Ebola bir kitle imha silahı mı?

Şubat’tan bu yana 4 binden fazla can alan ve Batı Afrika’da başlayıp Avrupa ve ABD ’de de etkisini gösteren ebola virüsü hakkında birçok komplo teorisi bulunuyor.

Radikal Gazetesi’nden Neşe İdil’in haberine göre genellikle, hükümetlerin ebolayı “biyolojik silah olarak ürettiği” ve virüsün “ilaç sektörüne para kazandırmak için geliştirildiği” yönünde teoriler ortaya atılıyor.

Ebola hakkında konuşulan en dikkat çekici komplo teorileri şu şekilde:
 
‘Ebola yoktur’ – Virüsle ilgili üretilen komplo teorilerinin en ilginçlerinden biri olan bu teoride, ebolanın aslında hiç olmadığı, insanların başka sebeplerden öldüğü iddia ediliyor. “Ebola diye bir şey hiçbir zaman olmadı ve şu anda da yok” diyen teorisyenlerden araştırmacı gazeteci Jon Rappoport’a göre, “Batı Afrika’dakiler ölüyor, çünkü insanlar her zaman hastalanıp ölebilir. Bu, onların ebola virüsü kaptığı anlamına gelmez.” Bu teoriye inananlar, ebola virüsünün ilaç sektörüne para kazandırmak için “uydurulduğunu” belirtiyor.
 
‘Ebola bir nüfus kontrol yöntemidir’ – Ebolayla ilgili komplo teorileri arasında en yaygınlarından birini “ebolanın bir nüfus kontrol yöntemi” olduğu düşüncesi oluşturuyor. Virüsün Batı Afrika’da belirmesinin kasıtlı olduğunu düşünenler arasında ABD’li şarkıcı Chris Brown da bulunuyor. Brown, 13 Ekim’de Twitter sayfasından “Bilmiyorum... Ama bence bu ebola salgını bir çeşit nüfus kontrolü” yazmış ve şarkıcının tweeti yaklaşık 44 bin kez retweet edilmişti.
 
‘Ebola, ABD hükümetinin kitle imha silahıdır’ – Bu teoriye inananlar, ebolanın bir hayli bulaşıcı olduğuna, kolaylıkla yayıldığına ve yaklaşık yüzde 50 gibi yüksek bir ölüm oranına sahip olduğuna işaret ediyor. Teorisyenler, “Düşmanlarınızı öldürmek için insanlar arasında bulaşan bir virüsü yaymaktan daha iyi bir yol var mı?” sorusuyla ABD hükümetinin ebolayı kitle imha silahı olarak kullandığını öne sürüyor. Ebolanın da “tıpkı HIV gibi biyolojik bir silah olarak geliştirildiğini” ifade edenler, ABD’nin olası bir savaş durumunda “biyolojik olarak geliştirilmiş” virüslerin etkisini test etmek için Afrika’yı seçtiğini söylüyor.
 
‘Obama köleliğin intikamını ebolayla alıyor’ – Daha önce de çeşitli komplo teorileri üreten muhafazakar aktivistler Phyllis Schlafly ve Larry Klayman, ABD Başkanı Barack Obama’nın ebolayı “beyazları yok etmek için” kullanacağını ifade ediyor. Schlafy ve Klayman, Obama’nın “ABD karşıtı” bir gündemi olduğunu iddia ediyor. ABD’li aşırı sağcı radyo programı sunucusu Rush Limbaugh ise, Obama’nın, ebola virüsünün ABD’de yayılması için çabaladığını belirtirken, duruma gerekçe olarak başkanın köleliğin intikamını almak istemesini gösteriyor.
 
‘Ebola, otizme yol açan aşıları unutturmak için üretildi’ – Teoriler arasında en sıra dışı olarak adlandırılabilecek bu teoride, ebolanın ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri’nin (CDC) “otizme yol açan aşısını unutturmak için” üretildiği iddia ediliyor. Birçok salgın hastalıkta komplo teorileriyle gündeme gelen aşı karşıtı hareketin iddiasına göre, bu yılın başlarında, ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri’nin geliştirdiği bir aşının otizme yol açtığı ortaya çıktı. Teorisyenler, “ABD halkının durumu öğrenmesini engellemek isteyen” CDC’nin ebola virüsünü ürettiğini ve halkın ebolayla meşgul olmasını; dolayısıyla hatalı aşıyı öğrenmemesini sağladığını belirtiyor.
 
‘Ebola ilaç şirketlerinin para kazanması için üretildi’ – Ebola hakkında sıklıkla dile getirilen bu teoride, virüsün ilaç şirketlerine kazanç sağlamak için üretildiği iddia ediliyor. Bu teoriyi savunanlar, “Ebola virüsünün yayılmasından kim kazançlı çıkıyor? Probleme çözüm bulabilenler ve onlar da kim? Dünya çevresindeki ilaç şirketleri!” diyor.
 
‘Ebola İlluminati’nin eseri’ – Ebola salgınıyla birlikte, virüsün arkasında Yeni Dünya Düzeni’ni oluşturmak amacıyla kurulduğuna inanılan İlluminati adlı grubun olduğu iddiaları sıklıkla ortaya atılmaya başladı. İddialara göre varlığı kanıtlanmamış grup, ebolayı karantinaların yapılması, seyahat yasaklarının uygulanması ve tüm bunların sonucu olarak da sıkı yönetim ilan edilmesi için geliştirdi. Bu teoriye inananlar, “elit grubun” bu şekilde dünya nüfusunun büyük bir kısmını öldüreceğini ve dolayısıyla kaynaklar ve insanların kontrolünü bütünüyle sağlayacağını öne sürüyor.