25. Dönem 2. Yasama Yılı dolayısıyla Meclis'teki Atatürk Anıtı'nda tören düzenlendi.
TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, törende saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından anıta çelenk koydu.
Törene, TBMM Başkanvekilleri Şafak Pavey ve Yurdusev Özsökmenler, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Adalet Bakanı Kenan İpek, İçişleri Bakanı Selami Altınok, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, AK Parti Grup başkanvekilleri Doğan Kubat, Ahmet Aydın ve İlknur İnceöz, CHP Grup başkanvekilleri Levent Gök ve Engin Altay, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM İdare Amiri Salim Uslu ile milletvekilleri ve TBMM bürokratları katıldı.
TBMM Genel Kurulu, TBMM Başkanı Yılmaz başkanlığında toplandı.
MUHALEFET PARTİ LİDERLERİ OTURUMDA YER ALMADI
Muhalefet parti liderleri oturuma katılmadı. Terör olayları nedeniyle Meclis açılış resepsiyonu da yapılmayacak.
Yılmaz, 25. dönem 2. yasama yılının açılışı dolayısıyla yaptığı konuşmasına, kuruluşundan bugüne kadar millete hizmet eden, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Meclis'in tüm mensuplarını saygıyla anarak başladı.
Şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere acil şifalar dileyen Yılmaz, "Yeni yasama yılını yeni bir seçim süreci içinde açıyoruz. Demokraside millet denetiminin en somut şekli seçimdir. Milletimizin, bu denetimi, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da en iyi şekilde yerine getireceğine olan inancım tamdır. Halkımızın, seçime tam olarak katılması, milli iradenin Meclis'e tam olarak yansımasını da sağlayacaktır" diye konuştu.
Yapılacak seçimin, ülkeye ve millete hayırlı olması temennisinde bulunan İsmet Yılmaz, şunları söyledi:
"TBMM kuruluşundan bu güne kadar aldığı kararlarla, çıkardığı yasalarla, ülkemizin kaderini belirledi. Meclisimiz, bugün de demokrasimizin kalbi ve sorunlarımızın çözüm adresidir. Demokrasinin, özgürlüğün, refahın ve huzurun hakim olduğu güçlü bir Türkiye ortak hedefimizdir. Milletimizin demokrasi bilinci ve olgunluğu bizim en büyük güvencemiz ve ilham kaynağımızdır. İktidarı ve muhalefetiyle birlikte, tüm siyasi partilerimizin, ülkemizin ekonomik ve siyasi hayatındaki emek ve katkıları, her türlü takdirin üzerindedir."
Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu Gazi Meclisin mümtaz bir şahsiyeti ve köklü değerleri vardır. Bu çerçevede işbirliği ve diyalog kanallarının açık tutulması, uzlaşı kültürünün geliştirilmesi, demokratik ilkelerin bir bütün halinde hayata geçirilmesi, ülkemizin çağdaş uygarlık yolunda atacağı adımları güçlendirecektir. Sağduyu içinde, milletimizin ortak değerlerine ve birbirimizin görüşlerine saygı göstererek, demokratik kültürün daha da yerleşmesini sağlamalıyız. Bu itibarla, TBMM'nin saygınlığını ve itibarını yükseltmek, dün olduğu gibi, bugün de hepimize düşen öncelikli görev ve sorumluluktur."
"ÖNCELİKLİ SORUN TERÖR"
Demokratik yol ve yöntemler çerçevesinde her sorunun konuşulacağı ve çözüleceği yerin Meclis olduğunu belirten Yılmaz, bugün ülkenin öncelikli sorununun, toplumun geleceğine, huzur, barış ve istikrarına karşı en büyük tehdit olan terör olduğunu kaydetti.
İnsanlığa karşı bir suç olan terörün, ekonomik kalkınmanın da önündeki en büyük engel olduğunu ifade eden Yılmaz, "Hukuk devleti ilkesinden taviz vermeden, hep birlikte, teröre karşı güçlü ve kararlı bir yaklaşım sergilemeli, milletimizin bekasını her şeyin üstünde tutmalıyız" dedi.
Toplumsal barışı koruma ve sürdürme konusunda herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan TBMM Başkanı Yılmaz, "Milli birlik ve beraberliğimiz, bizim en büyük gücümüzdür. Bir arada, huzur içinde yaşamak için birbirimizi daha çok anlamalı, birlikte daha çok çalışmalı ve ortak değerlerimizi birlikte savunmalıyız. Milletimizin de bizden beklentisi budur" değerlendirmesinde bulundu.
"Gelecek nesillere, çözülmesi zor sorunlar bırakmak yerine, barış ve huzur içinde güçlü bir ülke bırakmak bizlerin en önemli görevidir" ifadesini kullanan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değişen dünya, ülke ve toplum şartlarına uygun yeni çözüm yöntemlerini birlikte geliştireceğiz. Bu millet, milli mücadelesiyle bu coğrafyanın mazlum milletlerine nasıl örnek olduysa, kendi sorunlarını çözme konusunda da örnek olacaktır."
Yılmaz, etnik kimlik ya da inanç farklılıkları adına kamplaşarak "kesret içinde vahdet", "çokluk içinde birlik" fikrinden uzaklaşan toplumların yaşadığı büyük acıları, bu coğrafyada yaşayan herkesin gördüğünü belirtti.
"HUZUR ADASI"
Türkiye'nin, sorunlarına rağmen, ateş çemberine dönmüş bir coğrafyada, güçlü demokrasisi ve güçlü ekonomisi ile bölgenin huzur adası durumunda olduğunu anlatan Yılmaz, 28 Avrupa Birliği ülkesi 120 bin sığınmacıyı nasıl paylaşacağını tartışırken, İngiltere 20 bin sığınmacıyı 5 yılda kabul edebileceğini açıklamışken, Türkiye'nin 2 milyondan fazla sığınmacıyı kabul ederek 7,5 milyar doların üzerinde harcama gerçekleştiren bir ülke olduğunu ifade etti.
Yılmaz, milli gelirine oranla dünyada en fazla yardım eden ülkenin Türkiye olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin, çağdaş bir ülke olarak, farklılıklara saygı temelinde, kendi sorunlarını kendisi çözebilecek, sağlam bir siyasi kültüre ve engin bir devlet tecrübesine sahip olduğuna vurgu yapan Yılmaz, "Türkiye, özgürlük, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, sosyal adalet ve toplumsal sorumluluk ilkeleri çerçevesinde, siyasi alandaki farklı görüşlerin toplum önünde rekabet etmesine dayalı demokratik sistemini, her geçen gün, daha da güçlendirmektedir" dedi.
Yılmaz, yeni yasama yılının ve yapılacak seçimin, ülkeye ve millete hayırlı olmasını diledi.
TBMM Başkanı Yılmaz'ın konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, milletvekillerine hitap etmek üzere Genel Kurul salonuna girdi ve ardından İstiklal Marşı okundu.
ERDOĞAN: KÜRT AYRIDIR, TERÖRİST AYRIDIR
25. Dönem 2. Yasama Yılı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. HDP, Erdoğan'ın konuşması öncesi salondan ayrıldı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle:
''Sayın başkan değerli milletvekilleri sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Tüm şehitlerimizi rahmet minnetle anıyorum. Milletin oyuyla milletimizi temsil etmek maksadıyla bu çatı altında vazife üstlenmiş ancak kendilerine kıyılmış Meclis üyelerimizi özellikle anmak istiyorum. 7 Haziran seçimleri hiçbir siyasi partinin tek başına iktidarı sağlamayacağı bir tabloyu ortaya çıkardı. Türkiye'nin sorunlarının çözümünü siyaset dışı odakları da aramak bu millete yapılacak en büyük kötülüktür.
1 Kasım'da millet iradesinin en sağlıklı şekilde sandığa yansıması, parlamento içindeki ve dışındaki tüm siyasi partiler için bir namus ve şeref meselesidir. Terörün çirkin yüzünün sandıkları tehdit etmesini engellemek için tüm siyasi partilerin insani ve vicdani bir tavır sergileyeceklerini, kolaylaştırıcı bir yaklaşım içinde olacaklarını umuyorum.
Terör örgütlerine, paralel yapıya sırtını dayayanlar millete ve hukuka hesap vermekten kurtulamayacaktır. Türkiye her anlamda emin ellerdedir. Türkiye okun yaydan fırlaması gibi geri dönülmez bir büyüme sürecindedir. Güçlü, şeffaf, kararlı yönetim altında Türkiye ekonomisi yıllık yüzde 5 büyüme kaydetti. Hava yolunu halkın yolu haline getirdik.
Büyük Türkiye yeni Türkiye mücadelesi veriyorum. Kürt kardeşlerime seslenmek isterim. Kürt kardeşlerimi onlar temsil etmiyor. Bir şeyi birbirinden iyi ayırmak lazım Kürt sorunuyla terör sorunu farklıdır. Kürt ayrıdır, terörist ayrıdır. Mücadelemiz bir etnik kökenle değil, terörle teröristledir. Silahlar bırakılıp üzerine beton dökülene kadar bu mücadele sürecektir.
Tüm siyasi hayatım boyunca olduğu gibi bugün de hiçbir şahsi çıkarın, rütbenin, payenin peşinde değilim. Milletim beni dünyada rütbelerin en büyüğüne, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamına layık gördü. Ben büyük Türkiye, yeni Türkiye, güçlü Türkiye, 78 milyonun bir, beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye mücadelesi veriyorum.''