Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ - Kıyı Ege Belediyeler Birliği’nin toplantısında konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu çarpıcı açıklamalarda bulundu. Birliğe bağlı belediye başkanları ve meclis üyelerinin katıldığı toplantıda konuşan Kocaoğlu, ulaşımdan, bütünşehir yasasına, özel idare mallarından, ilçe belediyelerin sorunlarına kadar bir çok konuda değerlendirme yaptı.
Başkan Kocaoğlu ilk olarak ulaşım konusunda değerlendirme yaptı. Yolcu taşımacılığında ‘ücretsiz taşıma’ sisteminin sorun olduğunu anlatan Kocaoğlu, aylık ve yıllık zararları açıkladı. Kocaoğlu, “ Ulaşımda ciddi sorunlarımız var. İZSU ile ulaşımın harcamaları hemen hemen birbirine eşit. Ama ulaşımda çok ciddi problemlerimiz, aşamayacağımız oluştu. Geçen gün Melih Bey’in (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek) de açıklaması oldu. Hatta biz de kendisi ile telefonda görüştük. Büyükşehir Belediyesi olarak ulaşımda ayda 30-40 milyon TL zarar ediyoruz. Ankara ve İstanbul’da da zararlar var. Bu zararları araştırıyoruz. Maliyetlerden kaynaklanan zararlar var. Metro, vapur, İZBAN, ESHOT hepsini paçal yaptığınızda kişi başı maliyetimiz ortalama 1.70 kuruşa geliyor. Taşıdığımız insan sayısını toplanan paraya böldüğünüzde ise ortalama 1 TL alıyoruz. Yasalardan kaynaklanan indirimli veya ücretsiz taşımalar var. Polisi, zabıtayı, orman memurlarını, PTT memurlarını, TÜİK personelini, şehit ve gazi ailelerini, engellileri, 65 yaş üzerini taşıyoruz. Şehit ve gazi ailelerini herkes gerekirse sırtımızda taşırız. Huzur olsun, birlik beraberlik olsun Allah şehit vermesin. Benim zabıtamın ücretini taşıma şirketlerim neden ödüyor. Diğer bedava taşınan kurumların bütçeleri var. Onlar bunun ücretini buraya yazacaklar. Yine biz öğrenci indirimi yapıyoruz. 65 yaş kartı ve engelli taşıma sistemi var. Vatandaş ‘tansiyonum var, kalp hastasıyım, şekerim var’ diyerek engelli raporu alıyor. Zaten kimimizde şeker, kimimizde kalp var. Türkiye’de 50 yaş üstü herkeste sorun var. İzmir’de 65 yaş üstünde taşıma yaptığımız 400 bin kişi var. Teknolojinin geldiği noktada nüfus kağıdı gösteriliyor. Şoför nasıl bakacak. Bakarsa cingar çıkıyor. Elektronik sıfır basan kart verelim. Kimin nereden bindiğini bile bilmiyoruz. Kart ‘düt’ diyecek ve şoför ona bakacak. Sistem üzerinden takip edeceğiz” dedi.
BENİM ELEMANLARIM KAMU DEĞİL Mİ?
Kocaoğlu, hükümetin yaptığı yasal düzenleme sonrası 65 yaş üstü kişilerin bedava taşınması sonrasında oluşan açığa dikkat çekti. Kocaoğlu, “Gaziyi, şehit ailelerini taşıyalım. Niye ben ESHOT’ta kendi elemanlarımı taşıyamıyorum da TÜİK personelini taşıyorum? Benim elemanlarım kamu görevi görmüyor mu? Polisi taşıyorum ama kendi memurumu taşıyamıyorum. Sosyal belediye, sosyal devlet tamam da bazen olmuyor. Ben 67 yaşındayım. Benim de kart almam gerek. Ya da nüfus cüzdanını gösterip bedava binmem gerekiyor. Zaten büyük çoğunluğumuzun evi, arabası var. Kiminin emekliliği var. Belli yaştan sonra hareketlerinde, yemeklerinde sıkıntı yaşıyor. Destek vermemiz gereken insanları tek bilet uygulaması ile zaten taşıyoruz. İki, üç çocuk okutan karı koca asgari ücretle çalışanlara destek olmak durumundayız. Bu mu adil, yoksa diğer sistem mi adildir. Biz ihtiyaç sahiplerini destekleyelim. Engelliler için engelli araçlarımız var. Bunların hepsi doğru. Ama önüne gelen adamı da ‘bedava taşıyacağız’ diye bir şey yok. Ulaşım sistemimiz çöküyor. Ben yılda 400 milyon TL zarar ediyorum. Parayı veremeyecek olanların yükü en fazla 100 milyon TL’dir. Ben 100 milyon TL de sosyal destek versem geriye 200-300 milyon TL kalır. Ben şu anda 400 milyon TL’ye fuar yapıyorum. Bu sistemin de merkezi hükümet tarafından zabtırapt altına alınması lazım. Elektronik sisteme geçilmesi lazım. Elektronik sistem olmadığı zaman şoför tanıdığına ‘buradan geç’ diyor. Metroda güvenlik de beni gördüğünde ‘başkanım buradan gel’ diyor. Oradan niye geçeyim kent kartım var” diye konuştu.
ÖDEMİŞ’E TAVSİYEM SINIRLARI BİLSİNLER
Başkan Kocaoğlu, İzmir’de tartışmalara neden olan özel idare malları ve köy mallarının belediyeler tarafından satışa çıkartılması konusuna da vurgu yaptı. Kocaoğlu, “Mal satılıp satılmama konusunda bir kaşık suda fırtına estirildi. Yeni bağlanan ilçelerde köy tüzel kişiliğine ait mallar var. Köylünün direk üretimine, yaşamına etki eden malların satılmaması konusunda Büyükşehir adayı olarak her köyde taahhütte bulundum. Bunu da inanarak yaptım. Görevim boyunca da devam edeceğim. Tire Belediyesi mal satıyor. Biz orada başkanın mal satmasına karşı değiliz. Otel, iş hanı satmasına itiraz etmiyoruz. Gökçen’de fırın var. Ama köyün kestane ağacını, bölünmüş sebze yaptığı alanı, merasını, otlağını, müşterek malını satamazsınız. Hayatını sürdürmesini, lokmasını daraltmasını engellemek yanlıştır. Mal satmamak ayrı konu, sınırımız ve çizgimiz de budur. Biz İzmir’de 30 belediyeyiz. İki tane MHP, altı tane AKP var. Şimdi Ödemiş Belediyesi de satıyor. Bizim ona tavsiyemiz anlattığımız çerçevede satmasıdır. Nazımız geçtiğine söylüyoruz engelliyoruz. Geçmediğine de bir şey diyemeyiz. Biz o başkanların amiri, yetkili üstü değiliz. O da tek dereceli bir seçimle göreve geliyor” dedi.
ANAHTARI BIRAKACAĞIZ
Toplantıda söz alan Aydın Nazilli Belediye Başkanı Haluk Alıcık Bütünşehir Yasası’nı eleştirdi. Yasa nedeniyle zor günler geçirdiklerini belirten İnalcık, gelirlerin azaldığına dikkat çekti. İnalcık, “Aydın’ın her köyünde içme suyu sıkıntısı var. Benim yetkim yok. Ankara’ya gittim bana bağlanan iki beldenin iller bankası parası borcunu paylarımdan kesmişler. Bir belediye başkanımız geçen gün ‘böyle olacağını bilseydim belediye başkanı olmazdım’ dedi. Ne gerek var dert sahibi olmaya. Ama böyle giderse anahtarı bırakmak zorunda kalacağız. Borcu olmayan bir belediyeydim ama gelinen noktada borçlarım oldu. Keşke Büyükşehir belediyesinin olduğu yerlerde ilçe belediye başkanları seçmeselerdi. Daire başkanı atasalar ve öyle yönetilseydi” dedi.
YETKİ VE PARA ARTMALI
Başkan İnalcık’ın sözlerinden sonra yeniden değerlendirme yapan Başkan Kocaoğlu, “İlçe belediyelerinin bütçeden alacakları payın sadece bir iki kriterle çözüleceği noktasında değilim. Yerel kalkınacaksa, belediye başkanları iş yapacaksa, başkan sadece araba ile gezmeyecekse, iş görecekse bu adama kaynağı vereceksin. Burada herkes hemfikirdir. Tabi ki ilçe belediyelerimizin ne durumda olduğunu ben de biliyorum. Siz son derece haklısınız. Sadece para meselesi değil. Dünya yerelde kalkınma ile çalışmak zorundadır. İzmir Kalkınma Ajansı’nda hep birlikte çalışmalar yapıyoruz. Vali, başkan ben yardımcısıyım. Biz, proje üretiyoruz ve öneriyoruz sanki İzmir’i çok iyi biliyormuş gibi ‘bu olmaz’ diyerek geri iade ediyor. Yerelin yetkisi artmadıkça, kalkınma için öncelik verilmedikçe kaynak israfı çok olur. Merkezi hükümetin kaynak aktarımında çok ciddi faktörler var. Hiçbir merkezi hükümet yetkilisi belediye başkanı kadar alanı bilmez. Yerel dinamikler kadar bilemezseniz. Dünya ‘katılımcı yönetim’ diyor. Havza bazında çalışma yapmanız gerekiyor. Hem kaynak hem de yetki arttırılmalıdır. Tramvayın onayını üç sene bekleyemeyeceğim kardeşim. Kaynağı bulmuşsam, yetki varsa, ulaşım konusunda iş yapabiliyorsam, kentin dinamikleri ile ortak çalıştıysam ihalesine çıkıp yapmam lazım. Zararlı bir şey yapıyorsam gel el koy” diye konuştu.
YASAYI DESTEKLİYORUM!
Başkan Kocaoğlu, Bütünşehir yasasının bazı konularda işleri tek elde topladığı için faydalı olduğunu söyledi. Kocaoğlu, şunları söyledi: “Büyükşehirlerin, ilçelerin sorumluluğu yasal düzenleme ile arttı. Köy tüzel kişilikleri artık mahalle oldu. Bütçe yapma hakları ellerinden alındı. Bütün yük ilçe belediyelerine ve Büyükşehir’e yüklendi. Bir şikayet anlamında demiyorum ama büyük dönüşüm yaşanıyor. Sınırlar, hizmet alanları büyüdü. Büyükşehir yasasının köylere kadar gitmesini, su, atık su, yol, alt yapı gibi işlerin tek elden yapılmasından yanayım. Daha iyi randıman verdiği için bunu destekliyorum. Sınırların büyümesinden şikayetimiz yok. Biz göreve ilk geldiğimizde sınırlarımız büyüdü. Beldeler, köyler geldi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne kırsal anlamda da alanlar eklendi. Biz şanslıyız. Tam 10 yıl kırsalın yarısının bağlanmasıyla işi öğrenmiştik. Şimdi de yeni bağlanan ilçelere yöneldik. Tabi ki yine de adaptasyon süreci geçiriyoruz. Sınırlarımız tam 11 kat büyüdü. Bunların hepsinin üstesinden geleceğiz. Su, İSKİ yasası diye çıkan bir yasa ile Büyükşehir belediyelerine bağlandı. Çok büyük su sıkıntısının bağlandığı dönemde, kuralları olan, belediyeye, başkana fazla da esneklik bırakmayan bir yasa yapıldı. Bu yasa sonrasında su satışlarından elde edilen gelirlerle yapılan çalışma sonrası su problemleri neredeyse sıfıra indi. Özellikle kaynaklarla iş yapıyorsunuz. Ben bu yasadan da memnunum. İZSU’nun yatırımlarını, yapacaklarımızı bu kaynaklarla yapıyoruz”