ülkelere cemaatin eriştiğini ve oralarda dini yaymaya çalıştığını, okulların açıldığı ülkelerde de ticaret ağını geliştirdiklerini, okullarda okuyan çocukların dindar bir kesim olarak yetiştirildiğinden övgüyle bahsediyordu. Yaklaşık 3-4 yıl boyunca Genç’le sohbet ve toplantılarıma devam ettim. Bu toplantı ve sohbetlerde Sefer İzmir ilindeki birçok işadamı ve bürokratın da cemaatten olduğunu söylüyordu. Benim de mali müşavir olmam sebebiyle birçok meslektaşımın da cemaat içerisinde olduğunu, çok büyük yardımlar yapıldığını söylüyordu. Bu süre zarfında zaman zaman cemaate maddi yardımlarımı sürdürdüm. Ben cemaate Allah rızası için verdiğim paraları, meslektaşım olan Nazmi Yılmaz‘ın ofisinde tanıştığımız Ömer Faruk Deniz isimli hocaya verdim. Kendisinin diyanetten emekli olduğunu, milli eğitimde sözleşmeli öğretmen olarak görev yaptığını, çocuklarının da cemaatin okullarında öğretmenlik yaptığını biliyorum. Kendisiyle yakın zamana kadar da dost olarak konuşuyorduk. Ancak Fetullah Gülen hakkında yapmış olduğum konuşmalardan sonra bana küstü. Bunun dışında benden cemaat adına meslektaşlarım talepte bulunuyordu. Verdiğim paraları benden alıyorlardı...