HABERLER>GÜNCEL
26 Kasım 2015 Perşembe - 12:28

Fırat Çakıroğlu davasında ilk gün: 1 numaralı sanık konuştu!

Ege Üniversitesi'nde Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun ölümüyle sonuçlanan öğrenci kavgasının davası görülmeye başlandı. Milletvekillerinin ve çok sayıda avukatın hazır bulunduğu davanın ilk duruşmasında, 1 numaralı sanık Nurullah S. hakim karşısına çıktı. Çakıroğlu ailesinin zor anlar yaşadığı duruşmada Nurullah S. cinayeti işlemediğini iddia etti.

Fırat Çakıroğlu davasında ilk gün: 1 numaralı sanık konuştu!

Ege Üniversitesi'nde, geçen Şubat ayında ülkücü öğrencilerle, savcılık iddianamesinde 'PKK/KCK gençlik örgütlenmesi YDG-H (Yurtsever Devrimci Gençlik-Hareketi) üyeleri' diye sözedilen diğer öğrenci grubu arasındaki kavgada, Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi sorumlusu Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4'üncü sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu yaşamını yitirdi.
 
Bu cinayet davasının görülmesine, bugün 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. 1'i tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın saat 09.30'da başlaması planlanan duruşması, avukatların kimlik tespitleri ve oturma bölümlerine alınan kişilerin, üzerlerin aranmasının uzun sürmesinden dolayı saat 10.20'de başladı.


 
ANNE VE BABA EN ÖNDE İZLEDİ
Mahkeme Başkanı Ahmet Badalı'nın, SEGBİS üzerinden kayıt altına alınacağını söylediği duruşmaya, soruşturmanın tek tutuklu sanığı Sosyoloji Bölümü 4'üncü sınıf öğrencisi Nurullah S. ile tutuksuz sanık Beyza C. katılırken 30 tutuksuz sanık gelmedi. Mağdur ve sanıkları savunmak için de 110 avukat hazır bulundu. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, İstanbul Milletvekili Atilla Kaya, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, MHP eski milletvekili Aslan Savaşan ile çok sayıda kişi de duruşmayı izledi. Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun annesi Özlem Erdem ile babası Fuat Mahir Çakıroğlu, sanığa ayrılmış olan bölümün yanındaki sandalyede oturdu. Duruşma solonuna son olarak, tek tutuklu sanık Nurullah S., jandarmanın sıkı koruması altında alındı.
 
Nurullah S.'nin yerini almasından sonra, yakınında olan Çakıroğlu'nun annesi Özlem Erdem, bakışlarını bir an olsun ondan ayırmadı, ancak herhangi bir sözlü müdahalede bulunmadı. Salondaki bazı izleyiciler ile avukatlar da yakalarına Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun fotoğraflarını taktı.
 
SANIK AVUKATLARI İDDİANAMENİN İADESİNİ İSTEDİ
Yoklamayla başlayan duruşmada Mahkeme Başkanı, iki taraftan da bazı avukatları kürsü önüne çağırıp herhangi bir gerginliğe neden olmamaları yönünde uyarılarda bulundu. Ardından talepte bulunacağını söyleyip ilk sözü sanık Nurallah S.'nin avukatı Zeynep Sedef Özdoğan, Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi. Özdoğan, iddianamenin içeriğine ve eldeki delillerin kullanımına, bu delillerin sonradan hasar gördüğüne yönelik eleştirilerde bulundu.
 
Avukat Zeynep Sedef Özdoğan, "Hard diskin savcılığa sağlam teslim edildiğine yönelik tutanak var. Ancak Hard disk, kırılmış, zarar görmüş. Kim kırmış olabilir? Bu diskin TÜBİTAK'a gönderilip rapor alınmasını istiyoruz. Ayrıca savcı hakkında da, HSYK'ya ihbarda bulunulmasını istiyoruz" dedi. Özdoğan son olarak, iddianamenin, Cumhuriyet Savcılığı'na iadesini, Nurullah S.'nin de serbest bırakılmasını istedi.
 
ÇAKIROĞLU'NUN BABASI DA SALONDAKİLERİ UYARDI
Bu talep salonda tepkilerin yükselmesine neden oldu. Mahkeme başkanı Ahmet Badalı'da, salondakileri sessiz olmaları ve herhangi bir görüntü almamaları konusunda uyarıp, "Önemli bir davaya bakıyoruz. İsteyen istediği kadar konuşacak. Sabır gösterin. Mahkemeye güvenin" dedi. Bunun yanı sıra, en önde ayağa kalkan Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun babası Fuat Mahir Çakıroğlu, eliyle izleyicilere sakin olması telkininde bulunup, "Tahrik ediyorlar beyler" dedi. Gerginliğin geçmesinden sonra, iddianamenin iadesiyle ilgili görüşü sorulan duruşma savcısının, bu talebi kabul etmediğine yönelik açıklaması yapması, salonda bulunanlarca alkışlandı. Bu kez, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın da telkiniyle ayağa kalkan Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, salondakilere alkış yapmamaları konusunda uyarıda bulundu.
 
İDDİANAMENİN İADESİ REDDEDİLDİ
Kısa bir ara veren mahkeme heyeti, iddianamenin iadesi talebini, oybirliğiyle reddetti. Yargılamaya yeniden başlandı.
 
İlk olarak, tutuklu sanık Nurullah S.'nin kimlik tespiti yapıldı. Nurullah S., üniversite öğrencisi olduğunu ve sabıkasının bulunmadığını söyledi. Ardından da tutuksuz yargılanan Beyza C.'nin aynı şekilde kimlik tespiti yapıldı. Duruşmada, daha sonra 21 sayfalık iddianame okundu ve ara verildi.
 
SALON DIŞINDA DA POLİS ÖNLEM ALDI
Polis salonda ve adliye çevresinde geniş güvenlik önlemleri aldı. İzmir dışından da ülkü ocaklarına bağlı kişiler, otobüslerle adliye geldi. Adliye önünde toplanan yaklaşık 250 kişiye konuşan Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, "Edebiyat Fakültesi'nin önü PKK kampına dönüştürülmüştür. Bu fakültenin dekanının çocuğunun başına böyle bir şey gelse ne hissederdi? Dekan ve üniversite rektörü rahat uyuyabiliyor mu? Davayı 200 avukatla takip ediyoruz. Sonuna kadar arkasında olacağız" dedi.



Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun ölümüyle sonuçlanan, karşıt görüşlü öğrenciler arasındaki kavganın davasının görülmesine öğleden sonra devam edildi. Duruşma, soruşturmanın tek tutuklu sanığı Nurullah S.'nin, sorgusuyla başladı. Mahkeme Başkanı Ahmet Badalı'nın söz vermesiyle, ilk olarak Nurullah S., olay gününü anlattı.
 
ÇAKIROĞLU'NUN TEPKİ GÖSTEREN BABASI SALONDAN ÇIKARTILDI
Savunması öncesinde, kendisine hiçbir şekilde baskı oluşturacak müdahalenin yapılmamasını isteyen Nurullah S., hiçbir partiye ve gruba üye olmadığını, hiçbirinin kapısından içeriye girmediğini ayrıca iddianamede yer alan örgüte bağlılığını da kabul etmediğini söyledi. Savunmasına, "İnsana saygım vardır. Üniversitede iki öğrenci grubunun kavgasında bir kişi öldü, bir kişi yaralandı. Bu kabul edilemez. Fırat'ın ailesine başsağlığı dilerim" sözleriyle başlayan Nurullah S.'ye, Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun babası Fuat Mahir Çakıroğlu, "Şerefsiz" diye bağırdı. Ardından da "Benim oğlum milliyetçi Türk çocuğuydu. Fırat'ın yanına nasıl gideceksin? Bekliyorum yanına gideceğin günü. Oğlumdan ne istedin? Üç ay kalmıştı okulunu bitirmesine" dedi. Bu sırada yanında bulunan Çakıroğlu'nun annesi Özlem Erdem, eski eşine hemen müdahale etti ve sakin durmasını istedi. Ancak gerek Özlem Erdem'in çabaları gerekse de Mahkeme Başkanı Ahmet Badalı'nın ikazlarına rağmen tepkisi dinmeyen Fuat Mahir Çakıroğlu, duruşma salonundan çıkarıldı.
 
SAKİN OLUN NE YAPIYORSUNUZ?
Salonda sükunetin sağlanmasıyla ifadesini sürdüren Nurullah S., "2010 yılında üniversiteyi kazandım. Düzenli olarak okula gidip geliyordum. KPSS'ye hazırlanıyordum. Olay günü öğle saatlerinde evden bisikletimle üniversiteye geldim. Kafeye iki kez girdim. İçeride bir şeyler yiyip belli biri süre sonra kafenin arkasına gittim. Kısa biri süre sonra motosikletli iki güvenlik görevlisi geldi ve bizlere, 'Çabuk dağılın buradan. 100 kişi ellerinde sopa, pala, kesici aletlerle sizi dövmeye geliyor' sözleriyle uyardı. Ben de yaklaşık iki dakika sonra gelen gruba karşı kendimi korumak için sopa ve soda şişesi alıp attım. Daha sonra da kendimi kurtarmak ve saklanmak için kafeye girdim. Birisi kadın iki çalışan vardı içeride. Ölüm korkusuyla dolabın arkasına gizlendim. Beni fark edince ben de ayağa kalkıp, ellerimi havaya kaldırdım ve onlara 'Sakin olun ne yapıyorsunuz?' dedim" dedi.
 
Ancak grubun başındaki Fırat Yılmaz Çakıroğlu ve arkasından gelen grubun, kendisine saldırdığını, sopalarla, demir çubuklarla ve delici aletlerle yaralandığı da ileri süren Nurullah S., "Ben de yüzümü korumak için ellerimle kapattım. Üzerimde kalın deri ceketim ve kazağım olduğu için az yaralandım. Ama belli biri süre sonra artık bilincim açıktı ama vücudumda uyuşmalar hissediyordum. Beni sağlık ekiplerinin bulduğu mutfaktaki köşeye kadar vurarak götürdüler. Ben o sırada kendimi nasıl kurtarırım diye ayağa kalktım. Her tarafım titriyordu. Sonra ikinci grup içeriye girdi ve 'bu ölmemiş' diyerek yeniden bana saldırdılar. Boğazıma kırık cam şişeleriyle vurmaya çalıştılar. Hatta içlerinden birisi, elindeki kesici aleti kaldırıp, 'Bırakın kafasını kopartayım' diye bağırdı. Ancak yanındaki kişi ona engel oldu. Ardından da 'Geberip gitti' diyip yanımdan ayrıldılar. Bu süre içerisinde üç dört kez ölüp ölmediğimi de kontrol ettiler. Daha sonra sağlık ekipleri gelip beni bulunduğumu yerden aldı" dedi.
 
GÖRÜNTÜLER HERŞEYİ ÇÖZECEKTİR
Nurullah S., olay yerindeki ve kafe içerisindeki görüntülerin ayrıntılı olarak incelenmesi durumunda, olayın kim ya da kimler tarafından planlandığını, Fırat Yılmaz Çakıroğlu ve kendisini de kimin bıçakladığının ortayla çıkacağını savundu. Okuldaki iki grubun da birbirine kırdırılmak istendiğini ileri süren Nurullah S., "Bu görüntülerin ortaya çıkmasını en çok ben istiyorum. Kimin suçlu olduğu belirlenecektir. Adalete güveniyorum. Ama yarın ama yirmi yıl sonra, adalet ortayla çıkacaktır. Ben yapsaydım eğer bıçakla vurduğumu söylerdim. İddianameye hazırlayan savcılık, bu görüntülerin üzerinde dursun. Bütün Türkiye halkı, bu gerçeği o zaman görecek. Asla adaleti yanıltmadım" dedi.
 
MAHKEME BAŞKANI SAVCILIK İFADESİNDEKİ ÇELİŞKİLERİ SORDU
İfadesini tamamlayan Nurullah S.'ye daha sonra mahkeme Başkanı Ahmet Badalı, sorular yöneltti. Mahkeme Başkanı'nın, savcılık ifadesindeki, 'kafeye girmediği' sözlerini hatırlatması üzerine Nurullah S., "O zaman üç gün acil serviste yattım. Kalbimin altından bıçaklanmıştım. Olayı tam olarak çözümleyememiştim. Sağlık ekipleri de 'Bu şekilde cezaevine girersen, hayati tehliken olur' dedi. Ben de bunun üzerine o şekilde ifade verdim. Bu gerçek değildi. Şimdi burada verdiğim ifade gerçektir. Olayda hiçbir bıçak kullanmadım. Beni bıçaklayan kimse, Fırat'ı da o bıçaklayan odur" dedi.
 
Bu arada araya giren Mahkeme Başkanı'nın, yanında bulunan kahverengi bıçağın ona ait olup olmadığı yönündeki soruya ise Nurullah S., "O bıçak beni yaralayan bıçak olabilir. Ben öyle bir bıçak kullanmadım" dedi.
 
İÇERİYE GİRİP BIÇAKLANMASI 35 SANİYE
Olay sırasında, güvenlik kamerasına yansıyan bazı görüntülerdeki kişinin kendisi olduğunu kabul eden Nurullah S., hakim Ahmet Badalı'nın, "Senin kafeye girmenle, Fırat'ın kafeye girip yaralı olarak çıkması 35 saniye sürmüş" şeklindeki ayrıntıya aktarması üzerine ise "Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nu tanımıyorum. Kim bıçakladı görmedim. Kendini hayatım boyunca görmedim. Yaralı olarak dışarı çıkıp 'Beni Nurullah S. vurdu' diyor. Beni tanımıyor. Nasıl benim adımı verir?" dedi. Hakim Ahmet Badalı bu kez, "Ankara kriminal laboratuarından gelen raporda, Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun, kan örnekleri, senin giysilerinde bulunmuş" sorusunu yöneltti. Nurullah S., bu soruya da "Ben zaten kafe içerisinde, birçok kez yere düştüm ve sürüklendim. Bu sırada bulaşmış olabilir" sözleriyle kendisini savundu. İfade sırasında Nurullah S.'nin sözlerine tepki gösteren üç kişi de hakimin talimatıyla dışarıya çıkartıldı. Sanık Nurullah S.'nin daha sonra avukat sorgularına geçildi.

OLAYIN GEÇMİŞİ
Geçen şubat ayında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde formasyon dersleri alan karşıt görüşlü iki grup öğrencinin bir süredir yaşadıkları gerginlikler sonrasında yaşanan kavgasında, Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi sorumlusu Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4'üncü sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu hayatını kaybetti. Olaydan sonra Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, değişik zamanlarda gözaltına alınan 32 sanıktan Sosyoloji Bölümü 4'üncü sınıf öğrencisi Nurullah S., tutuklandı. 31 kişi de serbest bırakıldı. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Zeki Polat, tutuklu sanık Nurullah S., 'kasten adam öldürmek, örgüt adına suç işlemek, örgüt üyeliği ve yaralama suçlarından ömür boyu ve 69 yıl, diğer 27 sanık ise 'suç delilerini yok etmek, gizlemek veya değiştirmek ve yaralama' suçlarından 5 ile 48 yıl arasında değişen zamanlarda hapis istemiyle yargılanmaları için dava açtı.

BABA, SANIKTAN, DEKANLIKTAN, REKTÖRLÜKTEN ŞİKAYETÇİ
Duruşmayı en önde izleyen öldürülen Fırat Çakıroğlu'nın annesi Özlem Erdem ile boşandığı eşi Fuat Mahir Çakıroğlu, dikkat çeken açıklamalar yaptı.
 
Mağdur avukatlarının sorularını yöneltmelerinden sonra, sanık Nurullah S.'ye, Mahkeme Başkanı Ahmet Badalı aracılığıyla soru sormak için ilk sözü baba Fuat Mahir Çakıroğlu aldı. Hem sanıktan, hem de rektörlük ve dekanlıktan şikayetçi olduğunu söyleyen baba Çakıroğlu, "Benim oğlum, eğitim şehidi oldu. Allah'ım herkese bunu nasip etsin. Üniversitelerde benzeri olayların yaşanmamasını temenni ediyorum. Bunun için anne babaların çocuklarına sahip çıkmaları gerekiyor" dedi. Terör örgütünün üniversitelerde yuvalandığını da ileri süren Fuat Mahir Çakıroğlu, 'barış süreci' döneminde terör örgütü sempatizanlarına daha fazla alan bırakıldığını savundu. Oğlunun ölümünden sorumlu olan kişilerin cezalandırılmasını da isteyen Fuat Mahir Çakıroğlu, "Ege Üniversitesi'nde, oğlum öldürüldüğü dönemde hiçbir önlem alındı. Yönetim şimdi her türlü önlemi almaya başladı. (Sanığı kastedip) bunların söyledikleri, yüzde yüz yalan. Fırat'ın yanına nasıl gidecekler?" dedi.
 
BEN SANIĞIN GÖZLERİNİNİ İÇİNE BAKTIM AMA O BAKAMADI
Fuat Mahir Çakıroğlu'ndan sonra sözü anne Özlem Erdem aldı. Acı bir olay yaşadıklarını, hala ciğerlerinin yandığını söyleyen Özlem Erdem, Nurullah S., savunma yaptığı sırada gözlerinin içine baktığını, ancak onun kendisine bakamadığını anlattı. Oğluna bir oyun oynandığını, kumpas kurulduğunu da öne süren Özlem Erdem, "Diyarbakır'da 6 yıl öğretmenlik yaptım. Bu süre zarfında hem benim hem de oğlumun Kürt arkadaşları oldu. Kürtlerle hiçbir problem yaşamadık. Bu olay, karşıt görüş ya da Türk - Kürt olayı değildir. PKK sempatizanlarının işidir. Oğlumun puanları Çanakkale'yi tutuyordu, ama İzmir'i istedi, Çok sevindik. Sevinmez olaydık. İzmir gibi güzide bir şehirde oğlum katledildi" dedi.
 
Oğlunun üniversitede yaşananları, PKK sempatizanlarının eylemlerini kendisine de anlattığını ifade eden Erdem, ancak o, bunları rektörlük ve emniyete de bildirmiş olmasına rağmen, polisten "Rektörlük izin vermedikçe yapacak bir şeyimiz yok" yanıtını aldığını söyledi.
 
Oğlunu, PKK sempatizanlarına karşı sürekli uyardığını da söyleyen acılı anne, "Bana evlat acısı yaşatma, tek bir bıçak darbesiyle öldürürler seni dedim. O da, 'merak etme anne, ben çocukların eğitimleriyle ilgileniyorum' dedi. Benim oğlum bir faşist değildi, bir vatanseverdi. Atatürk, vatan, bayrak sevgisiyle doluydu benim oğlum. Oğlum bir liderdi, gençleri yönlendiriyordu, bu yüzden ölümle tehdit ediliyordu. Bölücülerle mücadele ettiği için öldürüldü. Oğlum benim gönlümde şehittir. Ölümüne sebep olanlardan şikayetçiyim" dedi.
 
SAVCI, GÖRÜNTÜLERİ TÜBİTAK İNCELESİN
Duruşmada bu sırada söz alan Cumhuriyet savcısı, yaralama olayını gösteren ve tahrip olduğu belirlenen kamera görüntülerinin TÜBİTAK'a gönderilerek kurtarılıp kurtarılamayacağının sorulmasını istedi. Ayrıca duruşmaya gelmeyen sanıklar hakkında yakalama kararı verilmesini ve sanığın tutukluluk halinin devamını talep etti.
 
SALON KARIŞTI
Sanık avukatlarının da gerekli savunmalarını ve taleplerini yaptıktan sonra mahkeme heyeti, ara karara vermek için arka odalarına geçti. Bu sırada salonda bulunan izleyiciler, sanık Nurullah S.'nin avukatlarının bulunduğu bölüme laf attı. Ardından da pet şişe fırlattı. Olaya müdahale eden polis, salondaki izleyicileri dışarı çıkardı. Bu durumu adliye binası dışında bekleyen ülkü ocakları üyelerini de hareketlendirdi. İçeriye girmeye çalışanları polis engelledi.



DURUŞMAYI İZLEYEN OKTAY VURAL'DAN SERT AÇIKLAMA
Duruşmayı bir süre izledikten sonra adliyeden ayrılan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, çıkışta yaptığı açıklamada, "Savcının hazırladığı iddianamede Ege Üniversitesi'nde PKK'nın Kandil kampı gibi anlatılıyor. Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum. İlim ve irfan yuvası olması gereken üniversitelerimizde PKK terör örgütünün sözde gençlik yapılanmasına izin verenler, Kandil'deki kamplar gibi kurtarılmış bölge ilan edilmesine göz yumanlar, üniversitesini bitirip ailesine helal ekmek götürmek isteyenleri sindiren bir terör örgütü yapılanmasına izin verenler iddianamede yazıyor. Terör örgütünün uzantıları asayiş birimleri kurmuş. Sadece Cizre'de, Yüksekova'da değil üniversitelerde kurdukları asayiş birimleri ile Anadolu'nun genç insanları sindiriliyor, korkutuluyor. Bilerek, isteyerek şehidimiz Fırat Çakıroğlu bayrağa sahip çıktı diye hedef alınıyor. Bugün Ege Üniversitesi'nde gördüğümüz hususlar maalesef Yüksekova'da, Cizre'de gördüklerimizden farklı değil" diyen Vural, "Okullarda kurtarılmış bölgeler vardır. Ay-yıldızlı bayrağımız indirilmektedir. Fırat Çakıroğlu'na saldıranlar kamu düzenini bozanlardır, askerimize, polisimize kurşun sıkanlardır. Bir hukuk devletinde adaletin tecelli etmesini temenni ediyorum" dedi.
 
DURUŞMA ERTELENDİ
Verilen kısa aradan sonra Mahkeme Başkanı, eldeki görüntülerin TÜBİTAK'a gönderilip incelenmesine, duruşma salonunda avukatlara pet şişe fırlatıp, duruşma görüntülerini sosyal medyada yayınlayanlar hakkkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verip, duruşmayı 6 Ocak 2016 tarihine erteledi.

FIRAT EĞİTİM ŞEHİDİ
İzmir'de Ege Üniversitesi'nde Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun ölümüyle ilgili davanın ertelenmesinden sonra adliye binası önünde, ailenin avukatları ile Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz açıklama yaptı. Ardından söz alan baba Fuat Mahir Çakıroğlu ise, "Evet bizler, ülkücüyüz, milliyetçiyiz, Atatürkçüyüz vatarseveriz. Fırat bunların hepsiydi. Fırat'ın ölümü çok farklı. Eğitim şehididir. Bilinçli organize yapılıyor olay. Bunların birer birer inşallah hakimlerimiz, adliye, hukukumuz sayesinde ortaya çıkacak. Bütün insanların parti gözetmeden Fırat'a sahip çıkması lazım. Kalbinde vicdanı olan bütün anne ve babaların Fırat'a sahip çıkıp ağlaması lazım. Böyle bir çocuk. Kalleşçe öldürüldü. Gördünüz orada, benim oğlumu böyle kalleşçe, pusu kurarak öldürdüler. Bütün anne ve babaların çocuklarına sahip çıkması lazım. Bu rektörden, dekandan hesap sorsunlar çocuklarını takip ettirsinler. Bizim başımıza geldi. 24 yaşındaki oğlumu ben okulu bitirmesine üç ay kala devletin okula teslim ettim, onu orada öldürdüler. Buna müsade ettiler" dedi. (dha)

 
Yetmez ama evet!
 
Göztepe’den Efe atağı!
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
İzmirli 27 Kasım 2015 Cuma 11:34

Görüntüler ortaya çıktı kimse kimseyi aptal yerine koymasın. Acılı ailede nerede hata yaptığına baksın. 100 tane eli sopalı palalı itle okul basan bir serseriden, parlak, aziz çocuk yaratmaya çalışmanız boşa çıktı...

Yorumu oyla      14      9  
Işık Dikicigil 27 Kasım 2015 Cuma 09:43

BU OLAYLARDAN DERS ALMAYIP, HALA AÇILIM ÇÖZÜM SÜRECİ DİYEN DEVLET VE ONUN İCRAA MAKAMI HÜKÜMET SORUMLUDUR. BUZDOLABINDAN ÇIKARILMASI GEREKEN ÇÖZÜM SÜRECİ DEĞİL, MİLLİ HÜKÜMETTİR. ANCAK ATATÜRK DEVRİMLERİNİN İLKE VE İNKİLAPLARININ TAKİPÇİSİ OLAN BİR HÜKÜMET TÜRKİYENİN UFKUNU VE TAM BAĞIMSIZLIĞINI SAĞLAYABİLİR.

Yorumu oyla      17      7  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
O yurtta kız öğrencilere havadan taciz!
Cevizlibağ'daki öğrenci yurdunun yolunda kız öğrencilerin yaşadığı taciz ...
Ucuz arsa davası: Eski Başkan'dan savunma
Karşıyaka Belediyesi tarafından 2009 yılında 12 bin 347 metrekare arsanın ...
Milli Piyango Yılbaşı İkramiyesi belli oldu!
Milli Piyango Yılbaşı Özel Çekilişi'nin büyük ikramiyesi 55 milyon lira ...
 
Bakan Kılıç'tan 'yurt yolunda taciz' açıklaması
İstanbul Zeytinburnu'daki Cevizlibağ kız öğrenci yurdundaki öğrenciler, ...
Uşak'ta TIR'la kamyon çarpıştı: 1 ölü
Uşak'ta, önünde giden kamyona arkadan çarparak şarampole yuvarlanan TIR'ın ...
Ateş emrini kim verdi: Eskişehir vurma demedi ama...
Türkiye’nin Rusya’ya ait SU-24 uçağını angajman kuralları çerçevesinde ...
 
İzmir kadına şiddete karşı tek ses
İzmir’de kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini protesto etmek ...
TSK'dan Rus Savunma ve Kara Ataşesi'ne bilgilendirme
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Rusya Federasyonu’na ait SU-24 savaş uçağının ...
Yasin Börü davasında 4 tahliye
Diyarbakır’da 6-7 Ekim tarihlerinde çıkan olaylarda Yasin Börü ve 3 kişinin ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva