'Rezerv alan' tartışması tam gaz! İnşaat mühendislerinden 'radikal' çıkış

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim tarihinde yaşanan 6.6 büyüklüğündeki deprem sonrası özellikle Bayraklı'da birçok ev yıkıldı ve 116 vatandaş hayatını kaybetti. Ağır ve orta hasarlı binalar ile birlikte 10 binin üzerinde vatandaş evsiz kalmıştı.

Yaşanan deprem sonrası vatandaşlar gelen kış ayı ile birlikte geçici olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Hilton ve Uzundere'deki konutlara yerleştirilirken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vatandaşların kalıcı bir yer sahibi olması için rezerv konut alanı arayışına girmişti.

Gerçekleştirilen incelemeler sonrası ise Bakanlık, Bayraklı İlçesi sırtlarında, İzmir Şehir Hastanesi'nin yanı başında bulunan 2261 ada ve 52 no'lu parselin 130 hektarının depremde evlerini kaybeden yurttaşların yeni yapıları için 3 bin 100 binanın inşa edileceği rezerv alan olarak belirlendiğini duyurmuştu.

Bazı meslek odaları ise bölgenin orman statüsünden çıkarıldığı ve alanda fay hattının geçmesi sebebiyle projeye karşı çıkmıştı.

Yaşanan gelişmeler sonrası Cumhurbaşkanlığı kararı ile orman alanı statüsünden çıkarılan alanın bulunduğu bölgeden aktif fay hattı geçiyor iddialarının yükselmesi sonrası dün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, iddiaları yalanlamış ve bölgede aktif fay hattı olmadığını açıklamıştı.

"BİNA YAPILAMAZ GÖRÜŞÜNE ÇOK KATILMIYORUZ AMA..."
Gerçekleştirilen açıklamalar sonrası konuyla ilgili gazetemize konuşan İzmir İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, fay hattı üzerine konut yapılamaz fikrine karşı çıktıklarını belirtti. Ayatar, "Fay var mı yok mu konusu yer bilimcilerin konusu. Ancak bir fayın bulunduğu bölgede bina yapılamaz görüşüne çok katılmıyoruz. Ona göre hesap yapılır. Fay hareketine göre hesap yapıyoruz biz. Deprem zaten fayın hareketidir. Dolayısıyla bizim yaptığımız işte deprem yönetmeliğinde de yaptığımız hesaplar bu hareket üzerine kuruluyor. Bu açıdan fayın bulunduğu alanda yapılaşma olmaz konusuna katılmıyoruz. Özellikle fayın bulunduğu alanda yeni bir yapılaşma yapılıyorsa orası yeşil alan olarak kullanılabilir ama hiç bilmediğimiz yerlerde faylar kırıldı. Dolayısıyla İzmir'i nereye taşıyacağız konusu gündemde" dedi.

"SADECE ZEMİNE BAKARAK YORUM YAPMAK DOĞRU DEĞİL"
Zeminin kayalık olmasından kaynaklı olarak güvenli olduğu iddialarını da değerlendiren Ayatar, "Oluşan bir depremin hissedilmesini etkiliyor zemin. Neden Bayraklı'da daha fazla yıkım oldu, neden Karşıyaka'da hasar daha fazla oldu? Zemin etkisi bu… Dolayısıyla kayalık zeminde daha az hissedilir. Ancak yapı üretimi dediğimiz şey bir bütün. Zemin ve üzerine yapılan yapıların iyi projelendirilmesi ve denetlenmesi lazım, o zaman güvenli bir yapıdan bahsedilebilir. Sadece zemine bakılarak, 'burada çok iyi bir bina yapılır' iyi bir zemindeki binaya güvenlidir denmez. Mühendislik hizmeti aldıysa, iyi denetlendiyse, o binaya güvenli bir bina diyebiliriz. Ancak sadece zemine bakarak yorum yapmak doğru değil" ifadelerini kullandı.

 "VATANDAŞI DA KATARAK İNCELEME YAPMAK DAHA DOĞRU OLURDU"
Rezerv konut alanının Şehir Hastanesi'nin çevresi seçilmesinden kaynaklı olarak çıkan tartışmalar hakkında da konuşan İzmir İMO Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, incelemenin vatandaşları da katarak yapılması gerektiğini söyledi. Ayatar, "Sadece hastane orada diye bir yere yapılaşma yapılmaması lazım. Sonuçta ulaşımı, yolu ve altyapısı ile bir kent kenttir; yaşanabilir bir yer yaratabilirsin.  Merkeze uzaklığı söz konusu, kimler oraya taşınacağı söz konusu. Bayraklı'da merkeze yakın bir yerde oturan insanları alıp daha uzakta bir yere taşıyorsunuz. Bunun yaratacağı sosyolojik durumlarda ortaya çıkabilir. Dolayısıyla daha detaylı inceleme yapılarak ve bunun içine vatandaşı da katmak daha doğru olurdu. Başka bir konut alanı için tam bir yer ifade etmek doğru olmaz. Bu konuda net bir inceleme yapmadan burası olur demek olmaz, çünkü sonra oranın farklı bir sorunu çıkabilir. Bu yüzden bütüncül olarak bakmak lazım… Ormanlık alanlar çok kolay yapılaşmaya açılabilen bir alan. Aslında sahipsiz gibi gözüküyor ancak hepimizin ortak bir alanı.  Nefes aldığımız yerler. Bizim için baktığımızda kaç tane yeşil alan var ki? Şehir'e nefes aldırabilecek kaç yeşil alan var? Ancak o alanlara zaten sahipsiz, zaten bir şey yok gözü ile bakılıyor ancak öyle değil. Orada yaşayan canlıların varlığı bizi de etkiliyor" dedi.

 "DEVLET KADEMELERİ TARAFINDAN HERHANGİ BİR ÇAĞRI VEYA TALEP BULUNMUYOR"
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan kendilerine herhangi bir talep gelmediğini belirten Ayatar, Büyükşehir Belediyesi ile yapılan çalışmada İzmir için faydalı bir durumun çıkacağına inandıklarını söyledi. Ayatar, "Çevre ve Şehircilik açısından baktığımızda yeni yapılacak yerler ile ilgili bir talep yok. Ancak Büyükşehir Belediyesi'nde bir bilim kurulu oluşturuldu ve bunun içinde bizde yer almıştık. Bunun sonrasında görüşmeler devam ediyor demiştik. Özellikle bina envanteri konusunda Tunç Başkan'da görüşlerini ifade etmişti. Ancak şu an bu konularda sonuçlanan bir durum söz konusu değil. Ben İzmir için faydalı bir durum çıkaracağımıza inanıyorum. Ancak devlet kademeleri tarafından herhangi bir çağrı veya talep bulunmuyor. Hasar tespitinde de yaşadık. İzmir'i bilen mühendisler varken il dışından bir sürü mühendis ve teknik eleman geliyorsa burada bulunan kişileri de elini uzatmış kişileri de kullanırsın. Hasar tespit konusunda bu sorunları yaşadığımız içinde sonrasında da böyle bir teklif gelmedi" dedi.

 "İZMİR HALKINA GÜVENİRİM"
Yapılan çalışmalarda uzmanlara elbet yer verileceğine inandıklarını ifade eden Ayatar, "Birinden bir beklentimiz yok ancak ben hem bizim hem TMMOB'un gücüne güvenirim, hem de İzmir halkına da güvenirim. İzmir halkı da bilir. Bizim bilgi birikimimizin, tarafsızlığımızın ve bakış açımızın ne kadar önemli olduğunu İzmir halkı da bilir. Ben ona güvenirim ve olacağına inanırım. Ülke geneline baktığımızda da daha bu işi halkın yararına düşünecek, bilimsel gerçeklerin üzerine oturabilecek görüşler hakim olacaktır. Elbet olacaktır. Bu bir inanç ve umut diyelim… Ben bunun olacağına inanıyorum" diye konuştu.