DEÜ’de Prof. Dr. Köse sandığa iddialı gidiyor: Yarısından fazlasını…

Mehmet İŞLER/EGEDESONSÖZ – İzmir’in 2 büyük devlet üniversitesinde Ağustos ayında yapılacak rektör seçimleri öncesi büyük heyecan yaşanıyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi’nde (DEÜ) iki dönemdir rektörlük görevini yürüten Prof. Dr. Mehmet Füzün bir daha aday olamayacak. Füzün’den boşalacak koltuk için kıyasıya bir yarış yaşanması beklenirken, adaylar da çalışmalara başladı.

DEÜ’de koltuk adaylarından Rektör Yardımcısı Prof. Dr Halil Köse, Ege’desonsöz’e 2016 rektörlük seçimlerine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Köse aday olma sebeplerini sıralarken tamamlanması gereken projelerden de bahsetti. Bilimselliğe vurgu yapan Köse ayrıca seçimdeki şansı için de iddialı açıklamalarda bulundu.

BİR DÖNEM YETERLİ
Köse aday olma süreci hakkında konuşurken geçmiş dönemlerde üniversitede aldığı görevlere dair de açıklamalarda bulundu. Köse, “Çok yoğun deneyim kazandığımı düşünüyorum. Üniversitede yapmadığım hiçbir görev kalmadı. Bizim üniversitemiz çok büyük bir üniversite. 72 bin öğrencimiz var. Üniversiteyi çok iyi tanıyorum. 18 yerleşkenin hepsini hastanesinden fakültesine kadar çok iyi biliyorum. Kendimi de deneyimli hissettiğim için üniversitemize bir dönem hem eğitim hem araştırma hem yapılanma konusunda çok yararlı olacağımı düşünüyorum.  Bir dönem yani 4 sene yeterlidir. Çünkü 5 yıldır da rektör yardımcılığı yapıyorum. Dekanlık da yaptım. Bir dönem rektörlük yeter. Öğreneceğim bir şey yok hepsini uygulayacağım” dedi. 

DÜNYADA İLK BİN TÜRKİYE’DE İLK 10 ÜNİVERSİTE ARASINDAYIZ
Mevcut yönetimin faaliyetlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Köse, “Biz yönetim olarak 5 yıldır görevdeyiz. İnsanlara saygılı, özlük haklarına demokratik yaklaşarak üniversiteyi yönetiyoruz. Yapılanma konusunda yatırım yapıldı, araştırma konusunda çok gelişti. Dünyadaki ilk bin üniversite içindeyiz ki Türkiye’den 10 üniversite giriyor. Bir tanesi biziz. Son zamanlarda çok büyük atılımlar yaptık. Teknoparklar kurduk. 42 kritere göre Türkiye birincisi olduk. Eğitim konusunda da yoğun çalışmalar yapıyoruz. Akreditasyona önem veriyoruz. 72 bin öğrenciyle İzmir’in şu an en büyük üniversitesiyiz. İzmir’de okuyan öğrencilerin yüzde 45’in Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisidir” diye konuştu.

ÜNİVERSİTENİN YARISINDAN FAZLASININ OYUNU ALIRIM
Seçimlere dair konuşan Köse kendi şansını değerlendirirken iddialı açıklamalarda bulundu. Köse, “Şu an ki rektörümüz iki dönem yaptığı için aday olamıyor. 10 tane aday var bunun 6 tanesi seçilecek. YÖK’e (Yüksek Öğretim Kurumu) gidecek. Orada 3’e inecek. Onlar arasından da Cumhurbaşkanı atama yapacak. Ben zannediyorum üniversitenin yarısının hatta daha fazlasının oyunu alırım. Ankara’dan da sorun çıkacağını düşünmüyorum. 5 yıldır rektör yardımcısı olarak çalışıyorum. Epeyce bir konu üzerinde yoğun görev yaptım. Üniversitede herkes beni tanıyor, yaptığım işi biliyor. Enerjimi ve projelerimizi herkes biliyor. Bologna kriterleri, teknoparkların kuruluşu olsun ve diğer çalışmalarda rektör beyle benim çok katkım oldu. Bunu da tüm öğretim üyeleri biliyor. Tarafsız yaklaşım konusunda bana destek olacaklarını düşünüyorum. Bizim insanımız kadirşinastır diye düşünüyorum” açıklamasını yaptı. 

YAPACAKLARINI ANLATTI
Mevcut yönetimde görev aldığı sürede gerçekleşen projelerden bahseden Köse rektör seçilmesi halinde yapacaklarını da anlattı. Köse, “Biz kampüsleri mümkün olduğu kadar birleştirelim istiyoruz. Asıl iki ana kampüs olacak. Biri İnciraltı’ndaki sağlık kampüsü diğeri Tınaztepe’deki kampüs… Tınaztepe’ye hukuk fakültesini taşıyoruz, bina bitmek üzere. Rektörlüğü, fen bilimlerini taşıyacağız. Amacımız orada büyük bir kampüs oluşturmak. Yurtlar olacak. Eğitim ve iktisat kalacak. İleride ilahiyat taşınacak. Sağlık kampüsünde zaten hemşirelik, tıp fakültesi, fizik tedavi rehabilitasyon var.  Sadece sağlık demek doğru olmaz. Sağlık ve sanat kampüsü diyelim. Güzel sanatlar ve konservatuvar da orada. Ek olarak bir de diş hekimliği fakültesi düşünüyoruz. Yukarıda da daha çok teknik, eğitim, iktisat gibi birimler var. Rektörlüğü taşıdıktan sonra da bu binayı sanat kültür merkezi olarak düşünüyoruz. Sürekli eğitim merkezimiz var onu geliştireceğiz. Müze düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

BİLİMSELLİK VURGUSU
“Üniversiteyi yukarı taşımak önemli” diyerek sözlerine devam eden Köse endeks yayınların önemine ve bilimselliğe vurgu yaptı. Köse, “Üniversiteyi yukarı taşımak için endeks yayınlar çok önemli. Yayın sayılarını arttırmak için öğretim elemanlarına destek veriyoruz. Projelere ve bilimsel araştırmaya çok önem veriyoruz. 3 tane teknopark kuruldu. Teknoloji transferi ofisimiz var. Bilgiden teknolojiye, teknolojiden ürüne, üründen üretime geçecek şekilde uyguluyoruz. Eskisi gibi bilgiyi ürettin rafa koydun, geçti o. Katma değeri yüksek ürün üretemezsen Türkiye’nin dış ticaret açığı artacaktır. Geçen sene Apple’ın cirosu 157 milyar dolar. Türkiye’nin tüm dış satımı kadar Apple satış yapmış. Ya da Samsung 187 milyar… Bizim üniversitelerin görevi artık sadece eğitim, öğretim değil bunlarla birlikte patent almaktır” dedi.

BEYİN GÖÇÜNÜ TERSİNE ÇEVİRDİK 
Araştırma ve geliştirmenin de önemine dikkat çeken Köse akademisyenlerin uluslararası etkileşiminin önemini yasadan örnek vererek açıkladı. Köse, “54 tane araştırma merkezimiz var. İşte bunlara çok önem verdiğimiz için var bu merkezler. 6676 sayılı bir saya çıktı. Araştırmayı geliştirme yasası.  Önemli bir yasa. Bu yasa öğretim üyelerinin araştırmalarına çok önemli destek veriyor. Döner sermayeden kesilen payı azaltıyor, uluslararası alanda çok önemli bilim adamı varsa onu getiriyor, maaşını karşılıyor. Biz de mesela 30 çalışanın 16’sı dışarıdan. Beyin göçünü tersine çevirdik, çevirmeye de devam edeceğiz. Tüm bunları devam ettirmemiz lazım. Ben de konuya hakim olduğum için 4 sene daha kesinti olmadan devam ettirmek istiyoruz” diye konuştu.

ATAMA KRİTERLERİNİ DEĞİŞTİRDİK
Atama kriterlerini değiştirdiklerini belirten Köse, “Eskiden sadece yayın bekliyorduk. Şimdi özellikle girişimcilik endeksi diye bir şey var. Bilim sanayi teknoloji bakanlığı buna göre sıralıyor” dedi. 

Köse ayrıca şunları söyledi: Biz 10 dilimde yükseldik. Özellikle atamalarda proje yapmış mı? Patent almış mı? TÜBİTAK projeleri almış mı? Bunları puana ekliyoruz. Üniversiteyle sanayi arasında neler yapmış? Hangi ürünü üretmiş? Hangi teknolojiyi geliştirmiş? Eskiden bunlar yoktu, sadece yayın bazlıydı. Bunları da ekledik. Böyle olunca öğretim üyelerini daha çok sanayi üniversite işbirliğine yönlendirmeye çalışıyoruz. Yurt dışına bildiri sunmaya gidenlere özellikle destek sağlıyoruz. Gitsin görsün bilgi alışverişinde bulunsun üniversiteyi geliştirsin. İlk 10’dayız ama Dokuz Eylül Üniversitesi’ni daha yukarılara taşımak gibi bir amacımız var.