Başkan Kocaoğlu: ‘Hayır’ çıkacak, herkese faydası var!

EGEDESONSÖZ – Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu Halk TV’de yayınlanan 'Siyaset Rüzgarı' programına konuk oldu.

Başkan Aziz Kocaoğlu referandum süreci üzerine çarpıcı açıklamalarda bulunurken, Büyükşehir Belediyesi’nin yerel politikaları hakkında da bilgilendirmede bulundu.

Twitter’dan paylaştığı ve kentin tanıtımı için çekilen İzmir Marşı videosunun büyük ilgi görmesi hakkında konuşan Başkan Kocaoğlu, “Yıllardır her Cumartesi açılış yapıyoruz. İzmir marşını çalıyoruz açılışlarda. Kent orkestrası sürpriz yapıp video çekmiş. Bize getirdiler. Paylaştık. Çok beğeni kazandı. Tüm beğenini sergileyenlere çok teşekkür ediyorum.” dedi.

Başkan Kocaoğlu referandum süreci hakkında geniş bir değerlendirmede bulunurken, önce Türkiye’nin geride kalan 17 yılını özetledi ardından sandıktan ‘hayır’ çıkmasının herkese faydası olacağını vurguladı.



17 YILI ANLATTI…
Kocaoğlu şunları söyledi: Bundan 17 yıl önce ekonomik kriz yaşandı. Rahmetli Bülent Ecevit başbakandı… Ekonomi soğutuldu ve seçime 1,5 sene varken Sayın Bahçeli ‘3 Kasım’da seçim olacak’ dedi. Hem kendisinin hem DSP’nin hem de ANAP’ın oylarının dibe vurmasını sağladı. Bu süreçte 3 Kasım seçimlerinde AKP geldi. Irak’ta savaş vardı, 3 Mart tezkeresi AKP’nin de oylarıyla reddedildi. O savaşta Irak-Türkiye sınırında tampon bölge kuruldu. Dolayısıyla Türkiye yardım etti, neticede bir kriz gelmedi. Bugün Süriye'de izlediğimiz politikalar sonucunda zaten PKK terörü vardı, IŞİD terörü ilave oldu, artı FETÖ başımıza geldi. Bir terör odağımız vardı 3 oldu. Şimdi 3 terör odağı ve Suriye ile uğraşıyoruz. Tek adam karar verdiğinde 3 Mart tezkeresi gibi engel olmadığında bugün Suriye'deki duruma her an düşebiliriz. Türkiye gibi coğrafyası güzel ama problemli olan ülkelerde mutlaka bir emniyet sibobunun olması gerek. Parlamento emniyet sibobudur. Son derece önemlidir.  

Cumhurbaşkanı Irak başkanıyla problem yaşandı. Başbakan gitti ülke menfaatine görüşme yaptı. Olmasaydı kim yapacaktı görüşmeyi. Türkiye'nin geleceği açısından güçlü bir parlamento güçlü bir hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. Çift başlılık terör bitecek deniyor. Böyle bir şey söz konusu değil. Keşke bitse. Hepimizin canı yanıyor.

Bugün Suriye'de maalesef sadece biz varız. Suriye güçleri, terör örgütleri... Savaşan sadece Mehmetçik var. Suriye'de biran önce barışın tesis edilmesi ve Mehmetçiğimizin burunu kanamadan ülkeye dönmesini istemekten başka dileğimiz yok.

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2002-2007 arası ülkede ciddi büyümeler yakaladığı yıllardır. Sonra 2007-11 arası ve sonrasında hep beraber yaşadık ve bugüne geldik. Dikkat edilmesi gereken bir konu var. 2010'da tespit ettim ben. 2010'da Türkiye'de Ergenekon yok, ODA TV yok devletin erezyona uğradığını devlet kurumlarının zayıfladığını hissettim. Sonra Balyoz, Ergenekon davaları oldu. Devlet kurumları hele hele 15 Temmuz'dan sonra ordunun,emniyetin, kurumların ne hale geldiği bir realite...

Anadolu'da ‘Devlet başa, kuzgun leşe’ tanımı vardır. Devlet vatandaş içindir. Bağımsız kanunlarıyla, yargısıyla... Bizde maalesef devlet zaafa uğradı. Devletin güçlendirilmesi noktasında devlete güvenmemiz gerek. Hükümetler gelip geçer, devlet bakidir. Devlet bağımsız yargısıyla vatandaşın can mal güvenliğini korumalıdır. Bizde bu süreçte devlet zafiyete uğradı.

2002-2007 arası ekonomik büyümeye saygı duyuyorum. Sonrasında yap-işlet-devret ile özel sektörü borçlandırıp teşvik edeceğim diye özel sektörün borcu büyüdü. Diğer yandan inşat ve finans sektörü...
Finans sektörü ara sektördür. Finans sektörünün getirisini, katma değer olarak kazanamazsınız, ekonomi büyümez. Tarım aynı şekilde göz aradı edildi. Turizmde geri saydık. Ülkede ekonomik dar boğaz söz konusu oldu. Hiçbir vatandaş kriz istemez. Hepimiz aynı gemideyiz. AKP’nin ekonomik politikasının büyümeye yönelik ve sağlıklı olmadığı görüldü.

Seçimler yaşıyoruz. 2015'te Haziran sonra Kasım...Ekonomi geri planda. 2016'da Başbakanlık krizi ve FETÖ ayaklanması. Ekonomi geri plana itildi. Beşinci altıncı ay... Referandum olacak. İki buçuk sene ekonomiyi öne almayan hep siyasetle geçinen seçimle geçinen bir devletin milletin iyi dayandığını söylemek istiyorum. Bu coğrafyada sonsuz medeniyetler gördük. Biz bu coğrafyada sabrı öğrenmişiz. Bu coğrafyada sabrederek yaşamayı hissetmişiz. Bu coğrafyada yaşamak için dayanışmayı öğrendik. Bu iki özellik asırlardır ayakta tutuyor. Bu özelliklerin zayıflamaması lazım...



‘HAYIR’ ÇIKACAĞINA İNANIYORUM, HERKESE FAYDASI VAR!
Ben 'hayır' çıkacağına inanıyorum. 'Hayır' çıkması gerek. 'Hayır' çıkmasının Cumhurbaşkanımız Başbakanımız bütün siyasiler iş adamları ve milletin arkasına yaslanıp nerede hata yaptım nerede gaza bastım nerede frene bastım diye bu 15 yılın değerlendirmesini yapması gerek. Buna ülkenin ihtiyacı var. Akıl yoluna doğru bir gidişe ihtiyaç var. 'Hayır'ın çok sağlıklı olacağını düşünüyorum. Ayrıca öyle bir süreçten geçiyoruz ki. Dünyada bir kriz var. Yönetilememe krizi var. Ülkelere baktığımızda yeni bir arayış söz konusu. Anayasa değişikliği tama ama...Daha demokratik insan haklarını öne çıkartan hukukun üstünlüğünü güçlendiren can ve mal güvenliğini tesis eden bir anayasa olsun istiyorum. Partiler yasası olsun istiyorum. Parlamentoda uzlaşı içinde görüşerek yeni bir anayasa gerçekleştirilmeli.

64 MADDE BİZİM İÇİN BÜYÜK KAYIP!
82 Anayasası’nı kimse savunmuyor! 17 defa değiştirildi. Hep uzlaşıldı. Bu defa uzlaşı yok. 64 maddede uzlaşılmıştı. Mutabakat sağlanan 64 madde geçse daha iyi olacaktı. Maalesef yapamadık. Ben dedim sen dedin ben daha güçlüyüm diye bir şey yok. Dünyada bütün güçlü devletler şirketler uzlaşıyla yönetiliyor. Dünya uzlaşı kültürüyle yönetilmek zorunda. 

KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK!
Kocaoğlu ayrıca, “Korkunun ecele faydası yok, inandığın bir fikre ne kadar inanırsan öyle savunursun. Ne olursa olsun savunmalıyız. Bugün korkuyla davranırsak, oyumuzu korkuya göre yönlendireceksek demokrasiden hukuktan bahsedilemez. İnsanlarımız korkmayacaktır. Anadolu insanı sıkıştığında ayağa kalkıp kaybettiklerini tarihte hiçbir milletin yapamadığını kısa sürede toparlayıp yapmıştır. Bunun en büyük örneği Kurtuluş Savaşı ve sonrasındaki ekonomik büyümedir. O büyümeye hala ulaşılamadı. Bu millet her şeyi başarır. Vatan, millet ve bağımsızlığına aşıktır. Çok kısa zamanda toparlanırız” diye konuştu.

Büyükşehir Belediye Başkanı programda yerel politikalar hakkında da bilgilendirmede bulundu. Kırsal kalkınma programlarını detaylandıran Başkan, Büyükşehir’in finansal durumu ve metro çalışmaları hakkında da konuştu.



KIRSAL KALKINMAYI ANLATTI
Diğer yerel başkanlardan farkımız şu... Biz önümüze yerel kalkınmayı da koyduk. 13 senedir böyleyiz. Tarım ve hayvancılık can çekişiyordu. Karayollarının asfaltlanmasını başlattık. Çiçeği Bayındır’dan, sütü Tire’den, fidanı Bademler'den yani ihtiyaçlarımızı yerel kooperatiflerden aldık. Güven tesis edemezseniz umut olamazsınız! Önce arazi yollarıyla güç verdik. İlk defa Tarım Daire Başkanlığı'nı kurduk. Süt tankları aldık, sütte soğuk zinciri tamamladık. İzmir’in süt üretimi yüzde 400 arttı. Çok büyük bir firma geldi, Tire’de dev bir tesis kurdu. 850 kişi istihdam edecek. Bayındır Çiçek ve Bademli Fidan Kooperatifleri ihracat yapıyor. Selçuk’ta büyük bir depo tesisi yaptık, şimdi oraya paketleme tesisi kuruyoruz. Şimdi Menderes’te yer bakıyoruz. Önümüzdeki günlerde satış, paketleme ve soğuk hava yeri yapacağız. Ürünü daha sağlıklı hale getireceğiz.

Bir gün Marda Dağı’na gittik, dönüşte bir gence bizden ne istediğin sordum, koyun istedi. ‘Biz de gerçekten yapabilir miyiz?’ diye baktık. Bugüne dek 7 bine yakın koyun dağıttık. Dağıtmaya devam edeceğiz. Bir hanım, 25-30 keçi koyuna baktığında asgari ücret kadar gelir sağlıyor… Bunu kimsenin vermesi mümkün değil. Üretim artıyor ve ihracatta büyüme oluyor.

Jeotermal kaynakları çıkarttık. Doğanbey’de kür merkezi projemiz var. Sanayiciye asfalt lazımsa asfalt götürdük. Tarımda yaprak ve toprak tahlil laboratuarları kurduk. Senede 1 milyon fidan dağıtıyoruz. Türkiye’de tarım 14 senede yüzde 2,4, İzmir’de tarım 5,5 büyüdü. Amaç da tam buydu. Bademli’de meyve sebze paketleme tesisi bugün yarın devreye girecek, destekliyoruz…

FİNANSAL RAPOR

Büyükşehir’i devraldığımızda çok borçluyduk. Tüm borçlarımızı ödedik. Vadesi geçmiş, ödenmemiş tek kuruş borç yok. Başa geldiğimiz ilk 3 senede ancak finans dengesini sağlayabildik. 2008-2009 yılları arasında 2 milyon, 2000-2014 4,5 milyon yatırım yaptık. 2014- 2019 arasında ise 8 milyonluk yatırım yapacağız. Asfalt ve kamulaştırma gibi faaliyetler için borçlanmıyoruz. Otobüsün yerine raylı sisteme öncelik vererek daha ekonomik, daha konforlu ulaşımı koyarken borçlanıyoruz. Otobüs sisteminden ziyade raylı sistem için yaptığımız çalışmalar hem anaparayı hem borçları karşılıyor. Kara geçiyoruz ve finansal düzeyde sıkışmıyoruz. Çok rahat kaynak buluyoruz. Proje gerekiyor ve minimum borçlanıyoruz. Ödemeleri sürekli takip ediyoruz. 2007’den bu yana olmaz denileni yaptık. Ziraat Bankası ve Sümerbank’ın bulunduğu araziyi 42 milyona aldık. Kamil Tunca’yı 22 milyona aldık. Bu gibi ekstralara rağmen sağlıklı tasarruf yapıyoruz.

Metroya iki defa tren aldık. İhalede ilk firma 93 milyon Euro verdi. 35 milyon Euro veren oldu. Ve biz 58 milyon tasarruf ettik. Metroya çeker aldık. 180 milyonluk işi 76 milyon euroya aldık. Açık ihale ve para güvencemiz olduğu için çeker sayımız 180 oldu. Çeker sayımızı 4’e katladık. Bunu yaparken açık ihale sebebiyle 3’te 1’ini ödedik. Tasarruf ediyoruz. Kredi bütçemiz çok yüksek. İki ayrı kredi derecelendirme kuruluşundan biri İzmir’e AAA+, diğeri AAA seyrinde gösteriyor. Biz merkezi hükümetten verilmesi gerekenin dışında bir lira gelir almadık. İhaleler öznel ve nesnel sorunları beraberinde getiriyor. Bu durumda hükümet ile beraber mücadele ediyoruz. 13 senedir namusumuzla, adil ve vatandaşa aynı mesafede durarak İzmirli hemşerilerimize bize olan inançlarına layık olmaya çalışıyoruz.

RAY RAPORU
Başa geldiğimizde 11 km yol devraldım. Şu an bu 130 km. Mart sonunda Karşıyaka tramvayı bitecek. Ekim sonunda da Konak tramvayı bitecek. Bunları toplamı 24 km. İZBAN’ın Selçuk’a uzaması bitiyor ve bu 26 km. Narlıdere metrosu 7 km. daha uzayacak. Buca metrosu için 13 km. ağ öreceğiz. Bir de Aliağa’dan Bergama’ya uzayacak 52 kilometrelik raylı sistemimiz olacak. Böylece 250 km’ye çıkacağız.