Yeşim YAVUZER / EGEDESONSÖZ - Geçtiğimiz hafta Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aynur Dağdemir, Samsun’da birlikte çalıştığı kadın sağlık çalışanını eski eşinin şiddetinden korumak isterken uğradığı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Bunun üzerine, Türk Tabipler Birliği, sağlık meslek örgütleri ve kadın örgütleri sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini protesto etmek amacıyla Türk Türkiye çapında eylem kararı aldı. İzmir’deki protestolardan biri, Alsancak Devlet Hastanesi’nde yapıldı. Hastane bahçesine toplanan sağlıkçılar, yaptıkları basın açıklamasında kadına ve sağlıkçıya yönelik şiddete tepki gösterdi.
OLAY ÖNCELİKLİKE KADINA YÖNELİK ŞİDDET VAKASI
Basın açıklamasını yapan İzmir Tabip Odası yönetim kurulu üyesi Nezaket Kaya, Aynur Dağdemir’in öldürülmesini öncelikle kadına yönelik bir şiddet vakası olduğunu ve kadın cinayetleri kapsamında ele alınması gerektiğini söyledi. Kaya, “Kadına yönelik ayrımcılığı ve şiddeti yaşamın olağan akışına uygun gören, cinayete tahriki ve faillerine haksız ceza indirimini gelenekselleştiren, kadını sosyal yaşamdan koparıp eve kapatmayı politika sayan bu egemen ataerkil anlayış coğrafyamızın kadınları için yaşamı cehenneme çevirmiş durumdadır. Ancak söz konusu olayın yalnızca bir kadın cinayeti olarak değerlendirilmesi yeterli olmayacaktır. Cinayetin hastenede, meslektaşımızın görevi başında olduğu sırada işlenmiş olması, hekim-hasta ilişkisine ve hekimlik uygulamasına bağlı olmasa bile olayın bir ‘hekime yönelik şiddet-hekim cinayeti’ olduğu gerçeğini de ortadan kaldırmamaktadır. Eğer bir kadın hekim hangi nedenle olursa olsun görevi başında iken öldürüldü ise aynı anda bir değil iki cinayet işlenmiş demektir” dedi.
İTİRAZIMIZ VAR, TEPKİLİYİZ
Kaya, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Direniş ve Dayanışma günü arifesinde yaşanan bu olayla ilgili, “Aynur Dağdemir’in asıl hedef olmaması, ancak aynı ekip içinde çalışan sekreteri ile geleneksel rolü ve iyi hekimlik değerleri gereği koruma ve sorun çözme amacıyla orada bulunması nedeniyle hedef haline getirilmesi kadınların dayanışma içinde olmasına bile tahammül gösterilemediğini ortaya koymaktadır. İtirazımız var, tepkiliyiz, ses çıkarıyoruz” ifadelerini kullandı.
SAĞLIK BAKANLIĞI ÇALIŞANLARINI NEDEN KORUYAMIYOR
Son yıllarda giderek artan ve büyük ölçüde sağlıkta dönüşüm projesinin yarattığı açmazlar nedeniyle ölümle sonuçlanan hekime yönelik şiddet olgularında saldırganların hep erkek olması bir rastlandı olmadığına dikkat çeken Kaya, “Sağlık hizmetinin verildiği hastanelerin güvenliğinin neden bu kadar zayıf olduğu sorgulanmalıdır. Son birkaç yıl içinde kaybettiğimiz meslektaşlarımız Ersin Arslan ve Kamil Furtun da katiller önceden bilindiği ve tehditlerden haberdar olunduğu halde önlem alınmadığı için hastane ortamında öldürülmüştür. Sağlık Bakanlığı çalışanlarını neden koruyamamıştır” diye sordu.
ŞİDDET SALGIN BİR HASTALIK DURUMUNDA
İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Mete Güzelant, şiddet dilinin tüm toplumu sardığını söyledi. Güzelant, “Türkiye’de bir şiddet dili var ve bu şiddet dili tüm toplumu sarmış durumda. Neredeyse bir salgın hastalık durumunda. Şiddet, toplumun en tepesinden aşağıya doğru dalga dalga yayılıyor” dedi. Güzelant son olarak hakimlere seslendi: “Ceza indirimleri felaket. Hakimlere çağrımızdır; karşınıza gelen tecavüzcünün, katilin üzerindeki takım elbiseye, kravatına traşına bakıp iyi hal indirimi yapıyorsunuz. Yapmayın. Bir de bu cinayeti işlerken ya da tecavüz ederken ki yüz ifadelerini düşünün.”
PROTESTO YETMEYECEK, BU SİSTEME ÇÖZÜM BULMALIYIZ
Psikiyatrist Haluk Sünday Ataman şiddetin kaçınılmaz olduğu bir yere geldiğini söyleyerek, önce insanların tedavi edilmesi gerektiğini ifade etti. Ataman, “Bu ülkede insanları tedavi etme hakkı uzun zamandır alınmıştır. Çünkü tedaviyi yapacak olan psikiyatrist bile hastasını 10 dakika içinde dışarı çıkarmak zorundadır. Çalıştığımız hastane de dahil olmak üzere güvenlik görevlileriyle ilgili uygulamada istenen şey olabildiğince en ucuz şekilde sağlanmasıdır. Bunlar ekonomik olarak değerlendirilecek şeyler değildir. Hem insan hayatına yardım eden insanlara hem hastalar hem hekimler olarak uygun ortamlar sağlamak gerekiyor. Bu uygun ortamı sağlamak için çalışmak gerekiyor. Yoksa burası önce kar elde eden bir kuruluşa dönüştürülürse adı hastane olmaz başka bir şey olur. Şiddet hem insanların iç dünyalarında hem de uygulamalarla hiçbir şekilde tedavi edilmiyor. Protesto yetmeyecek, hep beraber bu sisteme bir çözüm bulmamız gerekiyor. Çözüm bulacak kişiler bir uygulama geliştirmek zorundadır” diye konuştu.