Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ - Yerel seçimlerin ardından CHP’nin İzmir’de 8 ilçede belediyeyi kaybetmesinin ardından başlayan hareketli süreç devam ediyor. İl Başkanı Ali Engin başta olmak üzere birçok ismin istifaya davet edildiği gergin ortam son Parti Meclisi (PM) toplantısının ardından yeniden alevlendi. Olağanüstü kongre taleplerini tekrarlayan parti içi muhalefet toplantılar yapmaya devam ederken il yönetiminden açıklama geldi. Partinin Örgütlenmeden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Barış Erel, İl Başkanı Engin’in “hodri meydan” dediği olağanüstü kongre talebinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Yapıcı, olumlu, yol gösteren eleştirilere önem verdiklerini ifade eden Erel, sandıklar açılmadan seçim günü başlayan eleştirilerin maksatlı olduğunu belirtti. Erel, “Birileri üzüm yemekten çok bağcıyı dövmeye çalışıyor. Art niyetli çabalar var. Hepimizin eleştirmeye hakkı vardır. Eleştirilerin hedefinde olan yönetimiz. İzmir İl Örgütü’nü daha iyi yöneteceğimiz iddiasıyla kongrede aday olduk ve göreve geldik. İmza toplamak partinin tüzüğünde zaten var. Koşulları yerine getirirlerse gerekeni yaparız. Düşen ilçeleri, görevden alınan ilçelerin kongrelerini yaptık. Bu süreçte çok yüksek sesle konuşanlar geçmişte imza toplandığı ve mahkeme kararı olduğu halde uygulamadılar. Parti örgütü bunu çok iyi biliyor. İl başkanına ‘istifa et’ diye bağıranların sabıkaları ve bu zamana kadar yaptıkları bu talebi gündeme getirmeleri lüksünü vermiyor. Partide yıllardan beri yapılmayan danışma kurullarını yaptık. Seçimden birkaç gün önce milletvekili rakip partinin adayını gidip ziyaret ediyorsa, ona başarılar diliyorsa, motive ediyorsa ve kendi adayının bir tanesinin kapısını çalmadan parti yönetimini eleştiriyorsa bu karşılık bulmaz. Hayatı boyunca kongre kazanmamış il başkanları durumdan prim çıkartmaya çalışırsa kimse itibar etmez. Partinin ‘kurultaylar partisi’ olarak algılanmasına neden olan büyüklerimizi artık kimse ciddiye almaz” dedi.
BAĞLANTIYI KOPARTTIK
Partinin geçmişte yönetim kademelerinde olan kişilerin partiyi belediye başkanlarına endekslediler. Delege yapısı başkanlar üzerinden şekillendirildi. Delegeler belediyeler ile bağlantılıydı. Belediyede çalışanı, çalışanın oğlunu-kızını delege listelerine yazarsanız olmaz. Delege seçimlerinde işten çıkartma olaylarını yaşadık. Mahalle seçimlerine kadar Ankara’dan müdahale eden genel sekreterler, kongrelere karışan belediye başkanlarını biliyoruz. Artık yeni dönemde insanları işleriyle tehdit eden belediye başkanları olmayacak. Özgür delege gidip oyunu rahatlıkla kullanacak. Bu dönem belediye ile parti örgütleri arasındaki bu tür bağlantılar kopartıldı. Bugün olağanüstü kongre taleplerini gündeme getirenlerin kim olduğuna bakmak gerekir. Partimizin sağduyulu üyeleri kerameti kendinden menkul isimlere itibar etmez. Bu isimler kapıları çaldığında ‘sen kendi döneminde yaptın mı ki şimdi istiyorsun’ diyorlar. İmza varsa getirir, masaya koyarsanız. Yoksa ikide bir pehlivan tefrikası gibi gündeme getirmenin de anlamı yok” diye konuştu.
İL BAŞKANI DA RAHATSIZ
Erel, yerel seçimlerin ardından parti içinde yer alan muhalif isimler için başlatılan disiplin sürecinde beklentinin yüksek tutulduğunu söyledi. Erel, “İl başkanı gelinen noktada sürekli disiplin sopası gösteren bir kişi olarak algılandı. Aslında durum böyle değil. Sonuçta o makamda görev yapıyorsanız bazı şeylerin önlemini almak zorundasınız. Burası Türkiye’nin üçüncü büyük şehri ve partinin en güçlü olduğu yer. Disiplinin adı hoş bir şey değil ama il başkanı sürekli bu konunun gündeme getirilmesinden rahatsız. Bu durumdan kendisi de hoşnut değil” dedi.
BAŞKANLARI KİLİTLEMEMEYECEĞİZ
Yerel seçim sonrasında sekiz ilçede yaşanan kaybın birçok gerekçesi olduğunu ifade eden Erel, bunun tek bir nedene bağlanmaması gerektiğini söyledi. Aday, partinin genel duruşu, seçmenin beklentileri, ekonomik gerekçeler gibi birçok nedenin sıralanabileceğini anlatan Erel, “Mesele Menderes ve Selçuk gibi yerlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun oyları ilçe belediye başkan adayından daha fazla çıktı. İkisi de aynı partiden olmasına rağmen bir Kocaoğlu markasının ortaya çıktığını gördük. Kocaoğlu’na çıkan oy aslında belediye başkanının nasıl olması gerektiğini de gösteriyor. Kocaoğlu’na ‘metro bitiremedi’ denildi ama iki dönem en çok oy metronun güzergahından alındı. Vatandaş aslında neyin gerçek olup olmadığını biliyor. Binali Yıldırım gibi kabinenin en uzun süre bakanlık yapmış kişi bu marka karşısında duramadı. İlçede meclis iyi temsil edilmişse vatandaş meclise oy verirken başkana destek vermiyor. Bunun da iyi analiz edilmesi gerekir. Şimdi başkanın partimizden olmadığı fakat mecliste birinci olduğumuz ilçelerde yeni çalışmalar yapacağız. Başkanları yakından izleyeceğiz. Başkanlıkta muhalefet, mecliste iktidar olduğumuz yerleri kilitlemek için çalışmayacağız. Bizim önerilerimizi de dinlemeleri gerekiyor. Başkanların ‘kararı alırız, geçeriz’ dedikleri noktada arkadaşlarımız karşısında olurlar” diye konuştu.