Vizyonda 8 yeni film

Bu hafta vizyona 8 yeni film giriyor. Alper Mestçi'nin 'Sıccın', Tayfun Pirselimoğlu'nun 'Ben O Değilim', Ahmet Çadırcı'nın 'Biz Babasız Büyüdük' haftanın yerli yapımları olarak ön plana çıkıyor.
 
ADALET (THE EQUALIZER)
“Robert McCall, Rus mafyasının kontrolündeki Teri adında genç bir kızla karşılaştığında ona yardım etmesi gerektiğini düşünür. Emekliye ayrılmış bir özel harekatçı olan McCall’un içindeki adalet arzusu uyanır. Sahip olduğu gizli kabiliyetleri sayesinde güçsüzlere, onlara karşı gaddarca davrananlardan öç almak için yardım eder”
 
80’lerin popüler TV dizisinden uyarlanan yapım, Antoine Fuqua ve Denzel Washington’ı “İlk Gün”den sonra yeniden buluşturuyor. O filmde Oscar kazanan Washington ile yönetmen Fuqua, söylenenlere göre daha da formda. Russell Crowe’un da ilgilendiği başrolü almakta zorlanmayan usta oyuncu Washington, sadece hayranlarını değil, gizli kahraman öykülerini sevenleri de mest edecek gibi görünüyor. Genç oyuncu Chloe Grace Moretz’in yerine en başta orta yaşlarda bir aktris düşünülmüş ancak Fuqua, onunla yaptığı deneme çekimleri sonrası fikrini değiştirmiş. Eleştirmenlerin de genel olarak beğendiği film ülkemizde ABD ile aynı gün gösterime giriyor.
 
TEMMUZ SOĞUĞU (COLD IN JULY)
“Doğu Texas'ta küçük bir kasabanın sakinlerinden Richard Dane, nefsi müdafaa için cinayet işlemek zorunda kalır. Dane, vurduğu adamın babası olan Ben Russel’la tanışır. Ancak küçük kasabadaki yozlaşma ve paranoya bu iki can düşmanın arasında beklenmedik bir işbirliğine sebep olur. Bu garip ekip, büyük ve tehlikeli bir sırrı açığa çıkarırlar”
 
Tüm dünyada milyonlarca insanın beynine “Dexter” olarak kazınan Michael C. Hall’un bir başka karakterde inandırıcı olup olamayacağı merak konusu. Kameramanlıktan sanat yönetmenliğine kadar sinemanın kamera arkası bölümünde yapılmadık iş bırakmayan Jim Mickle’ın yönetmen koltuğunda iyi iş çıkardığı söyleniyor.
 
AŞK TARİFİ (THE HUNDRED-FOOT JOURNEY)
“Hindistan’dan uzaklaştırılmış olan Kadam ailesi, Fransa’nın güneyinde bir köye yerleşir. Burasının Hint restoranı açmak için ideal bir yer olduğunu düşünürler. Ta ki Madam Mallory’nin işlettiği klasik Fransız restoranının sahibi bundan rahatsız olana kadar.”
 
Öykü zayıf görünse de film güven uyandıran 3 faktöre sahip. Herşeyden önce yönetmen koltuğunda 3 kez Oscar’a aday gösterilmiş Lasse Hallström oturuyor. Filmin yapımcılığını Steven Spielberg yapmış. Başrolde ise Oscar’lı diva Helen Mirren var. Fransa’nın güzel bir köyünde geçen bu hikaye, mutlaka ilgi çekecektir zira Hallström, mekanları kullanmakta ve izleyiciye sevdirmekte usta bir isim.
 
AŞKA DAİR (A CASE OF YOU)
“Genç bir yazar, güzel ve sıra dışı bir espresso uzmanı olan genç kadının facebook profilini inceledikten sonra kendisini kadının hayallerini süsleyen erkeğe dönüştürerek elde etmeye çalışır. Genç kadın yeni kişiliğine aşık olduğunda iki seçeneği vardır, ya rol yapmaya devam edecek ya da onu kaybetme riskini göze alacaktır.”
 
Sosyal medyada flört etmeyi ve gerçek hayattaki ilişkileri karşılaştıran film, hayli zengin ve ilgi çekici bir oyuncu kadrosuna sahip. Ancak ABD’li eleştirmenler bunu yutmamışa benziyor. IMDB kullanıcılarının verdiği puan da 5.6
 
SICCIN
“Öznur çocukluğundan beri teyzesinin oğlu Kudret’e aşıktır. Öznur, bir şekilde Kudret’i beraber olmaya ikna eder. Evli olan Kudret, bu ilişkiyi bitirmek ister. Öznur ise ne olursa olsun Kudret’i kendisine bağlamak için eşi Nisa’ya büyü yaptırır. Büyü sonucu kadına cinler musallat olacaktır.”
 
TV ve sinemada korku ve komedi türünde çalışmalara imza atan yazar-yönetmen Alper Mestçi, “Musallat” serisinden sonra bir kez daha izleyicinin karşısına bir gerilim filmiyle çıkıyor. Yapım notlarına göre, "Siccin”, kötülüklerin kaydedildiği defter demek. Cehennemin dibindeki taş anlamına da geliyor.
 
BEN O DEĞİLİM
“Nihat, bir hastanenin yemekhanesinde çalışan orta yaşlarda birisidir. Aynı yerde işe yeni başlayan Ayşe’nin ilgisi karşısında bocalar ve sonunda onun daveti üzerine evine gider. Orada tuhaf bir sürprizle karşılaşacak ve hayatı tamamen değişecektir.”
 
Kimlik değiştirmeye çalışan bir adamın hikayesi. 33. İstanbul Film Festivali'nde gösterildi. Ulusal Yarışma'da da En İyi Film, En İyi Müzik ve En İyi senaryo dallarında da ödüle layık görüldü. Senaryosunu da Tayfun Pirselimoğlu'nun yazdığı filmin müziklerini Giorgos Koumendakis yaptı.
 
BİZ BABASIZ BÜYÜDÜK
"Babası askerde olan Alim, utangaç ve duygusal bir çocuktur. Bir gün babası kasabaya tayin edilen Selma'nın sınıfa gelmesiyle Alim'in hayatı değişecektir. Alim ve Selma'nın arkadaşlıklarının ilerlemesi üzerine çocuklar dedikodu çıkartır. Bunun üzerine Alim, Selma'yı
 
kendinden uzaklaştırır. Alim yıllar sonra bir tatil yerinde çocukluk aşkına rastlar ama o yıllar artık geride kalmıştır."
 
1999 yılında çektiği ilk uzun metrajlı kurmaca filmi “Renkli Türkçe”den sonra kısa film ve belgesel çalışmaları yapan Ahmet Çadırcı, ikinci uzun metrajı “Biz Babasız Büyüdük”te çocukluk aşklarına odaklanıyor. Kırgız yazar Aşım Çakıpbekov’un üç öyküsünden uyarlanan film, hem bir dönemin çocukluk günlerine bakıyor, hem de bugüne kalan kırgınlıklardan dem vuruyor.
 
KUTU CÜCELERİ: YARATIKLAR ARAMIZDA (THE BOXTROLLS)
“Kutu Cüceleri, yetim bir çocuk olan Eggs’i çocukluğundan itibaren kendi çöp karıştırıcıları ve mekanik çöp toplayıcıları olarak yetiştirmişlerdir. Kutu Cüceleri, Cheesebridge toplumuna girmek için kendilerini yok etmeye kararlı hain bir böceğin hedefi olduklarında, iyi kalpli afacanlar, evlatlıklarına ve maceracı zengin kız Winnie’ye başvurmak zorunda kalırlar.
 
geceleri kanalizasyondan çıkarak kasaba halkının en değer verdiği şeyleri yani çocuklarını ve peynirlerini çalan bu sevimli canavarlar, yani Kutu Cüceleri garip ve sevimli tiplerden oluşan bir yeraltı toplumudur.”
 
Alan Snow'un "Here Be Monsters" adlı kitabından uyarlanan film hayli güzel görünüyor. Seslendirme kadrosu da ünlü isimlerden oluşuyor. sevimli. Masalsı hikaye ülkemizde de
 
3 boyutlu vizyona girecek.