Başkan Kocaoğlu’ndan stat çıkışı: Yaka silktim, illallah ettim!

Mehmet İŞLER /EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın (EBSO) Temmuz ayı olağan meclis toplantısına katıldı.

Oturumda, Büyükşehir Belediyesi’nin İzmir’de uyguladığı kentsel dönüşüm politikası üzerinden sunum yapıldı. Başkan Kocaoğlu da kentsel dönüşüm örneklerinden bilgiler verdiği konuşmasında önemli açıklamalarda bulundu.

Kocaoğlu ayrıca toplantının soru-cevap bölümünde net mesajlar verdi. Bazı meclis üyelerinin kent sorunlarına yönelik sorularını yanıtlayan Kocaoğlu, ‘adaylık’ sorusuna ilginç bir karşılık verdi.

YASADA İKİ BAŞLILIK VAR!
Kocaoğlu, “Kentsel dönüşüm hepimizin bildiği gibi büyük kentlerin problemi. Bir taraftan 70 yıllık Türkiye’nin gelişmesine üretilen bir formül, barınak ihtiyacını karşılama, köyden kente göçte bir çözüm yolu. Bu işlevini bitirdi. 3 hatta 4’üncü kuşak şu an kentte yaşıyor. Bunların büyük çoğunluğu kentlilik bilincini tamamladı. Artık o standartta konutlarda yaşamak, afete dayanıklı olmayan konutlarda yaşamak sıkıntı haline geldi. Biz de bir kentsel dönüşüm mücadelesiyle yola çıktık. Yaklaşık 8-10 sene önce belediye yasasında düzenleme vardı. Sonra 6306 sayılı yasayla binaların dönüşümüyle ilgili avantajlar sağlayan yasa var. İki başlılık var. Çevre ve Şehircilik Bakanımıza bu iki yasanın tek yasa olmasıyla ilgili önerimizi sunduk.  Önümüzdeki hafta bürokratlarla birlikte çalışma yapacağız” dedi.

ETAP ETAP GÖTÜRÜYORUZ
Kocaoğlu, “Gecekondu bölgesi nasıl dönüşür? Vatandaşın hakkını hukukunu nasıl koruyacaksınız? Arsası kendisinin olan var, başkasının arsası üzerine yapılmış olan var. Vatandaş 3-4 kat yapmış kaçak, böyle bir sorun yumağı var. Biz ilkeleri belirleyerek, uzlaşı ortamını sağlayacak, orada yaşayıp, su, yol olmayan yerlerde tutunmak isteyen insanlara nasıl bir yol bulabiliriz diye çalışma başlattık. Uzun sürdü. Uzundere’nin ilk ihalesini 1 buçuk sene önce yaptık. 3 etap Uzundere, 3 etap Örnekköy’de hazırlanmış durumda. Yaklaşık bin 500 civarında daire ve iş yeri dönüşümü gerçekleştiriyoruz. Biz 35 bin ile 40 bin konut civarında üretmek için 7 bölgede çalışma yapıyoruz. Bunlar ilk etap. Bayraklı’da 3 bin hektar alanda çalışıyoruz ama şu an çalıştığımız alan 60 hektar. Diğerlerini etap etap götürüyoruz. Bir kentsel dönüşüm bölgesini belirlediğimizde makro olarak bölge dönüştüğünde ne ile karşılaşacağız? Büyük fotoğraf ne olacak? Önce buna çalışıyoruz. Sonra kentsel dönüşüm alanını belirliyoruz, etap etap hareket ediyoruz. Onların içinde de kademe kademe uzlaşıyı sağlıyoruz. En fazla çıktığımız metrekare 100 bin metrekare civarında oluyor” diye konuştu.  

BİZİM KONUT İHTİYACIMIZI KENTSEL DÖNÜŞÜM KARŞILAYACAK
Kocaoğlu, “Daha çok yüklenicinin ihaleye girmesini ve rekabet ortamının sağlamaya çalışıyoruz. Bir şeyin ilkini başarmak zor. Uzundere’nin ilk ihalesinde konutlar teslim olmadan üçüncü etabın ihalesi hazır. Örnekköy’de de aynı yöntem işliyor. Hemşerilerimiz bize inandıkça aramızda güven tesis ettikçe, kimsenin hakkını yemeyecek şekilde düzenlendikçe bu konu seri şekilde hızlanacak. Burada bir ilke kararı almamız gerekiyor. Vatandaşın hakkı maksimum düzeyde korunacak. İki; yerinde dönüşüm olacak. Üç; belediye ya da kamu buradan bir artı değer almayacak. Artı değer çıkarsa müteahhidin ihaleye girdiği bedel, kar da eder zarar da eder, o kardan başka ne kalıyorsa, çöp dahil olmak üzere oradaki mal sahiplerine, vatandaşlara kalacak. Bu şekilde uyguluyoruz. Bir müteahhit girecek 100 evi yıkacak. O anlaşmanın yürürlüğe girmesi hemen hemen imkansız. Burada bir güvenceye, otoriteye, hak dağıtan, hakem olan hem yüklenicinin hem mal sahibinin hakkını koruyacak adalet dağıtacak bir mekanizmaya ihtiyaç var. Biz bu mekanizmayı gerçekleştirerek Türkiye’deki kentsel dönüşüme yeni bir vizyon getirdik. Bizim yaptığımız işin özü bu. Müteahhit mal sahibini görmüyor. Giriyor, ihaleye giriyor, inşaatını yapıyor. Tapular bizde. Yükleniciyle bir kişi muhatap. 5 kişiyle anlaşıp apartman yapsanız ne kadar zorluk çıktığını biliyorsunuz. Ama biz 100 tane mal sahibini birleştirip size sunuyoruz. Bu yöntemin yaygınlaştırılması gerekiyor. Kentsel dönüşüme hepimizin ihtiyacı var. Hele hele İzmir’in ve İstanbul’un belirli bölgelerinin çok ihtiyacı var. Birinci derece deprem bölgesindeyiz. Elimizi hızlı tutmamız lazım. Bunun süresinin ekonomik kalkınma belirleyecek. İzmir’deki vatandaşlarımız ev alacak duruma gelirse, arz-talep dengelenirse mutlaka evi olmayan vatandaş ev almak isteyecek. ‘İzmir’de arsa yok’ diye bir söylem var. Biz bir taraftan planlamamızı yapıyoruz. İzmir’in bu çanağının dışına çıktığınız zaman bir taraf Torbalı bir taraf Aliağa. Bizim konut ihtiyacımızı kentsel dönüşüm karşılayacak” açıklamasında bulundu.

MÜTEAHHİTLERE ÇAĞRI: ÖRNEK PROJELER YAPMALILAR
İnşaat sektörü temsilcilerine çağrı yapan Kocaoğlu, “Kentin uzun müddet, bütün projeksiyonlara göre 2050 yılına kadar kentsel dönüşümle kentin konut, iş yeri, ofis ihtiyacını karşılayacak potansiyelimiz var. Yüklenici firmalar kentsel dönüşüme sıcak bakmalılar. Örnek projeler yapmalılar. İhalelerimize girmeliler. Ege Mahallesi’nde yüzde 40 ile size kimse arsa vermez. Ege Mahallesi’nde bugün TARİŞ’in arazisindeki şartları biliyorsunuz. Onun yanında kimse yüzde 40 emsalle arsa vermez. Yine Uzundere, Örnekköy, Aktepe- Emrez, Ballıkuyu’da birçok alanımızda bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Konut sektöründe çalışan müteahhit firmalarımızın eğer büyümek istiyorlarsa kentsel dönüşüm ihalesine girmek zorundalar. Birleşmeleri gerekiyor. Proje bazında ortaklık da olabilir. Mutlaka bir yol bulmaları ve buradan yürümeleri gerekiyor. Kar düşük, yüksek olabilir ama çıkış yolu en emniyetli konut üretimi bizim yaptığımız yöntemdir” dedi.

PLANLAMADA BOŞLUK VAR!
Kentsel dönüşüm için planlama yöntemini ikinci seçenek olduğunu belirten Kocaoğlu, “İkinci yöntem de; kentsel dönüşümün planlama ile yapılmasıdır. Bu bölgelerde plan yapıyorsunuz. 50-100 evi birleştirdim şuyulandırdım, müteahhit gelsin anlaşsın diyorsunuz. Burada bir boşluk var. Ev sahibinin aleyhine bir boşluk var. Biz şuyulandırıyoruz. Onda da şufa hakkı var. 100 konutun olduğu yerde hepsi birbiriyle şuyulanmış. Bir müteahhit şufa hakkı açarak hepsine sahip olabiliyor. Bunun da mutlaka bir güvenceye bağlanması gerekmektedir. Yoksa burada da bir haksızlık olacaktır. Tedbir alınması gerekiyor. Kanun koyucu buna mutlaka önlem almalı” diye konuştu.  

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN FARKINI ÖRNEKLERLE ANLATTI!
İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak diğer sektörler ve projeler üzerinden başka belediyelerden farklı oldukları noktaları anlatan Kocaoğlu, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin en bariz farkına değinmek istiyorum. Aliağa-Menderes arasında başlattığımız toplu ulaşım. İzmir Jeotermal kaynakların kullanımı noktasında ortaklık yaptık. Belediye-kamu ortaklığı gerçekleştirdik. İzmir’in tüm jeotermalde tek elden yöneterek maksimum faydayı elde etmeye çalışıyoruz. Yüzde 50 ortaklığı seviyorum. Katolik ortaklığı gibi kimse kimseden ayrılamıyor. Bu bir model. İlk defa İzmir’de uygulandı ve başarılı oldu. İZBAN’da ve jeotermalde… Türkiye’de kırsala verdiğimiz destek, üretimin artması, Türkiye tarımının  2 buçuk katı İzmir tarımının büyümesidir. Tarım ve hayvancılığa verdiğimiz destek de bir farkımızdır. Türkiye mutlaka ve mutlaka tarım ve hayvancılıkta katma değer üretip, yatırıma kaynak sağlamak zorundadır. Bunu yapmadığı sürece dışarıdan alınan kredilerle bir yere gidilemeyeceği ortadadır. Bu millet çiftçi ve askerdir. Biz çiftçiliği göz ardı edemeyiz. Ayrı bir politika ürettik ve başarılı olduk. Daha yapacağımız paketleme tesisleri, soğuk hava depoları olacak. Nihai ürün haline gelmeler vs tarımın ürününü bu şekilde değerlendirilerek kentin kalkınmasına tarım sektörüne ivme kazandırıyoruz. Ulaşım sektöründe uzun süre üstünde çalıştığımız bir sistem var. Toplu ulaşım sektöründe çalışmış kooperatiflerin İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetiminde kuralları belediyenin koyduğu sistemde entegre olmasıdır. Herkes aynı fiyat… Geçerli bir sisteme gidiyoruz. Alt yapısı hazır. Seferihisar’da pilot olarak başlayacağız” açıklamasında bulundu.

KEMERALTI’NI AYAĞA KALDIRMADAN TURİZMDEN BAHSETMEK BOŞ LAFTIR!
İzmir’in tasarım kenti olması gerektiğini vurgulayan Kocaoğlu, “Zenginleşmenin yolu teknoloji kullanmaktan, tasarım ve inovasyondan geçiyor. Bizim 2009 senesinde yaptığımız arama konferanslarında İzmir’in tasarım kenti olma konusunda bir süreç başlattık. Dönertaş’ın üstünde tasarım atölyemiz var. Mutlaka EBSO öncülüğünde sanayicilerimizin bizim de desteğimizle İzmir’in tasarım kenti olması, tasarım ünitelerinin de İzmir’in merkezinde turizmi ayağa kalkındıracak Kemeraltı bölgesinde yerleşmesi gerekiyor. Kemeraltı’ndaki 11 bin binayı ayağa kaldırmadan turizmden, hizmet sektörünün gelişmesinden bahsetmek boş laftır” dedi.  

MAVİŞEHİR İÇİN DİRENDİK!
Kocaoğlu kentle ilgili meclis üyelerinden gelen soruları yanıtladı. Çevre yolu ve trafik noktasında sıkıntı yaşandığının hatırlatılması sonrasında konuşan Kocaoğlu, “3’üncü çevre yolu merkezi hükümetin planlayacağı bir olaydır. Biz 2007’de TOKİ’yle oturduk Mavişehir planı yaptık. Ondan sonra bakanlık ve TOKİ tarafından olmayacak yerlere gitti. Oradaki o yoğunluğun sebebi büyükşehir belediyesi değil. Çok direndik, yargıya gittik. Elimizdeki her olanağı kullandık. Kök bedava yap inşaatı. Bu doğru değil. Her alanın şehir planlaması diye bir bilim var. Her alanın da kaldıracağı bir nüfus yoğunluğu var. Aklı ve bilimi rehber almadan yapılan planlamalar Mavişehir ve benzeri sıkıntıları yaratıyor” diye konuştu.

KORDON’A 10 APARTMANI BİRLEŞTİRİP GÖKDELEN YAPARSANIZ İZMİR DİYE BİR ŞEY KALMAZ!
İmar affı hakkında gelen soruyu yanıtlayan Kocaoğlu, “İmar barışının kentsel dönüşüme maliyet artışı getireceği, sıkıntı yaratacağı gerçek. Ona göre değerlendireceğiz. Kentsel dönüşüm yeni oluşan şartlarla devam edecek. İmar affında birçok çelişki söz konusudur. Biraz aceleye getirilmiş bir şeydir. Alsancak’taki bina dönüştürecek kişinin maliyetini belediye ödemez. Böyle bir dünya yok. 6306 sayılı yasa çok olanak sağlıyor. Benim babamdan kalma evim var. Kerpiç ev. Depremden sonra yapılmış. Ev çöktü. Ben kimseye gittim para istemedim. Evi yaptım oturdum. Alsancak’ta oturan adam evini kendisi yenileyecek, parasını da verecek. 9 kat meselesi var. Sıkıştırılmış kat. Onların da sayıları sınırlı. Fabrikan, evin yıkıldıysa kimse gelip sana fabrika, ev yapmıyor. Gökdelenler yapılsın… Kordon’a 10 apartmanı birleştirip gökdelen yaparsanız, Kordon diye, İzmir diye bir şey kalmaz. Kent, kentli kalmaz. Kamu alanı kalmaz. Herkes dünyasına kapanır. Bunlar yanlış. Bina yenilenir. Ver 300-400 bin lira paranı ver, depreme dayanıklı hale gelsin. Benim belediyemde yok. Alsancak’ta emsal 6 ile 8 arasında. Zaten 2 buçuk emsalden sonra kent yaşanmaz hale geliyor. Oraya bir daha emsal vermek burada yaşama demek. İmarlı alanlar belli. O alan içinde konutunu yenileyecek adam yenileyecek. İmarlı alandan sonra başlayan gecekondulardan kentsel dönüşüme başlıyoruz. Neden? Oraya gelen insan 70 yıl önce gelmiş. Kentli olmuş. Apartmanda oturabiliyor. En sondaki gecekondudan başlarsam onun daha sabit işi yok. O apartman masraflarını karşılaması mümkün değil” dedi.İKİ ELEŞTİRİYE HAK VERDİ!
Asfalt yollar ve trafik lambaları üzerinden gelen iki eleştiriye dair konuşan Kocaoğlu, “Asfalt konusunda bir zafiyetimiz olduğu bir gerçek. Özellikle köylerimizin olduğu yerlerde ne ararsan yok! yol, arıtma, su, asfalt yok. Yok yok yok. Bunların hepsiyle mücadele ediyoruz. Ben de arkadaşları sık sık asfalt kalitesi konusunda uyarıyorum. Kentte dolaşan bir vatandaş olarak uyarıyorum. Trafik lambaları sistemi kesin olarak oturmadı. Bu sistemin oturması için gerekenleri konuşuruz. İki eleştiriye de canı gönülden katılıyorum” açıklamasında bulundu.

BÜYÜK BALIK KÜÇÜK BALIĞI YİYECEK GİBİ GELİYOR BANA
Planlamayla gerçekleşecek dönüşümü riskli bulduğunu söyleyen Kocaoğlu, “Bir taraftan planlama yapıyoruz. Kentsel dönüşümde yol ve yöntem. Planlama da yol ve yöntem. Ama planlamada büyük balık küçük balığı yer gibi bir risk var. Biz birçok bölgede planlama ile kentsel dönüşüm yaptık. Güvence sağlamadan sağlıklı bir şey değil. Başka problemlere yol açacak gibi geliyor bana. Bundan 30 sene evvelki paraya, komşuya, hayata, insana, mahalleliye bakış çok değişti” diye konuştu.

İMAR AFFI İÇİN ÖNERİ SUNDU VE ‘BU YAPILMAZSA İMAR TECAVÜZÜNÜN ÖNÜNE GEÇİLMEZ’ DEDİ!
İmar affı hakkında bir kez daha konuştu ve “Belediye başkanlığı yapılarak öğrenilecek bir iş. Bunun okulu yok. Kafanı duvara vuruyorsun ‘A bu sert’ diyorsun, öğreniyorsun. İmar barışı zorunluluktu. Tüm kurumlar kilitlenmişti. Yasanın verdiği hükmü büyükşehir belediyesi, ilçe belediyesi, çevre il müdürlüğü uygulasa memlekette bina kalmaz. Bugün artık teknoloji gelişmiş durumda. Uydu var. Tapu kadastro müdürlüğü gibi herkesin malını mülkünü koruyan güzide bir kuruluşumuz var. 3 boyutlu fotoğraf çekebiliyorsunuz. İmar barışı hangi tarihte çıktı? Şu tarihte. Hangi tarih için geçerli. 31 Aralık 2017… Bu tarihte Türkiye’nin hava fotoğrafları var mı? Bu fotoğraflar uydudan çekildiğinde karşılaştırıldığında ilave yapılan yapıların ya ruhsatını ya yıkımını gönder. 6 ay sonraki fotoğrafta görmeyeceğim diye bir yasal düzenleme yaptığınızda bir daha imar affıyla karşılaşmayız. Ama bu yapılmazsa ne imar affının, ne imar tecavüzünün önüne geçmek mümkün değildir” açıklamasında bulundu.

NARLIDERE METROSU’NUN İZNİ 2 SENEDE ÇIKTI, NASIL TARİH VEREYİM?
‘Mavişehir’de oturuyorum, tramvaydan çok memnunuz’ diyen bir meclis üyesine cevaben konuşan Kocaoğlu, “Ama kaldıracaklar! Mavişehir İZBAN’a bağlanacak. Çift ring olarak Atatürk OSB’den geçecek. Hem Çiğli İZBAN’dan Ata Sanayi’den, Katip Çelebi Üniversitesi’nden geçecek. O zaman gerçek anlamda Karşıyaka tramvayı maksimum fayda sağlanacak” dedi. Bazı meclis üyelerinin, ‘tarih verebilir misiniz?’ çıkışı sonrasında konuşan Kocaoğlu, “Devlette, belediyede tarih verilmez. 80 yerden izin alırsın. Narlıdere Metrosu’nun izni 2 senede çıktı. Nasıl tarih vereceğim? Şimdi Buca Metrosu’nu bekliyoruz, uğraşıyoruz. Alt Yapılar Genel Müdürlüğü inceleme yapıyor. Aralık ayında kalkınma bakanlığına gitti. Ana kısım bitti. Üst yazıyla yüksek planlamaya gönderecek. Bakanlar imzalayacak, gelecek” diye konuştu

KARŞIYAKA STADI İÇİN FLAŞ ÇIKIŞI: İLLALLAH ETTİM!
Karşıyaka Stadı üzerinden net mesajlar veren Kocaoğlu, “7-8 bin kişinin ayakta 7-8 bin kişi oturarak maç izleyeceği stat yapılacakmış. Ben bu stat konusundan illallah ettim, yaka silktim. Stadın yeri kesseniz yine yanlıştır. Örneköy’deki stat cuk oturur. ESHOT garajı yaptığımız yeri verin dedik. Bir şey de istemiyoruz. Otobüsleri Örnekköy’deki yere taşıyalım dedik. Karşıyaka bölgenizde bir yere ihtiyacımız var. Burayı alın burada stat yapın dedik. Örnekköy’ü de bize veren ESHOT garajı yapalım dedik. Olmadı. Yapılır inşallah” dedi.

ADAYLIK İÇİN GÜN VERDİ!
EBSO Meclis Başkanı Salih Esen tarafından yöneltilen, ‘Yerel seçimlerde aday olacak mısınız?’ sorusunu yanıtlayan Kocaoğlu, “Bu konuyu 6 ay kala, 1 Ekim 2018 tarihinde bir aksilik olmazsa bir basın toplantısıyla duyuracağım. Aday olup olmayacağımı İzmirli hemşerilerimizle paylaşacağım. Seçimler Kasım’da da olsa bir formül buluruz. Hiçbir koltuk boş kalmaz” ifadelerini kullandı.