Akpınar’dan otobiyografi: Bir başkan, bir şehir, bir aşk…

EGEDESONSÖZ - Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ın biyografi niteliğindeki yeni kitabı yayınlandı. Bir başkan, bir şehir, bir aşk isimli kitabında ilginç anılara ve hatıralara yer verildi.

Akpınar’ın bizzat kaleme aldığı kitabın editörlüğünü de İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Kültür Danışmanı Haluk Işık yaptı. Kitapta, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun “aşk ile çalışan bir başkan”, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in de  “tarihe bir belge” isimli iki de onur yazılı yer aldı. Karşıyaka ve belediye başkanlığı dönemine ilişkin fotoğraflardan oluşan albümün de konulduğu kitap kısa dörtlükler, şiirler ve sözlerle renklendirildi.  Başkan Akpınar, kitabı “canımın parçaları” dediği çocukları Elif Deniz ve Kenan’a ithaf ederken eşi Zehra Akpınar’ın da gerek siyasi gerekse hayat mücadelesinde yaşadıklarını en iyi bilen, hisseden gizli kahraman olduğunu anlattı. Akpınar, kitapta babası Konya Ereğli eski Belediye Başkanı Kenan Akpınar’ı “rol model” aldığını anlatırken satırların büyük bölümünü anılarına, yaşanmış hikayelere ve öğretilerine ayırdı.

DEMİREL’E PROTESTO
Akpınar kitabının ilk sayfalarına, Konya Ereğli’de çocukluğundaki anıları yazarak başladı. İlk iş, ticaret deneyimini de anlatan Akpınar tatlı sattığı, belediye başkanı oğlu olarak kundura boyadığı dönemleri anlattı. 1980 öncesi dönemin ilerici gençlik derneği yapılanması ve o dönemki yapılanmanın içindeki görevlerini de sıralayan Akpınar, kitapta kısa anekdotlara da yer verdi. Akpınar, babası Kenan Akpınar’ın Konya Ereğli’de belediye başkanlığı yaptığı dönemde Süleyman Demirel ile karşılaşmasını, muhalif bir partinin belediye başkanının oğluna ilgisini de kendi gözünden anlattı.

Akpınar, “Demirel Ereğli’ye gelecekti. Biz de devrimci gençlik olarak onu karşılayacak, gereken tavrı gösterecektik. Demirel gelince biz de harekete geçtik. Kendisi, kaldırım boyunca otobüsle birlikte ilerleyen kaldırım üzerindeki gençleri izliyordu. Otobüs birden durdu. Kapı açıldı, koruma müdürü aşağı inerek beni kaptığı gibi otobüse bindirdi. Demirel gevrek bir gülümsemeyle yanağımı okşadı. Sonra bana ‘her şeyi söyleyebilirsin ama küfür yok delikanlı. Tamam mı’ dedi.  Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Demirel ise ‘o benim oğlum’ diyen babama döndü. Sonra, ‘demokrasi budur, güzelliği buradadır, kıymetini bilelim başkan’ dedi. O günleri düşününce bugün demokrasi anlayışımızın ne kadar gerilediğini görmenin üzüntüsünü yaşıyorum” dedi.

Başkan Akpınar kitabında, 12 Eylül 1980’de belediye başkanıyken gözaltına alınan babasının balkon konuşmasını, anılarını, evden ayrılışını, kardeşleriyle veda toplantısını, öğretmen annesinin tavrını, akrabalarının duruşunu da kaleme aldı. Eve gelen ve babasını soran polisler Süleyman ve Kamil’den yediği dayağı da anlatan Akpınar,  polisler içinde yer alan Demir isimli kişiyle yıllar sonra İzmir’de karşılaşmasını ve anısını da okuyucularıyla paylaştı.  Akpınar, Konya’dayken babası gözaltına alındıktan sonra suç delilleri arasında evde bulunan “Devrimler ve Karşı Devrimler” ansiklopedi setini ilçeye getiren kişinin tam 27 yıl sonra CHP İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesiyken il başkanlığında oturduğu dönem öğrendiğini yazdı. Dönemin İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ve İl Eğitim Sekreteri Mustafa Özuslu’ya o günleri anlatırken odada bulunan Haluk Tekeli’nin kitabı getiren kişi olduğunu açıkladığını yazdı.

FUTBOL HAYATI VE GÖKÇEK ANISI
Uzun yıllar profesyonel futbol oynayan Akpınar, transfer ve takımlardaki anılarını anlatırken kaleci olarak kendisini çalıştıran “Deli Tacettin”i unutamayacağını söyledi.  Akpınar kitabında, o döneme ilişkin “Futbol hayatım Fenerbahçe’nin efsane kalecisi Datçu sayesinde değişti” derken Ereğlispor-Trabzon İdman Yurdu maçında gösterdiği performans sonucu Ankara PTT’den transfer teklifi aldığını belirtti. İstanbul Küçükçekmecespor’daki kısa süren transfer döneminden sonra yeniden Ankara’ya döndüğünü anlatan Akpınar, Keçiörenspor’la görüşmeye gittiklerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile ilgili anısını da yazdı. 


O dönem Gökçek’in milletvekili olduğunu belirten Akpınar, “Görüşmek üzere TBMM’ye gittik. Şoförü Mehmet Emin bizi odaya aldı. Gökçek geldi ve ‘ne istiyorsunuz’ diye sordu. Biz de transfer olmak istediğimizi söyledik. Sekreteri çağırıp boş mukavele getirmesini istedi. Ve ‘imzalayın’ dedi. İyi de şartları konuşmadan nasıl olur da imzalardık? O da bize ‘Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin başkanı olacağım. Seçimi kazandığımda boş yerleri istediğiniz gibi doldurursunuz’ dedi. Birbirimize bakıp kaldık. Gökçek’in bununla uğraşacak zamanı da yoktu. Kestirip attı. Bize yarın öğleye kadar süre verdi. Melih Gökçek’in şoförü Mehmet Emin, beni oğlu Osman’ı aldıktan sonra kaldığım yere bırakacaktı. Şoförün kafasına da boş mukavele işi yatmamıştı. Bize ‘siz parayı hemen alın, Ankara’ya belediye başkanı olmak istiyor. Bu mümkün değil, hayal görüyor. Sen benim dediğime bak. Bu işin sonunda pişman olmak da var’ diye telkinde bulundu. Uzun süre düşündükten sonra teklifi kabul etmemeye karar verdik. Futbolu bıraktıktan sonra televizyonda gördüm. Kazanamaz, hayal görüyor dediği şoförü Mehmet Emin Katipoğlu, Keçiörenspor’a, Gökçek  belediye başkanı seçildikten sonra kulüp başkanı oldu” ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN’IN ZİYARETİ
Akpınar, kitabında Karşıyaka’ya belediye başkanı olduktan sonra “Sana ne” diyerek afişlerden meydan okuduğu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile anısını da anlattı. Akpınar, “tanık olduğum olayı hiçbir zaman unutamam” diyerek not düşerken, “Yaz tatillerinde doğduğum yerleri, ata toprağını görsün diye çocuklarımı Ereğli’ye götürüyorum. Bu gidişlerden yine birinde belediyede babamın yanındayım. Odada konuklardan İstanbul Büyükşehir eski Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ereğli’ye geleceğini öğrendim. Belediyeyi ziyaret edecekti. Kapı çaldı ve sekreteri “misafirler geldi” dedi. Erdoğan belediye başkanlığından gitmiş, okuduğu şiir nedeniyle hakkında soruşturma açılmıştı. Şimdi yurt gezisinde de yolu Ereğli’ye düşmüştü. Babam beni tanıştırdı. Erdoğan’a, ‘Delikanlı benim oğlum, siyasetin ne olduğunu, bu işlerin nasıl yürüdüğünü yaşayıp görerek öğreniyor’ dedi. O da, “Öyle mi memnun oldum” ifadesini kullandı. Erdoğan orada siyasi mücadelesini anlattı Babam da 12 Eylül’de yaptığı bir heykel Lenin’e benzetildiği için sıkıntı yaşamıştı. Bir şiir okuyup, ceza alan kişi ile karşılıklı sohbet ediyordu. Konu, ihalesi Albayraklar’da kalan Ereğli Pamuk Sanayii Müessesi’ne geldi. Babam, binaların onlar tarafından satın alındığını, geri kalan park ve yeşil alanların belediyede kaldığını söyledi. Ve orayı park yapacağını açıkladı. Erdoğan, “Demek Anadolu’da siyaset böyle oluyor, biz şehirlerden bunu görememişiz. Ne diyeyim başkan helal olsun” dedi. Siyaset bir duruş ve kararlılık işidir. Odadan çıkıp babamla durumu değerlendirdik. Kararlılığı gördü. Sonra kendi kendime mırıldandım ve ‘bir gün böyle göreve gelirsem örneğim babam olacak’ dedim” diyerek o dönemi anlattı.

KONAK’TA İŞ BAŞI
Başkan Akpınar, İzmir’e yerleşmesi ve burada ikamet etmesinin gerekçesini eşi Zehra Akpınar’ın tıpta uzmanlık sınavını kazanmasından sonra olduğunu yazdı. Ereğli’den Mersin’e göç eden babası Kenan Akpınar’ın İzmir Belediyesi Tansaş’a bakliyat satması ve tedarikçi olması nedeniyle sık sık kente gelip gittiğini de belirten Akpınar, ekonomik ve mali kriz nedeniyle işlerin bozulduğunu ifade etti.  Akpınar, “Tüm planlarım alt üst olmuştu. Bir anda işsiz kalmıştım Bir gün CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin telefonla aradı. Konak Belediye Başkanı Ahmet Sarışın’ın beni beklediğini söyledi. Sonradan öğrendim ki durumuma üzülen babam Keskin ile dertleşmiş, böyle bir yol bulunmuştu. Ertesi gün Konak Belediyesi’nde işe başladım. Kimi zaman programları sunuyor, kimi zaman başkanın programlarında suyunu getiriyordum. Bu arada İl Başkanı Osman Özgüven’in görevinden alınmasından sonra dönemin İl Gençlik Kolları Başkanı Okan Karlıdağ da istifa etmişti. Bir arayış vardı. Karşıyaka’da yapılan bir toplantıda ortak mutabakatla il gençlik kolları başkanlığına seçildim” dedi.

SARIŞIN’A MESAJ
Konak Belediyesi’ndeki iş yaşamına siyaseti ve gençlik kollarındaki görevini de ekleyen Akpınar, o dönem Belediye Başkanı Sarışın’la kopuşunu ve ayrışmasını da yazdı. Akpınar yaşadıklarını şöyle anlattı: “Sarışın belediye meclis toplantılarında pek fazla görünmezdi. Fakat o günlerde kasten Büyükşehir’e giderek su zammına onay verdi ve el kaldırdı. Neden gittiniz, zamma neden onay verdiniz sorularına da ‘Burhan (Özfatura) abiciğim çağırdı, gittim’ yanıtını verdi.  Sarışın’ın yaptığı hangi açıdan bakılırsa bakılsın doğru değildi. Biz Atatürk’e dil uzatmaya kalkan dönemin İZSU Genel Müdürü Yakup Basmacı’nın bulunduğu binaya çelenk koyarken partimin belediye başkanı Özfatura ile el ele vermişti. Yıllar sonra AKP kurulacak ve Sarışın o partiden belediye başkanı adayı olacaktı. Bunu o günlerde kendisinden başka kim bilebilirdi? Bergama’da belediye başkanıyken Sarışın’a zammı sordum. Kendisine, ‘halka yapılan bu işlem kabul edilemez, sosyal demokrat bir belediye başkanı zamma imza atamaz’ dedim.  Sonrasında belediye başkanı bizi Bergama’ya götüren aracı geri çağırmış ve bizim orda kalmamıza neden olmuştu. Güya cezalandırılmıştı. Ertesi gün iş akdim feshedildi. Sonra tepkiler üzerine beni yeniden belediyeye almak istediler. Başkan yardımcısına görevi kabul etmeyeceğimi bildirdim. Sonra Sarışın’ın şöyle dediğini öğrenecektim: “Bunlar solcu ya bırakalım aç kalsınlar. Öğrensinler hayatı”…

MEZARLIKTA SİGARA…
Başkan Akpınar, gençlik kolları başkanlığı döneminde yaşadıklarını ve siyasi olarak yapılan çalışmaları da kitabında anlattı. Gültepe’nin efsane Belediye Başkanı Aydın Erten’le ilgili anısını da anlatan Akpınar, Erten’in kendisine “oğlum” hitap ettiğini belirtti. Akpınar, “Her yere birlikte giderdik. Ne öğrendiysem, ne biliyorsam hepsinde onun izleri vardır. Hasta olduğunda da hastanede de yanından hiç ayrılmadım. Hastalığı artınca Konak Belediye Başkanı Erdal İzgi’ye gittim. Ona ‘Aydın abiyi yitiriyoruz’ dedim. O yaşarken adını taşıyan parkı açtık. Oraya gelemedi ama mektubunu okudum. Açılışı da filme alıp yatağında izlettim. Yatakta yatan Aydın abiye ‘kalkınca parkı gezeceğiz, denize bakarak sigara tüttüreceğiz’ dedim. Bana vasiyetlerde bulundu. Orada ‘bak oğlum ben ölürsem cenazeme çok insan gelecektir, nutuklar düzecekler ve çekip gidecekler. Bırak herkes gitsin ama sen kal. Sigara tüttür ve dumanını mezarıma üfle’ dedi. Her ölüm yıldönümünde mezarlıkta toplanırız. Törenin sonunda neden sigara yaktığımı, dumanı mezara üflediğimi şaşırarak izlerler. Bu durum vasiyetin yerine getirilmesidir. Her yıl devam eder” ifadelerini kullandı.

HİKAYELERİNİ YAZDI
Başkan Akpınar, Karşıyaka Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmesi, Konak’taki siyasi çalışmaları, genel merkez çalışmaları ve babasını adayken kaybetmesiyle ilgili anıları da yazdı.  Görevde bulunduğu 35.5 ayda yaptıklarını da kitapta toplayan Başkan Akpınar, halkla ilişkileri, makamındaki durumunu, insanlara yaklaşımını ve kendisinden beklentileri hikayelerle gündeme getirdi. Belediye başkanı olduktan sonra kendisini ziyarete gelen ağır ceza mahkemesi üyesi bir hakimle tartışması ve odadan kovduğu gün yaşadıklarını da kaleme aldı.  O hakimin daha sonra FETÖ’den ihraç edilenler arasında yer aldığını da not düştü.

Karşıyaka’nın Filizleri projesi gibi belediye başkanı olduğu günden itibaren belediyenin dikkat çekmesine neden olan projelerin hikayelerini ve fikirleri de yazan Akpınar, sık sık anıları yaşadığı personel, bürokrat ve siyasi arkadaşlarını da isim vererek onurlandırdı.

Başkan Akpınar, Karşıyaka Spor Kulübü’nün Basketbol Takımı ve Fenerbahçe maçı öncesinde bayrağın İstanbul Boğaz Köprüsü’ne asılmasının hikayesini de yazarken o konuda bürokratik işlemlerin tamamlanması konusunda en büyük desteği Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun verdiğini anlattı.  Akpınar, 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece yaşadıklarının ailesinin 12 Eylül döneminde yaşadıklarını hatırlattığını söyledi.