İzmir’in sivil inisiyatifi o bina için ayakta: Yıkılsın, ibretialem olsun!

Mehmet İŞLER /EGEDESONSÖZ- Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Bornova Karaçam Mahallesi’nde bulunan ve imar planı olmadan inşa edilen eğitim kurumu binasına ilişkin verilen mahkeme kararına dair basın toplantısı düzenledi.

Şehir Plancıları Odası binasında gerçekleşen açıklamada önemli mesajlar verildi. Toplantıda Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer ve Makine Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkan Vekili Melih Yalçın konuştu.

MÜLKİYET SAHİBİ AK PARTİ’NİN İZMİR KURUCULARINDAN!
Kocaer basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı: Bornova Çiçekli Mahallesi yolu üzerinde, Karaçam Mahallesi sınırlarında sınırında yer alan ve doğal varlığı korunması gerekli sit alanı olan, 102 ada 122 parselde imar planı olmadan gerçekleştirilen inşaata ilişkin, TMMOB’a bağlı meslek odaları Peyzaj Mimarları Odası ve Şehir Plancıları Odası İzmir Şubeleri tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun verdiği geçiş dönemi yapılaşma koşulları kararının iptali yönünde dava açılmış ve dava İzmir 5. İdare Mahkemesi’nin 21 Mart 2019 tarihli kararı ile kazanılarak “Geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartlarının kabul edilmesine ilişkin 25 Ekim 2017 tarih ve 12629 sayılı Olur işleminin de iptal edilmesine” karar verilmiştir. İptal edilen bu karar, doğal sit statüsünde korunması gerekli bir alanda, koruma amaçlı imar planı olmadan inşaat yapımına olanak sağlamaktaydı. Bugün gelinen süreçte davaya konu inşaatın tamamlandığı görülmekte ancak oturma raporu sürecinin hangi aşamaya geldiği bilinmemektedir.  Ayrıca kamuoyunda çıkan haberlere göre bu alanın mülkiyet sahibinin AKP İzmir İl Yönetimi kurucusu Rahmi Taştan olduğu ve yapının kiralama veya satın alınması sonucu özel okul olarak kullanıldığı, okulun öğrenci kayıtlarına başladığı görülmektedir.

Meslek odalarımız, ruhsat aşamasındaki usule aykırılıklar nedeniyle geçtiğimiz dönem konu yetki alanlarında olan kurumlar hakkında 28 Aralık 2017 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştu. Ancak Bornova Kaymakamlığı’nın 23 Şubat 2018 tarih ve 2018/10 sayılı ve İzmir Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü’nün 20 Şubat 2018 tarih ve 2018/43 sayılı kararlarıyla o dönem bu izinleri veren yetkililer hakkında soruşturma izni verilmemişti.

Ancak Bornova Kaymakamlığı ve İzmir Valiliği'nin bu kararına esas, İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü görevlileri tarafından oluşturulan ön inceleme raporu ve tahkikat dosyasında belirtilen hususların, suç duyurusundaki iddialarımıza karşılık tatmin edici olmadığı, bu iddiaların birçoğunun da rapor içinde bilgileri tekrarladığı ve yeni hukuksuz durumları doğuracak nitelikte bilgileri de ayrıca ortaya çıkardığı görülmüştür.

PEŞKEŞ TESCİLLENMİŞTİR
Daha önceki basın açıklamalarımızda, söz konusu doğal sit statüsünde olan parselde, kaçak olma ihtimali olan inşaat işlemi tespit edildiğine ilişkin Şehir Plancıları Odamızın bilgi edinme kapsamında başvurular yaptığı ancak yapmış olduğu başvurulara rağmen, konu hakkında tatmin edici geri dönüşün hiçbir kurumdan gelmediğini belirtmiştik. Ayrıca söz konusu parsele ilişkin komisyonun verdiği geçiş dönemi yapılaşma koşulları Bakanlık onay tarihinin, inşaatının başlama tarihinden sonra olduğu öğrenilerek kamuoyu ile paylaşılmıştı. Dolayısıyla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun izinsiz müdahale ve kullanma yasağı kapsamında kalma ihtimali olmasına rağmen, meslek odamızın bilgi edinme kapsamında yapmış olduğu başvuruya ilgili kurumlarca yanıt verilmemiş, gerekli işlemler yapılmamış olmakla birlikte söz konusu işleme yönelik kamu kurumu niteliğinde olan meslek odasının kamu denetimi yapması engellenmiş ve inşaat işleminin ilerlemesine göz yumulmuştu.

İmar planı olmayan parsel için ruhsat veren bahsi geçen dönemdeki görevli Bornova Belediyesi sorumlu ve yetkilileri ile mahkeme kararına aykırı bir şekilde aynı koşullarda yapılaşma hakkını geçiş dönemi yapılaşma koşullarıyla veren Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ndeki sorumlu ve yetkililerinin el birliğiyle, siyasi bir kimliği de olan şahıs parsel sahibi adına haksız bir ayrıcalık sağlamış ve doğal sit alanına onarılması güç bir zarar vermişlerdir. 21 Mart 2019 tarihinde meslek odalarımız lehine alınan mahkeme kararı ile bu doğal sit alanına karşı işlenen suç ve peşkeş hikayesi tescillenmiştir.

Sonuç olarak; önce doğal sit kararı, sonra Koruma Amaçlı İmar Planı en son da geçiş dönemi yapılaşma kararı üç ayrı mahkeme kararıyla iptal edilmiş ve dolayısıyla bu alanda yapılan yapının kamu nezdinde hiçbir hukuki ve meşru dayanağı kalmamıştır. Bu aşamada, mahkeme kararı gereği ruhsata esas alınan Bakanlık Olur'u 2577 sayılı idari yargılama usulü kanununun 28. maddesi uyarınca belediye tarafından 30 gün içinde gerekli işlemlerin yapılması gerekmekte ve hem kamuoyu hem de meslek odalarımız tarafından beklenmektedir. Ayrıca bir eğitim kurumunun hukuksuz bir temel üzerinde yükselemeyeceği de unutulmamalıdır. Konunun takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuna saygı ile bildiririz.

İBRETİALEM İÇİN YIKILMALIDIR!
İl Koordinasyon Kurulunda bulunan Melih Yalçın da toplantıda konuştu. Yalçın, “Ormanın hemen kıyısında gayet nezih bir ortamda eğitim reklamı yapılabilecek bir yer. Ama bu bizim doğal yaşamımızın tekrar tekrar yok edilmesiyle ilgili. Burası niye önemli? İzmir’de yakın zamanda özellikle Karaburun, Urla, Çeşme taraflarında, bütün Yarımada’yı kapsayan bir doğal sit alanlarının yeniden değerlendirilmesi çalışması yapıldı. Buna yakınımızdaki Kuş Cenneti’nin olduğu bölge de dahil. Bunlarla ilgili açıklama da yaptık dava da açtık. Eskiden 1-2-3 sit değerlendirmesi vardı. İsimleri değiştirdiler. Bu Ali Cengiz oyunu! Sit alanlarının isimlerini değiştirerek ve kademelerini düşürerek oraların yapıya açılmasının yolu için prosedür izliyorlar. Şimdi burası da aynı minvalde yapılmış bir çalışma. Burada sit derecesi düşürülse bile böyle bir alanda bu kadar inşaatın yapılması mümkün değil. Ama Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğün, bakanlıktaki tüm bürokratlar da bu konuya teşne oldukları için ve siyaseten karar verdikleri için kim başvurduysa onun lehine, siyasi gücüne göre karar verebiliyorlar. Bu karar da öyle bir karar. Burada aslında böle bir binanın yapılması mümkün değildir. Bu siyasi alınan karara da dönemin Bornova Belediyesi karar çıkmadan oturma raporu verecek kadar sisteme entegre olmuş durumdaydı. Topluca, herkesin bir şekilde doğayı katletmek üzere anlaştığı bir süreçten söz ediyoruz. Bu örnek başlangıçta kesilirse, bu örnek olarak görünen Karaçam’daki bina yıkılırsa, inşat durursa bundan sonra sit alanlarında yapılacak inşaatların önü kesilmiş olacak. Çünkü bu örnek ve referans olacak. Eğer biz bunu engelleyemezsek bundan sonra İzmir’in tüm sit alanları ve yeşil alanlarının hepsinde yapılaşma izni verilecek. Bakanlık zaten hazır bekliyor. Bir ya da iki örneği takip edebilirsiniz ama yüzlercesi olursa takip etme şansınız kalmayacak. Bu çok önemlidir. İlk örnek olarak engellemeye çalışıyoruz. Bu bir ibret olsun. Kimse de bürokraside tanıdıklarımız var, kararları alırız mantığına bürünmesin. Biz bunları engellemekte kararlıyız. Bu, İzmir’in yaşam alanının korunması açısından güzel bir örnektir. İbretialem için yıkılması ve herkese gösterilmesi gerekir” dedi.  

TÜM KURUMLARI SORUMLULUĞA DAVET EDİYORUZ
Koacaer bir kez daha söz aldı ve “Burada bir eğitim kurumu var. Bu eğitim kurumu an çalışmaya başladı. Burada eğitim verilecek. Bu alanda kurumun da kamuoyuna karşı sorumlu olduğunu belirtmek lazım…  Bu alana yürüttüğümüz itirazları inşaat daha başlamadan kamuoyuyla sürekli paylaşıyoruz. Kamuoyuna mal olmuş alanın kurum tarafından da değerlendirmeye alınması gerekirdi. Şu an burada yüzlerce çocuğumuz eğitim görecek. Kamuoyu nezdinde meşru olmayan bir eğitim kurumunda olacak. Bu bir ilk! Bu kurumun cezalandırılması gerekir. Aksi takdirde diğer alanlarımızı korumamız mümkün değil. Tüm kurumları sorumluluğa davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.