İzmir siyasetinde ‘Ak Saray’ tartışması tam gaz devam ediyor. CHP İzmir Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Aytun Çıray’ın Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından cevaplandırılması üzere verdiği önergede Cumhurbaşkanlığı yeni hizmet binası ile ilgili sorularına yanıt AK Parti İzmir Milletvekili Nesrin Ulema’dan gelmişti.
Çıray, “Kaçak Saray için toplamda beş milyar (3,5 milyar lira daha) lira harcanması öngörülüyor ve güvenlik koordinasyonu ve plânlamasının -hakkında atıp tuttuğunuz- İsrailli bir şirketin üstlendiği doğru mu?” diye sormuş, Ulema ise “CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın Cumhurbaşkanlığı yeni hizmet binası ile ilgili basına yansıyan beyanatları CHP’nin nasıl bir hezeyan içerisinde olduğunun açık göstergesi olmuştur. Sayın Recep Tayyip Erdoğan için ‘Totaliter ve Çağdışı’ ifadelerini kullanan CHP’li Aytun Çıray’ın önce aynaya sonra da CHP’nin millete adeta kan kusturan tarihine baksın” çıkışını yapmıştı.
Çıray yazılı bir açıklama yaparak Ulema’nın sözlerine sert bir yanıt verdi. ‘Ele tutuşturulan zavallı bir cevap’ ifadesini kullanan İzmir Milletvekili şunları kaydetti:
Nesrin Ulema’nın eline AKP Genel Merkezinden tutuşturdukları anlaşılan zavallı cevap AKP iktidarının algı yönetiminde artık çuvallamaya başladığının göstergesidir.
Ulema, dünya tarihini en büyük yolsuzluk zincirinin anıtsal ifadesi olan haram ve kaçak saray hakkındaki haklı eleştirilerimizi gölgelemek için bir dizi gülünç gerekçeyi sıralıyor. Önce iftira atarak “CHP’nin halka kan kusturan tarihi”nden söz ediyor, sonra o ortak tarihimizin dehası olan Atatürk’ün Çankaya’sı ile “kaç-Ak Saray”ı karşılaştırıyor. AKP’yi cilâları dökülmeye başlayan sözde başarılarıyla savunuyor. Bugünün hesabını veremeyenlerin, kendi resmi tarihlerini yazmak adına bizden şanlı tarihimizin hesabını sormaları hadleri değildir.
İnsanımız artık bu sözde başarıların astarının yüzünden ne kadar pahalıya patladığını, kendisinin acımasızca istismar edildiğini, yetim hakkının yendiğini maalesef acı bir şekilde görüyor ve görmeye de devam edecek. Türk milleti, iç ve dış politikada saplandığımız bataklığın çok ağır maddi-manevi maliyetini ödeme gerçeğiyle yüzleştiğinde ise Ulema gibilerini “Atatürk’ün Gençliğe Seslenişi”ndeki uygun sıfatlarla damgalayacak.
“Cumhuriyet tarihimizin en büyük maden faciasında ve Gezi Direnişi’nde kaybettiğimiz çocuklarımızın ahları, onların mazlum yakınlarının çığlıkları Ulema gibilerinin üzerine çökecek”
Türk Milleti bu haram “kaç-Ak Saray”ı yaşayıp yaşayabileceği en acı tecrübenin en somut ibretlik belgesi olarak kolektif hafızasına kaydettiği zaman, Ulema gibilerinin nasıl bir utancın içinde debelendiklerine şahit olacağız. Cumhuriyet tarihimizin en büyük maden faciasında ve Gezi Direnişi’nde kaybettiğimiz çocuklarımızın ahları, onların mazlum yakınlarının çığlıkları Ulema gibilerinin üzerine çökecek.
Ulema gibileri bize artık ipliği pazara çıkmış ucuz algı yönetimi taktikleriyle büyük resmi, yani hayranlıkla bahsettiği liderinin dünyada kendisiyle dalga geçilen, milletimiz için büyük yüke dönüşmüş bir karikatür figüre dönüştüğü gerçeğini kamufle edemezler.
Tarihin gerçeğe yürüyüşü durdurulamaz. Zorbalık belki bir süre daha tavan yapacak. Ulema gibileri bundan cesaret alarak her şeyi çarpıtmaya devam edecekler. Fakat bu kirli iletişimi besleyen şartlar hiç beklemedikleri şekilde aniden son bulacak. Bakalım o zaman tarihin en büyük soygunun utanç verici anıtsal kirli yapısı bu kadar cesur bir yüzsüzlükle savunulabilecek mi?
ULEMA’DAN YİNE SERT YANIT
Bu açıklamanın ardından Ulema’nın yanıtı da gecikmedi. AK Parti İzmir Milletvekili de yazılı bir açıklama yaparak “Gezi ve Kobani olaylarında, legal illegal marjinal örgütlerin, marjinal siyasi partilerin kuyruğunu takılarak gençleri meydanlara çağıran, sokakların savaş alanına dönmesine neden olan, kamu mallarının yağmalanmasına, ülkenin milyarlarca dolar zarara uğramasına göz yuman ve bu olaylarda hayatını kaybedenler üzerinden siyasi menfaat hayalleri kuran CHP ve Milletvekili Aytun Çıray’ın bugün ne yüzle konuştuğunu kamuoyu merak ediyor” ifadelerini kullandı.
Dün AK Parti iktidarlarını millete hizmet götürmemekle eleştiren ve bu konudaki cehaletini kamuoyuna yüksek perdeden bağırarak ifşa eden CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, bugün yine kendisine yakışır dil ve üslupla şahsıma ve partime yönelik ağır ithamlarda bulunmuştur.
Kaderin cilvesine bakın ki AK Parti iktidarını ve AK Parti Hareketinin lideri Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı yolsuzluk yapmakla suçlayan, girdiği bütün seçimlerde aldığı hezimetin acısından sağa sola saldıran CHP, bugün kendi kurduğu tuzağa düşmüştür. Türkiye Cumhuriyeti’nin sembol yapılarından biri olmaya aday Cumhurbaşkanlığı yeni hizmet binasını diline dolayarak AK Parti iktidarını ve Sayın Erdoğan’ı açıkça hedef alan CHP çok değil 2 yıl öncesine bir bakarsa Anayasa Mahkemesi kararıyla yolsuzluğu ve usulsüzlüğü tescillenen bir parti olduğunu görür.
Nitekim CHP’li Aytun Çıray AK Parti’yi, kaset siyasetiyle ayakta durmaya çalışan, bugün söylediğini bir gün sonra inkar edebilecek kadar ‘çarkçı’ bir zihniyetle yönetilen CHP ile karıştırıyorlar. Millete komplolar tarihinden ibaret olan CHP’nin geçmişini unutturma gayreti; siyaseti sadece birilerinin dikiş tutmaz iddiaları üzerinden yürüttüğü hep boş çıkıyor. Kendi içindeki farklı seslere bile tahammülü olmayan, en küçük bir muhalefette milletvekillerine, partililerine kapıyı gösteren CHP’nin AK Parti’ye söyleyebileceği tek sözü olamaz.
Gezi ve Kobani olaylarında, legal illegal marjinal örgütlerin, marjinal siyasi partilerin kuyruğunu takılarak gençleri meydanlara çağıran, sokakların savaş alanına dönmesine neden olan, kamu mallarının yağmalanmasına, ülkenin milyarlarca dolar zarara uğramasına göz yuman ve bu olaylarda hayatını kaybedenler üzerinden siyasi menfaat hayalleri kuran CHP ve Milletvekili Aytun Çıray’ın bugün ne yüzle konuştuğunu kamuoyu merak ediyor.
CHP’li Çıray’a şunu sormak gerek: Arkasına saklandığınız ve her dönemde paravan olarak kullandığınız Atatürk ve onun muasır medeniyet hedefleri için ne yaptınız?
Bugün AK Parti’yi ve AK Parti hareketinin liderini asılsız iddialarla karalamaya çalışan ve Aytun Çıray’ın da üyesi ve milletvekili olduğu CHP’nin Cumhuriyet tarihi boyunca Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde açıkça ifade ettiği ihanet şebekeleri ile kol kolla olduğunun en büyük göstergesi “17 Aralık Süreci” olmuştur. AK Parti’yi devirmek uğruna, dün düşmanım dediklerinin kuyruğuna takılarak siyaset yapan CHP’nin Atatürk’ün arkasına saklanarak siyaset yapma dönemi sona ermiştir.
Aytun Çıray ve partisi CHP’nin içine düştüğü hezeyanı “Buğday ambarı” rüyası olarak görüyor ve aziz milletimizin bu safsatalara asla prim vermeyeceğini çok iyi biliyoruz.