CHP’li Sındır’dan 'kurultay' çıkışı: İsteyenler çok haklı değiller!

EGEDESONSÖZ- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Sonsöz TV’de yayınlanan Günaydın Ege Programına konuk oldu ve Aslı Eren’in sorularını yanıtladı.

Vekil Sındır, 23 Haziran’da gerçekleşen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yenileme seçimleri üzerinden net mesajlar verdi. Sındır, tarihi seçimde oluşan rekor oy farkında dair de açıklama yaparken sandık mesaisini tüm ayrıntılarıyla ele aldı.

İYİ Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) oluşturduğu Millet İttifakı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) yer aldığı Cumhur İttifakı Adayı Binali Yıldırım karşısında net bir galibiyet almasının ülke geneline olacak yansımaları için de öngörülerde bulundu.

Sındır, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in şirketlerde yaptığı atamalara, Kültürpark için düzenlenen arama konferansına katılmasına da ayrı bir parantez açtı.

CUMHUR SEÇMENİNE ÇAĞRI: NE OLUR ÜZÜLMEYİNİZ!
Sındır sonuçların zafer olarak nitelenebileceğini aktarırken sağduyu çağrısında bulundu. Seçimi kaybeden cephede yer alan Cumhur İttifakı seçmenine seslenen Sındır, “Seçimi kazanan zafer duygusu yaşayabilir ama karşı tarafın da hayal kırıklığını düşünmeliyiz. Kırmamalıyız. Ne olur üzülmeyiniz! Biz birleşerek yarınlarda çok güzel işleri beraber yaparız. Daha uzlaştırıcı ve sağduyulu bir anlayış içindeyiz” ifadelerini kullandı.

ASIL BUNDAN SONRA HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK
CHP’li İmamoğlu’nun AK Partili Yıldırım’a karşı aldığı galibiyeti değerlendiren Sındır, “Her şey çok güzel oldu demek doğru değil. Bir milat oldu. Asıl bundan sonra her şey çok güzel olacak. Bu ülkede sevgiye, saygıya, özgürlüklere dair gelişimler gelecek açısından çok önemli. Artık bu bir patlama gibi değerlendirilebilir. Evet bundan sonra her şey çok güzel olacak” dedi.

SEÇİMİ KAZANMAK İÇİN HER YOL MUBAH GÖRÜLDÜ, BU NAZİ KOMUTANI GOEBBELS’İN STRATEJİSİDİR
Sındır, “31 Mart’ta İmamoğlu seçimi kazanmıştı. Mazbatasını istedik, vermediler. AK Partililerin şerh, olumsuz söz ve ifadesinin olmadığı sandıklarda bile haksız bir durum vardı. 20 bin üzerinde bir oy farkı kabul edilmedi. Geçersiz oyların sayılmasına karar verildi. Sonrasında seçimi kazanmak için her yol mubah anlayışı ortaya kondu. Bu Nazi komutanı Goebbels’in stratejisidir. Güneydoğu’ya gidip Kürdistan diyerek Kürtlerin gururu okşanmak istendi. Kürt kardeşlerimizin oylarını nasıl alırız diye İmralı’dan mektup getirip Anadolu Ajansı üzerinden basına sızdırmak nasıl bir anlayış, beklenti ve çabadır? Devlet buna nasıl müsaade eder? Mektubun üzerinde ‘görüldü’ yazısı yok. Normalde bir mahkumdan bir şey alınırken bu olur. Apo gibi birisinin yazdığı 2 sayfa, satırlar dolusu mektup Adalet Bakanlığı tarafından görülmeden Anadolu Ajansı tarafından yayınlandı” açıklamasında bulundu.

BİZİM TALEBİMİZ OLMADI, ONLAR BÖYLE BİR REFLEKS SERGİLEDİ
Kürtlerin büyük oranda İmamoğlu’na destek verdiğinin kamuoyunda konuşulmasını da kısaca değerlendiren Sındır, “Kendi tercihleridir. Bizim onlardan böyle bir talebimiz olmadı. Onlar böyle bir refleks sergiledi” dedi.

YILDIRIM İSTEKSİZDİ VE İMAMOĞLU KARŞISINDA ÇARESİZDİ!
AK Partili Yıldırım özelinde konuşan Sındır, “Sayın Yıldırım’ın adaylık için dahi çok istekli olmadığını hissettim. Böyle bir kanıt olamaz, duyduğum bir şey de değil. Gerek medya üzerinden gördüğüm gerek Binali Yıldırım’ın yaptığı değerlendirmelerde onun çok istekli olmadığını gördüm. Erdoğan’ın işin başında olduğunu düşünüyorum. Fark daha fazla olabilirdi. Mitingler yapabilirdi. Ülkenin geleceği adına iyi ki yapmamış. Toplumda kutuplaşmaya ve gerginliğe neden olurdu. Yıldırım da çok alanda değildi. Mitingler yapmadı. Biraz da isteksiz olduğunu, İmamoğlu’nun üslubu ve tarzı karşısında bir çaresizlik içinde olduğunu düşünüyorum. Televizyon programı bile çaresizliği aşmak içindi. Apo’nun mektubu, Kürdistan demeleri falan çaresizliktir. Hiç yapmadıkları şeyleri oy için yaptılar. Bundan sonra ne yapar? İzmir’e aday olduğunda geliyordu. 35 İzmir 35 projenin ne kadarı bitti, onun da muhasebesinin mutlaka yapılması lazım. 35 projenin önemli bir kısmı çok basit, uygulanabilir şeylerdi ama olmadı. Şimdi arkadaşlarla ana projeler ne durumda diye çıkarıyoruz. Önemli bir kısmının tedavülden kalktığını görüyorum. Kendisini İzmir’de pek göremezdik. Sadece siyasi çalışma için geldiyse görürdük. Şimdi sade bir İzmir milletvekili olarak hizmet etmek istiyor olabilir. Sayın Binali Yıldırım’ın kişisel tercihidir, saygı duyarız. Millet için en doğru kararı kendisi verecektir. Bu ülkede bakanlık, başbakanlık, meclis başkanlığı, milletvekilliği yapmış biri olarak Türkiye Cumhuriyeti tarihine ismini yazdırmış ve önemi bir devlet adamı olarak kalacaktır” açıklamasını yaptı.  

KURULTAY TALEPLERİNİN ÇOK HAKLI OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM
Parti içinde gündem olan kurultay beklentilerine dair de konuşan Sındır önemli mesajlar verdi. Sındır, “Kurultay taleplerinin haklılığı olabilir. Ama bu geride bıraktığımız süreçte çok haklı olduğunu düşünmüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu ne yapmaya çalıştı, ne yaptı ve neyi başardı? Bu nedense görünüyor, biliniyor ama ifade edilmiyor, üstünde durulmuyor. Ben 2 yıl genel sekreterliğini yaptım. Kılıçdaroğlu’nun en yakın çalışma arkadaşıydım. Parti meclisi raporlarının sürekli başındaydım. Genel başkanımızın yapmaya çalıştığı şeyin CHP’nin, altı okun, cumhuriyetin temel ilkelerinden hareketle programına asla aykırı olmayan, tam tersine öz değerler üzerinde yükselen bir parti olmasını amaçladı. Bunu yaparken de milleti bir bütün olarak gördü. Vatandaşların taleplerini, isteklerini gören, toplumun her kesiminin partisi olmak istediğini gördüm. Cumhuriyetin değerlerinden taviz vermeden bunu yapmaya çalıştığına şahidim. Siyasi partilerle görüşmeler, ittifak yapma çabaları bunların ispatıdır” dedi.

BİZ İMAMOĞLU’NUN 16 MİLYON İSTANBULLUNUN ADAYI OLMASINI İSTEDİK!
Sındır sözlerine devam etti ve “Biz bu süreçte İmamoğlu’nun CHP’nin değil, ittifakın, 16 milyon İstanbullunun adayı olmasını istedik. Kılıçdaroğlu bu süreçte görünür olmamıştır. İmamoğlu’nun, Soyer’in, Yavaş’ın başarılarıyla sevinmiştir. Bazı isimlerin genel başkanlığa aday olarak bile görünüyor olmaları genel başkanı mutlu eder. Tek adam olma derdinde değildir. Bu başarıyı görmek, ortaya çıkan başarıyı uzun soluklu bir sürecin getirdiği bir sonuç olarak görmek gerekiyor. Partide 2 yılda bir kurultay yapma zorunluluğu var. Genel başkanımızın bunu 1 yıl uzatma yetkisi var. Olağan kurultayın 2020’nin başında yapılması gerekiyor. Bu 1 yıl uzatılabilir. Tüzüğümüz buna izin veriyor. Ya da genel başkanımız MYK’ya getirerek kurultay sürecini başlatır. Kurultay takvimine göre uygulanmaya başlar. Bunu bilemiyorum” diye konuştu.

SOYER’İN ATAMALARI SİYASİ KADROLAŞMA DEĞİLDİR, LİYAKATA DAYALIDIR
Büyükşehir Belediyesi’nin şirket yönetimlerinde gerçekleşen atamalara dair konuşan Sındır, “Başkan Soyer’in yaptığı atamaları siyasi bir kadrolaşma olarak görmüyorum. Yaptığı atamalara baktığımda hak eden ve liyakata dayalı olduğunu görüyorum. Takım çalışmasında uyumlu çalışma önemlidir. Geçmişte olduğu gibi atamalar olduğunu düşünüyorum. İzmir’in bu düzenlemeyle yüksek bir ivmeyle hizmet almaya devam edeceğini düşünüyorum” dedi.

HEPİMİZİN İZMİR ADINA SÖYLEYECEKLERİ VARDIR
Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in Kültürpark Arama Konferansı’na katılmasını değerlendiren Sındır, “Soyer’in katılımcı, demokratik yönetim anlayışının seçim çalışmalarında vaat olarak kalmayacağını düşünüyorum. Kültürpark arama konferansı bunun somut adımıdır. Hep beraber İzmir’i yönetmeye devam edeceğiz. Hepimizin İzmir adına söyleyeceği şeyler vardır. Bunların yerini bulması da önemlidir” ifadelerini kullandı.