Başkan Soyer'den AK Partili Nişancıya sert yanıt!

EGEDESONSÖZ - AK Parti İlçe Başkanı Hamit Nişancı Bu zamana kadar 70 milyon TL’lik gayrimenkul sattılar. Şu anda borç 50 milyon TL ama bir çivi çakmadılar” suçlamalarında bulunmuş ve Başkan Tunç Soyer’e arama konferansı yapması önerisi getirmişti. İddiaları tek tek yanıtlayan Tunç Soyer “Atalarımız ne güzel söylemiş, “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” diyerek şunları söyledi:

“Atalarımız ne güzel söylemiş, “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” Sayın Nişancı’nın açıklamalarını okuyunca, şaşırmamak mümkün değil. Bugüne dek kamuoyunda belediyenin mali sorunlarını ve onun payını dile getirmekten özenle kaçındım. Ama her ne kadar dostlar basın üzerinden değil, yüz yüze oturup konuşmayı tercih etmeliler ise de, konu açıldığına  göre söylenecekleri ifade etmek kaçınılmaz oldu.
Kendisi, 5.5 yıl önce görevi devrederken, Seferihisar Türkiye’nin en borçlu belediyelerindendi.
 
Belediyemiz, o dönemde   tamamlanan ve parası ödenmeyen  parke taş kaplaması, yeni belediye binası gibi imalatların bedellerini ödemek için büyük sıkıntılar yaşadı, başkanlık makam aracını hacizden kurtarmak için saklandığı zamanlar oldu. Kendi başkanlık döneminde 11 milyon liraya  satılan ve daha sonra satışı iptal edilen arazi  için alınan  2.5 milyon lira faizleriyle beraber ödenmek zorunda kalındı. Aynı yer daha sonra  40 milyon lira bedelle satıldı. O dönemde mal satarak ekonominin düzeltilmeyeceğini bilmediği için onlarca parseli satmakta hiçbir sakınca görmediği anlaşılıyor.
 
Belediyenin mülk satışı konusunda hem onun kafasındaki hem de kamuoyundaki belirsizlikleri ve yanlış algıları gidermek için bazı hususları netleştirmek gerekiyor:
 
 

1. Belediyeler asla köy mallarını  satmamalıdır. Köylünün imece usulüyle ve ortak emek koyarak dedesinden atasından devraldığı mülkleri, bir yasal düzenleme hak doğuruyor diye  satmamalıdır. Çünkü yasal düzenlemelerin doğurduğu haklardan daha değerli olan  ilahi adalet ve kamu vicdanı vardır. Bu nedenle, o mülkler, köylü için korunmalıdır ve onun tasarrufunda bırakacak yöntemler  yaratılmalıdır.
2. Şeker fabrikası, tekel işletmesi, demiryolları işletmesi gibi artı değer yaratan mülkler de satılmamalıdır. Çünkü yeterli kar etmediği gerekçesi ile yapılacak satış kolaycılık olacağından meşru değildir ve  kamu yönetimi verimi arttıracak yöntemler bularak satış yoluna gitmemelidir.
3. Belediyeler, mevcut haliyle vatandaşına bir fayda yaratmayan ve üzerine, tesis, fabrika, otel, tatil köyü yapılabilecek arazileri satabilmelidir. Bu tür araziler için yap- işlet-devret formülü ile yatırımcı bulunması tercih edilmeli ise de yatırımcı mülkiyete sahip olmayı tercih ediyorsa bu tercihe uygun davranılmalıdır. Çünkü belediyenin bu tür araziler üzerine tesis kurması ve işletmesi hem finansman zorlukları hem de yasal düzenlemeler nedeniyle mümkün olamamaktadır.
4. Seferihisar Belediyesi  şimdiye kadar bu ilkeler doğrultusunda  tasarrufta bulunmuş, sadece istihdam yaratacak ve kentin toplam değerini arttıracak   satışları onaylamıştır. Bundan sonra da bu ilkelere bağlı davranmaya devam edecektir.
5. Sayın Nişancı, bir çivi çakılmadığından bahsediyor ancak, başkanlık yaptığı 10 yıl boyunca, Seferihisar  kimsenin adını bilmediği bir taşra kasabasıyken 5.5 yılda yapılanlarla, hem kendi halkının gurur duyduğu  hem  de herkesin hayranlıkla izlediği bir kent haline gelmiştir. Seferihisar halkı da demokratik tercihini bu yönetimden yana kullanmıştır.
6. Sayın Nişancı, “mal satarak ekonominin düzeltilmeyeceğini” önce kendi parti yöneticilerine hatırlatmalıdır. Mülk satışlarında hükümetin ilkesizliğini sorgulamalıdır, hükümetin hangi ilkeler doğrultusunda satış yapması gerektiği konusunda bir arama konferansı  düzenlemesi de çok yerinde  olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, gelecek yereldir ve özellikle yerel yönetimlerin içinde bulunduğu mali sıkıntıların giderilmesi ile ilgili bir yerel yönetim reformunun ihtiyacı acil önem taşımaktadır. Belediyelerin içinde bulunduğu   mali krizden çıkması için eski-yeni başkanların kendi arasında konuşmasından çok daha fazla etkili olacak olan çözüm, hükümetin sorunu anlayıp samimi  adımlar atmasındadır.