Kutay GÜROCAK/EGEDESONSÖZ - İzmir'in EXPO 2020 adaylığında "Daha İyi Bir Dünya için Yeni Yollar / Herkes için Sağlık” temasıyla ortaya koyduğu hedef sektörlerden birisi olan Sağlık Turizmi'ne yönelik çalışmalar sürerken; düzenlenen toplantılarla sektörün geleceği tartışılıyor. Birkaç gün önce İzmir delegasyonun Paris'de yaptığı EXPO sunumun ardından İzmir Ticaret Odası(İTO)'nda düzenlenen 'İzmir'de Sağlık Turizmi Potansiyelinin Değerlendirilmesi' konulu toplantı sonrası EGEDESONSÖZ'e konuşan CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, İzmir'in EXPO vizyonun tekrar tartışması gerektiğine dikkat çekti.
Daha önce farklı ülkelerde düzenlenen EXPO fuarlarının, organizasyon sonrası bazı sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı bilgisini veren Çıray, "Birçok ülke, düzenledikleri EXPO ve sonrasıyla ilgili planlamayı yapmadılar. Dolayısıyla EXPO ile ilgili ellerindeki büyük tesis ve yatırımların hepsi atıl kaldı" diye konuştu.
Çıray, Türkiye ve İzmir'in benzer kötü bir durumla karşı karşıya kalmaması gerektiğini vurgulayarak, "Bunun için bütün bu sistemin kuruluş ve yapılışı, EXPO bittikten sonra yine bu yapılan tesislerin bir maksada matuf kullanımına müsait olmalıdır. Bu da sağlık turizmiyle olacaktır" dedi.
EXPO 2020'nın kazanılması halinde planlamayla ilgili nasıl bir çalışma yürütülmesi gerektiğine dair örnekler veren Çıray, "Bu sağlık turizmine uygun olarak inşa edilenlerden bir kısmı hastaneye dönüştürülebilir olmalıdır. Bir kısmı ise hastaneye gelen insanların konaklayacağı yerler haline getirilmelidir. Hatta bir kısmı da sosyal alanlar haline dönüştürülmelidir. Dolayısıyla bütün bunların konuşulup tartışılarak, kentle ve EXPO ile ilgili bir vizyonun ortaya koyulması gerekir. Yanılıyor olabilirim ama bu konuda vizyon tayini görmüş değilim. Bunun olmaması bir anlamda avantajdır. Hemen harekete geçelim, sağlık turizmiyle ilgili bir planlama yapalım" diye konuştu.
İzmir EXPO 2020 için ortaya koyulan temayla ilgili konuşan Çıray, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortaya koyulan temanın altını doldurup doldurmadıklarıyla ilgili bilgi sahibi değilim. Bununla ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Ama almış olduklarını umuyorum. İnşallah temanın altını doldurmuşlardır."
GELİR YÜKSELİR
Toplantıda konuşan Çıray, İzmir'de tıp turizminin gelişmesi durumunda kente gelen hastadan 6 bin 500 ile 8 bin dolar arasında bir gelir elde edilebileceğini aktararak, "Bakınız Tayland, tıp turizmi konusunda dünyada birinci sırada yer alıyor. Biz bu konuda, tanıtımda eksik kaldık. Çok iyi bir tanıtım yapsanız dahi, müşteri veya hasta buraya geldiği zaman kaliteli yatak hizmetini sunamazsanız, tıkanır kalırsınız. Dolayısıyla alt yapıyı da bunu karşılayabilecek hale getirilmesi gerekiyor. Bunun için ciddi tereddütlerim bulunuyor. İzmir'in sağlık kalitesini ve yatak sayısını artırmak zorundayız" ifadesinde bulundu.
“ÖNCE GEÇMİŞE BAKMALIYIZ”
AK Parti İzmir Milletvekili İlknur Denizli de toplantının konuşmacıları arasındaydı… AK Parti İzmir Milletvekili İlknur Denizli kentin sağlık sektöründeki potansiyelini değerlendirmek için öncelikle geçmişe bakmakta fayda olduğunu vurguladı. Vekil Denizli, “İzmir’in geçmişine baktığımızda coğrafi konumunun kendisine sunduğu ya da zorladığı fırsatlar sebebiyle çevresinin değerlenir dışarıya aktarmak, pazarlamak ekseninde, bir ticaret ve hizmetler kenti olarak büyümüş gelişmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkenin diğer kentlerine görece üstünlüğünden dolayı bir sanayi kenti, görünümü alsa da, süreç içinde insan malzemesi ve kentin geleneğinden dolayı daha çok tarım, sanayi, hizmet sektörü ekseninde büyümüştür. Kişisel olarak bu gelişimin doğru olmadığına, kentin hem geleneksel sanayi kollarında hem de yeni endüstriyel alanlarda büyümesinin bu kentin geleceği açısından önemli olduğuna inansam da görünen odur ki, İzmir yakın gelecekte hafif sanayi, ticaret ve hizmet sektörü ekseninde büyümeye devam edecek. Aslında bu çok da olumsuz bir pozisyon alma değil…” dedi.
Denizli kentin turizm hareketleri konusunda geç kalmış olsa hala Akdeniz çanağını için çok önemli olduğunu söyledi ve “İzmir’deki yatak sayısının Alanya’nın yarısı olması gibi bizi üzecek rakamlar ortada olsa da bütün bunlar İzmir’in potansiyelini düşündüğümüzde başa çıkılmayacak handikaplar değil… O zaman yapmamız gereken çeşitlendirilmiş turizm hareketlerine yönelmek. Bu türden turizm hareketleri, kitlesel turizme göre hem daha çok katma değer yaratıyor hem de daha nitelikli insan gücüne ihtiyaç duyuyor” ifadelerini kullandı.
Denizli ayrıca sektörde hızlı büyüyen pazarlarda dikkatli olunması gerektiğinin de altını çizdi ve “Geçmiş deneyimlerimiz bize bunu gösteriyor. Hızla büyüyen sektörlerin en büyük problemi mutsuz müşteri sendromudur. Yasal çerçevenin yetersizliği, sektörün aktörlerinin yüksek beklentilerine karşın kimi zaman yetersiz ve eksik birimleri; ileride sektörün sağlıklı büyümesini enleyecek yol kazaların yaşanmasına yol açabilir" diye konuştu.
DOKTORLAR REKABETE ALIŞMALI
Sağlık turizminin gelişimine çıkar noktasında bakılmaması gerektiğini kaydeden Denizli, "Bu turizmin gelişimine sadece kendi çıkarlarımız perspektifinden bakmamalıyız. Gelen yabancı hastaların sayısı arttıkça karşılaşacağımız bir diğer olgu da yabancı doktor ve yardımcı personel konusu olacaktır. Bu noktada doktorlarımız, hastaların serbestçe dolaşımını savunurken doktorların da serbestçe dolaşması talebinin geleceği unutulmamalı; doktorlarımız bu rekabete alışmalıdır" şeklinde konuştu.
17.5 MİLYAR DOLARLIK GELİR
İzmir’de sağlık turizmi potansiyelinin bulunduğuna dikkat çeken İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Akın Kazançoğlu, "Bu yılın ilk dokuz ayında Türkiye’ye toplam 29 milyondan fazla turist geldi. Bu turistlerden elde edilen gelir ise 17,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yani kişi başına ortalama harcama yaklaşık 596 dolar oldu. Sağlık turisti olarak adlandırılan turistin yaptığı harcama kitle turizmi ile gelen turistten daha fazla" diye konuştu.
Kazançoğlu, sağlık maliyetlerinin yanı sıra kentin diğer turistik faaliyetlerinden de yararlanıldığını vurgulayarak, "Dolayısıyla turistin bıraktığı dövizde daha fazla oluyor. Turizm potansiyeli bulunan bir kent olarak İzmir’in diğer alternatif turizm türleri ile cazibesinin artırılması, yılın 12 ayında turizmin canlanmasını sağlar" ifadesinde bulundu.